kapat

07.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Çakıroğlu kültürünü savunuyor

Yalıkavak'ta, deniz kıyısına ilişivermiş, kendi halinde bir balıkçı lokantası.

Doğal, yalın ve köküne kadar Egeli.

Varoluşuyla ne yakamozlanan denize hakaret ediyor, ne zeytin ağacına, ne de üzümü şaraba çeviren geleneğe.

Ege doğasının içine karışıvermiş ve süssüzlüğü ile onun bir parçası olmuş.

Kapının önüne uzanmış bir kaç tembel kedi ve boz renkli sokak köpeği.

Onlar da bu uyumun değişmez aktörleri arasında.

Kimse tekmelemiyor bu barışsever yaratıkları; kimsenin aklına iç paralayan zehirler gelmiyor.

Kendi iradeleri dışında geldikleri bu dünyadan bütün bekledikleri; önlerine atılacak bir parça yiyecek ve arada bir kafalarını okşayacak, şefkatli bir insan eli.

İşte hepsi bu!

***

Lokantanın sahibi Çakıroğlu, İstanbul Sarıyer'de doğup büyümüş.

Denizci bir aileden geliyor. Meşhur Andon'un yetiştirmesi.

Hani her gün büyük bir titizlikle koruduğu sakız gibi bembeyaz önlüğünü gösterip "İşte bu benim namusumdur!" diyen Andon'un.

Bu mirası, bu kültürü korumak istiyor.

***

Geçenlerde bir yeni zengin grubu gelmiş lokantasına. Mücevherli bayanlar ve şık şıkırdım beylerden oluşan 15 kişilik bir grup.

Boynu fularlı, kolu rolex'li bir bey balık tezgahına yanaşmış. Önce istakozu göstermiş.

"Bu kaça?"

Çakıroğlu fiyatını söylemiş.

"Ooo!" demiş adam. "Ne kadar pahalı yahu. Bunun fabrikasını kurup üretmeli."

Böylece ayak üstü iş dehasını ispatladıktan sonra büyük bir orfozda karar kılmışlar.

Ama daha önceden o kadar çok yemiş içmişler ki orfoz pişirildikten sonra el sürülmeden kalmış.

Çakıroğlu bunu tahmin ettiği için yanında çalışanlara demiş ki: "Bugün personel yemeği yok arkadaşlar. Orfoz yiyeceksiniz."

Yemekten sonra fularlı, rolex'li bey, Çakıroğlu'na bir kaç soru sormuş.

"Buralar güzelmiş. Yer alsak da yerleşsek. Var mı satılık evler, araziler."

Çakıroğlu'nun dünyası başına yıkılır gibi olmuş.

Cenneti cehenneme çevirecek insanların doldurduğu bir kıyı gelmiş gözünün önüne.

Neonlar, lüks jipler, dev gibi evler, gürültülü partiler, turistik lokantalar, sonuna kadar açılmış müzik, diskolar vs.

Demiş ki "Var olmasına var ama..."

"Eee?" diye sormuş adam "Aması ne?"

Çakıroğlu bir sır verir gibi yaklaşmış adama.

"Siz yabancı değilsiniz diye anlatıyorum." demiş. "Buralar çok tehlikelidir. Kışın dağlardan eşkiya iner. Yazın hırsızlıktan cinayetten geçilmez. Adam kaçırma, ırza geçme... hepsi burada. Bir de denizde köpekbalıkları. Geçen sene kaç kişiyi parçaladılar. Turistler kaçmasın diye anlatmıyoruz bunları."

Adamın beti benzi atmış.

"Aman" demiş. "Yeriniz sizin olsun kardeşim, istemem."

Ve arabalarına atladıkları gibi apar topar gitmişler oradan.

Denizinin namusunu koruyan Çakıroğlu ise memnunmuş.

Ustası Andon'un sakız gibi bembeyaz önlüğüne karşı görevini yerine getirdiği için...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır