kapat

07.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


Siyasetçilere dans yasak mı?

Yavuz Donat'ın oğlu Tufan'ın düğününde Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'la aynı masadaydık. Masa dediysem öyle normal masa değil, Cumhurbaşkanı Demirel'in baş köşesinde oturduğu devâsâ bir şey, hani bir ucundan öbür ucuna giderken çorbanızın soğuyacağı türden.. Karşımda oturduğu için, bakarken bakarken birden dans şampiyonluğunu hatırladım, nefis de bir müzik çalıyor, hemen yanına gittim (Cumhurbaşkanı nikâhtan sonra Ankara'ya dönmek üzere kalktı, yoksa o masadayken kıpırdayamayız tabii ki). Beni yanında bitmiş görünce nezaketle ayağa fırlayan Sayın Özkan'la aramızda şu konuşma geçti:

- Efendim, dans şampiyonu olduğunuzu duyduk, eşinizle bir dansetseniz de görsek..

- Evet haklısınız, 1968 yılında (yanılmıyorsam söylediği tarih buydu) dans şampiyonu seçilmiştim, eşim de zaten beni dansederken görüp beğendi.

- Ne güzel.. Eşinizle birlikte bize bir dansınızı izletseniz. Müzik de çok uygun.

- Şimdi olmaz ama söz, bir gün dansedeceğim.

- Neden bugün değil, siyasetçilerin dansetmesi yasak mı?

- Siyaset bizde dansedecek hal mi bıraktı? Yorgunluktan kolumuzu oynatamıyoruz.

- Siz üstelik sporcusunuz. Başbakanlıkta eşofmanla çekilmiş resimlerinizi gördük. Siyaset sizi etkilemez.

- Sporcuyum ama Başbakanlıkta eşofmanlı değildim, Sayın Uluğbay'ın kaza geçirdiği akşam eşofmanlıydım. Dansa gelince siyasetten önce gerçekten çok güzel dansederdim, piste çıktığımda herkes oturur, beni izlerdi..

Bütün israrıma rağmen o gece Hüsamettin Özkan'ı dansetmeye razı edemedim. Sadece o değil, salonu dolduran çok sayıda yeni ve eski bakan, milletvekili, gazeteci, davetli hiç kimse gece boyunca dansetmedi. Herkes masasında uslu uslu "Ağır ol molla desinler" havasında oturdu. Bizim eğlence anlayışımız bu; git, yemeğini ye, bol bol konuş, dön evine..

Düğünlerde kimsenin yerinden kıpırdamaması daha da rahatsız edici görünüyor göze ama galiba buna biraz da gelinle damadın masa dolaşma adeti neden oluyor. İmzadan sonra mikrofonu alıp herkese toptan teşekkür etseler "Hoşgeldiniz" deseler ve danslarını yapsalar hem o kadar yorulmayacaklar, hem de davetlilerin katılımı daha kolay olacak. Öyle ya, o gece evlenen çiftin eğlenmesine katkıda bulunmak, düğünü daha da keyifli hale getirmekse amaç (ki öyle) davetlilerin sessiz sedasız köşesinde oturması çok yanlış.

Buna siyasetçiler de dahil. Orası grup toplantı salonu olmadığına göre..

Yoksa gerçekten siyaset bizi kızdırdığı kadar onları da yoruyor mu dersiniz?

Depremzede öğrencilere harç şoku
17 Ağustos depreminde evi ve ailesi zarar gören üniversite öğrencileri bir kez daha mağdur duruma düştüler.

Bakanlar Kurulu depremden sonra bu öğrencilerden harç alınmamasına karar vermiş ve 1999-2000 öğretim yılının 1. Döneminde bu karara uyulmuş. 2. Dönem geldiğinde ise Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün aldığı yeni bir kararla harç ödemek zorunda bırakılmışlar. Hem de birinci döneminkini de birlikte..

Gel de sorma şimdi "Olacak şey mi bu?" diye. Bir öğrenci, hele depremzede öğrenci için her kuruşun ayrı önemi var ve ödemeleri gereken para 100-200 milyon TL arasında. Nereden bulacaklar? Millet aldığı 100 milyon kesilmesin diye prefabrik evlere çıkmayıp karakışın ortasında çadırda oturuyor.

Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu hemen araştıracağım dedi ve böyle deyince hemen ilgileniyor da eksik olmasın ama ben henüz sonucu duymadım.

Deprem vergisi, deprem yardımı diyerek toplanan trilyonlarca liradan depremzede öğrencilerin harcı bile verilmiyorsa bu paralar nereye gitti acaba?

Hem ucuz, hem lezzetli
Yeni keşfettiğim bir kebap restoranı "Biet", ama yemeklerini tattıktan sonra "Keşke daha önce farketseydim burayı" dediğim için size de anlatmak istiyorum.

Bir kere atmosferi normal bir kebapçıdan çok daha şık ve ferah. En ufak bir koku yok. İçeri girince içiniz açılıyor.

Yemekler, restoranın adı 'Biet' bana 'diet'i çağrıştırdığı için söylüyorum diet yapanların asla denemek istemeyeceği kadar lezzetli. Gidecek olursanız tavuk kanat, acılı Adana dürüm ve kaburgayı tatmadan sakın çıkmayın. Fiyatlardan birkaç örnek görmek istersiniz biliyorum;

Günün mezeleri 900 bin TL.

Acılı ezme 800 bin TL.

Güveç 2 milyon TL.

Alinazik 3.750 bin TL.

Kuzu kaburga 2. 700 bin TL.

Gündüzleri (içki olmadığı için) % 0 indirim var. Ah, Künefe'yi unuttum; yarı Adanalı, yarı Antakyalı bir uzman olarak söylüyorum, olağanüstü..

Adresi veriyorum arkadaşlar; Etilerin girişinde, Movieplex sinemasının karşısı Aytar Cad., Murat Dağlı Palas, (Tel: 0212-278 32 26) Şimdiden afiyet olsun.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır