kapat

07.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İLKER SARIER

Kan parası ama...

ANAP'ın hazırladığı yasa teklifi ilginç...

Cinayete kurban giden ve failleri bulunamayan insanların mirasçılarına tazminat ödenmesi öngörülüyor.

Devlet, cinayetin falini yakalayamıyorsa...

Mirasçılarına tazminat ödemelidir...

Ya adalet ya tazminat!..

Genelde doğru bir yaklaşım.

Özellikle faili meçhullerin yüksek olduğu bir iklimde, cesur ve yapıcı bir hamle!..

Üstelik...

Hem yakınlarını kaybettikleri hem de failler yakalanamadığı için...

İki kez acıya gömülen insanlara tazminat ödenmesi bir teselli noktası...

Teklife göre, 5 yıl beklenecek ve tazminata mahkemeler karar verecek...

Sosyal statüsü yüksek olanlara, çok yüksek tazminatlar ödenmesi de failin bulunması yolunda kamçılayıcı bir faktör...

Yasalar, o yasaları "kötüye kullanacaklara" bakılarak ertelenemez...

Ama yine de bu konuda iki "tehlike"den söz edilebilir.

Teklifi hazırlayan hukukçuların dikkatine sunmak isterim:

1- Nasıl olsa tazminat ödenecek diye, faillerin yakalanmasında daha da vurdumduymaz davranılması tehlikesi...

2- Tazminata göz koyan "yakınlardan birilerinin" sırf bu sebeple cinayete teşebbüs etmesi...

Tazminat da bir "hukuk müessesesi!"

Hem kamçılayıcı, hem de teselli unsuru olarak düşünülmesinde yarar var.

Ancak...

Yaratacağı tehlikelere karşı da önlem alınmalı...

Bunun hukuk tekniğini, hukukçularımız bizden iyi bilir...

Hukuk reformuna dair

CMUK'ta bazı değişiklikler öngören yasa tasarısı birçok olumluluk içeriyor...

Meselâ istinaf mahkemeleri, gözaltı süreleri, tutukluluk süre ve şartlarına ilişkin yenilikler, kamu davası şartlarının hafifletilmesi gibi..

Bunlar hepsi birer yenilik...

Bu bahiste adalet bakanımızı kutlamalıyız.

Yalnız bu tasarının...

Adalette büyük bir reform gibi sunulması yanlış...

Büyük bir reform 3 şartla olur:

1- Adaletin, siyasetin baskısından tamamen kurtarılması, hakimlerin tam bağımsızlığının temin edilmesi...

2- Hakim ve diğer adalet personelinin özlük haklarının en yüksek seviyeye getirilmesi...

3- Savunma organının, savcılık organı ile eşit seviyeye getirilmesi...

İzin verirseniz, bu derin konuyu bir başka gün açmaya çalışalım...

Kırca'nın ayıbı
Rotaryenler arasında yapılan ankette, birçok ünlü kendi dallarında ödüle layık görülmüş...

Sezen Aksu, Cem Yılmaz, Tarkan, Mazhar Fuat Özkan, Şener Şen, Defne Samyeli, Orhan Pamuk ve Ali Kırca ödül alanlar arasında...

Yalnız Ali Kırca biraz ayıp etmiş...

Herkes bir dalda alırken, dört dalda ödül almış...

En iyi haber ve tartışma programı yapımcısı; en çok izlenen ana haber bülteni; en iyi erkek haber spikeri ve en iyi tartışma programı Siyaset Meydanı dallarında, bütün ödülleri toplamış...

Anladık yetenekli bir meslektaşımız ama insan biraz da başkalarına ödül bırakmaz mı, haksız mıyım?..

Mehmet Altan, "Devlet bana hizmet vermelidir" diyor... İlahi Mehmet!.. Fethetmeye alışmış olanlar hizmet etmeye kolay alışır mı?..

Devlete 4 milyar dolara malolan İsdemir, 1 dolara satılıyor ama hiçkimse almaya yanaşmıyor... Milletin parası devletinkinden kıymetli...

Türk casusu Almanya'da PKK'yı izliyor. Alman casusları da Türkiye'de PKK'yı izliyorlar. İkisi de PKK'yı izliyor ama arada derin fark var...

Ya nüfusa yazsalardı

atv'de Faik Çetiner'in yönettiği spor programında televizyonun üç ünlüsünü dinliyoruz.

Ali Kırca, Uğur Dündar ve Reha Muhtar, sırasıyla, hangi sebeplerle Galatasaraylı, Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı olduklarını anlatıyorlar...

Hikayeleri ilginçti.

Bir an düşündüm. Gerçekten de nüfusunda TC yazan erkeklerin hemen yüzde 99'u bu üç takımdan birine gönül vermiş...

Bu takımlardan birini tutmak sanki kadermiş gibi...

Daha sonra aklıma bir muziplik geldi. Ya dünyaya geldiğimizde, babalarımız nüfusumuza hangi takımı tutacağımızı yazdırsalardı, ne olurdu acaba?..

Hiç takım değiştirme davası açılır mıydı?..

Yoksa yazıldığı gibi gider miydi?..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır