kapat

07.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Çatı oyunu
Ferya Tura, eşi evin çatısını onaracağını söylediğinde hiçbir şeyden kuşkulanmamıştı. 2 gün sonra halasından döndüğünde evde ne kocasını buldu, ne de eşyalarını

KIŞ aylarının ilk yağmurları İstanbul'un sokaklarını göle çeviriyor, hayatı felç ediyordu... Ferya ve Teoman Tura çiftinin Bağcılar'daki bir apartmanın en üst katındaki evi de fazlasıyla nasibini alıyordu iri iri düşen damlalardan. Çatıdan akan sular, yağmur bulutlarının evin içinde olduğunu düşündürüyordu insana...

Huzur Apartmanı'ndaki evlerinde, 6 yıldır "huzurlu" bir yaşam sürmeye alışkın olan Tura çifti, bu beklenmedik "rahatsızlık" karşısında ne yapacağını şaşırdı önce. Sonra, evi sigortalattıkları şirketi aradılar. "Halimiz ne olacak?" diye veryansın ettiler, bir eksper çağırdılar. Uzman, eve geldi, şöyle bir bakındı, ardından raporunu açıkladı: "185 milyon lira masraf gerekli."

Tura çifti, önce çatıyı tamir ettirecek, sonra faturayı sigorta şirketine verecek ve ödedikleri bedeli geri alacaktı. Düşündüler, taşındılar... Bu parayı ceplerinden "pat" diye çıkartıp veremezlerdi. Sonra, sigorta şirketinden geri alana kadar akla karayı seçerlerdi.

SÖZLERİNE İNANDI
İşten ayrıldığı için birkaç aydır evde oturan Teoman Tura, "Ben tamir edebilirim" dedi eşi Ferya'ya... "Böyle işlere elim yatkındır, bilirsin. Baktın olmadı, o zaman usta çağırırız" diye devam etti. Ferya'ya da mantıklı geldi bu öneri. "Olur" diye cevap verdi kocasına.

Hem, boşu boşuna masraf etmemiş olurlardı, hem de Teoman oyalanırdı biraz, sıkıntısını unuturdu. Ne de olsa, ağır bir suçlamayla, sahtekarlıkla karşı karşıya bırakılıp çıkartılmıştı işten. "Bana büyük haksızlık yapıldı" diyordu sık sık... İyice bunalıma girmişti, son günlerde.

"TAŞINIYORUZ" DEDİ
Ferya, gözünün önünde canlardırdı, kocasının çatıyı onarırken evi ne hale getirebileceğini. Adım atacak yer kalmazdı herhalde... Ve cevabı yine aynı oldu: "Peki, olur." Böylece evden çıkıp gitti Ferya... Sadece birkaç parça elbise almıştı yanına. Halasının yanında kalacaktı 2 gün, sonra eve dönecekti nasıl olsa.

Kararlaştırdıkları günde eve geldi Ferya Tura. Gündüz telefonla konuştuğu eşi Teoman, "Tamam, bitti" demişti zaten. Anahtarını kilidin içinde çevirirken, "Acaba nasıl oldu?" diye düşünüyordu. Adımını içeriye attığında gördü "nasıl olduğunu!"

Bir an rüya gördüğünü sandı. Daha doğrusu kabus. Ama evin içinde yürüyüp de, ayak sesleri yankılanınca duvarlarda, anladı gerçek hayatta olduğunu. Ev, bomboştu. Ne bir eşya, ne bir giysi, ne bir resim... Sanki hiç o evde yaşamamıştı, sanki 6 yılı o evde geçmemişti...

Uğradığı şoktan biraz sıyrılır gibi olunca, komşularının yanına koştu, "Ne oldu?" diye sordu, umutsuzca. Açılan her kapıda, şaşkın bir yüz karşılıyordu onu; "Siz taşınmamış mıydınız?"

Haline acıyıp bir bardak su veren kapı komşusu anlattı herşeyi: "Bugün eşin bir kamyona yükledi tüm eşyalarınızı. 'Çatı akıyor, onarılacak gibi değilmiş. Taşınıyoruz' dedi. Senin yeni evinizde olduğunu söyledi. Sonra vedalaşıp gitti. Biz de alınmıştık, senin hiç 'Allahaısmarladık' demeyişine."

O geceyi, yine halasının evinde geçirdi Ferya Tura. Uykusuz, karabasan gibi bir geceydi. Yatakta bir o yana, bir bu yana dönüp dururken düşünüyordu yaşadıklarını ve kendi kendine hep aynı soruyu soruyordu: "Teoman bana bunu nasıl yapar?"

BİR EVİ KALDI
Onca yıl dişinden tırnağından arttırarak, para biriktirip satın aldığı tüm eşyalar kaybolup gitmişti. "Neyse ki ev benim" diye kendini teselli etmeye çalışarak, döndü günlük yaşamına. Birkaç hafta içinde önündeki geleceğe yeniden umutla bakar olmuştu. Ama, yaptıklarını Teoman'ın yanına kar bırakmamakta da kararlıydı. Önce boşanma davası açtı. "O adamla" kağıt üzerinde de olsa evli kalmamak için... Sonra da tazminatını istedi kayıp eşyalarının.

O güne kadar, izini kaybettirmeyi başaran kocası, mahkeme celbini alınca olsa gerek, telefon ediverdi ansızın. Buz gibi bir sesle konuşuyordu. Ve son darbeyi, son sözleriyle vurdu: "Şehir dışındayım. Artık beni bekleme. Evlilik benim için ticaretti. Bir daha da hiç evlenmeyeceğim. Hoşçakal."

Bir zamanlar aşık olduğu adam, şimdi, o günlerin "ticari yatırım" olduğunu söylüyordu acımasızca. Her şeyin bir oyun olduğunu anlatıyordu, utanıp sıkılmadan...

Sonra silkeleyip attı tüm üzüntülerini, acılarını. O bunların hiçbirini haketmemişti, çünkü. O hayatta tek başına da olsa, ayakta kalabilirdi. Önünde yaşanacak mutlu günler vardı, onu bekleyen. Böyle düşünerek bir kez daha dirildi, bir kez daha güç buldu yüreğinin derinliklerinde. Ona bu kadar üzüntü veren adamla hesaplaşmak için gereken gücü...

Ferya Tura, aynı yastığa baş koyarken, onu dolandıran kocasını bulmaya kararlı. Yüreğindeki acıların bir nebze olsun hafifleyeceği günü sabırsızca bekliyor.

MUTLU BOZDAĞ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır