Süleyman'ýn mührü gibi..

Orta çaðýn krallarý ellerinde, güçlerini simgeleyen bir asa ile dolaþýrmýþ.. Ben de evin içinde uzaktan kumanda aleti ile dolaþýyorum.. Ayrýca zaman zaman yediðim kazýklarýn acýsýný çýkarmama da bu alet yardýmcý oluyor..

Gençlerle baþým belada.. Gençlerle dedimse evin içindekilerden yani kýzýmla yeðenimden söz ediyorum.. Ýkisi de yüksek tahsillerini yapýyorlar ve nedense beni "çað dýþý kalmýþ" bir yetiþkin olarak görüyorlar..

Hatta beni, Coþkun Aral'ýn "Haberci" programýnda rastlayabileceðiniz Avusturalya yerlisi türünden bir yetiþkin olarak gördüklerine eminim..

***

Bunu hissediyorum.. Özellikle de uzaktan kumanda aleti ile kanallar arasýnda zap yaparken.. Diyelim ki kanallardan birinde Muazzez Ersoy'un bir klibine rastladým..

Kadýncaðýz "nostaljik" þarkýlardan birini okuyor ama benim için hala son moda.. "Durun þunu bir dinleyelim.." dediðimde tepkileri hiç deðiþmiyor.. Birbirlerinin suratýna bakýp gülümsüyorlar..

Aslýnda bu gülümsemede bana karþý gösterilen bir hoþgörü saklý.. Birbirlerine "Müzik zevkinin çok ilkel olduðunu söylemeyelim, yýkýlmasýn.." der gibiler..

Baba zap yapma!
Ýtiraf edeyim ki ben ayný hoþgörüyü gösteremiyorum..

Geçenlerde içeri girdiðimde pop müzik çalan kanallardan birini açmýþ, Mansur Ark adýndaki oðlanýn klibini izliyorlardý.. Ben yerime otururken kýzým hemen uzaktan kumanda aletini sehpanýn üzerinden alýp, kucaðýna koydu..

Hareketinin mânâsý açýk.. "Baba zap yapma da þu klibi izleyelim.." demek istiyor..

Ses çýkarmadým.. Ýkisi de saçma sapan bir þarkýnýn klibini sonuna kadar konuþmadan izlediler.. Oðlan zenci kývamýnda bir esmer.. Sesi de mýrýldanmak ile sýzlanmak arasý bir þeydi..

Klibinde dans etmese, teflon tava reklamý seyrediyormuþ hissine kapýlýrsýnýz.. Sanki baðlý olduðu müzik þirketi bu klibi "bir teflon tavanýn da þarký söyleyebileceðini" ispatlamak için yaptýrmýþ..

Parçanýn sonuna kadar zor sabrettim, biter bitmez de uzaktan kumanda aletini ellerinden kaptým..

Uzaktan kumanda aleti elimdeyken kendimi çok huzurlu hissediyorum.. Bu küçük alet aile içindeki otoritemin tek dayanaðý..

Neden derseniz, bütün aile reislerinin ev içinde bir aðýrlýðý vardýr.. Benim aðýrlýðým ise fiziki kilomla sýnýrlý olduðundan "uzaktan kumanda" takviyesi gerekiyor..

Orta çaðýn krallarý ellerinde, güçlerini simgeleyen bir asa ile dolaþýrmýþ.. Ben de evin içinde bu aletle dolaþýyorum.. Ayrýca zaman zaman yediðim kazýklarýn acýsýný çýkarmama da bu alet yardýmcý oluyor..

Þu sýralarda ailecek taþýnacaðýmýz yeni evin tadilatý ve dekorasyonu ile meþgžlüz.. Daha doðrusu kýzým meþgžl, ben sadece ödemeleri yapýyorum..

Eþya seçimini o üstlenmiþ durumda.. Perdeden koltuða kadar herþeyin kararýný kendisi veriyor.. En büyük korkusu da ondan habersiz birþey alýp eve getirmem..

Ýlla ki herþey uyumlu olacak, marka olacak.. Yeni kuþaðýn böyle bir marka takýntýsý var iþte.. Benim içinse maun bir masa ile üzerine çay bardaðý koyabileceðim portakal sandýðý arasýnda fark yok..

Bunu bildiðinden beni çok sýký markajda tutuyor.. Ben de bu zaafýndan yararlanýp intikamýmý rahat rahat alýyorum..

Bizde numara çook..
Temsil elimdeki uzakta kumanda aleti ile kanallar arasýnda dolaþýrken bir mobilya reklamýna rastlamayayým.. Hemen "Çocuklar bir dakika.." diyerek onlarý susturuyorum..

Gözlerimi kýsýp dikkatle ekrana bakýyorum.. Ekrandan geçen cart renkli mobilyalarý dikkatle izlerken kafamý da yukarýdan aþaðýya "Tamam.. Ýþte aradýðým þey bu.." dercesine sallýyorum..

O zaman yüreklerine inecek gibi oluyor..

Gazetelerin içine koyduklarý reklam insörtleri de çok iþime yarýyor.. Eve perde lazým ya! Daha sipariþi verilmedi.. Dekorasyon insörtlerinden birini buluyorum..

Dallý güllü kumaþ fotoðraflarýndan birini önüme açýp uzun uzun bakýyorum.. Onlar o sýrada film seyrediyor bile olsalar akýllarý bende kaldýðýndan içleri eriyor..

O kumaþlarýn en iðrencini bulup "Aaaa! Ýþte bu çok þýk.." diyerek kýzýma göstermek intikam pastamýn kremasý oluyor..

Onlar da acýsýný benim lisanýmla gýrgýr geçerek çýkarýyorlar.. Geçenlerde aramýzda hararetle birþey tartýþýyorduk..

Konuyu unuttum ama çok sýkýþtýrdýlar.. Nereden aklýma geldiyse "Olmayana ergi metodu diye birþey var.." diyeceðim tuttu.. Çocuklarý da gülme krizi tuttu..

Çünkü laf olsun diye kullandýðým "Olmayana ergi.." kalýbý tartýþmanýn orta yerinde çok icapsýz kaldý.. Yeðenim:

- "Bunu ne maksatla kullandýðýnýzý sorabilir miyim?" diye kafa yapýnca kendimi savunmak zorunda kaldým:

- "Ne bileyim, lisede öðrenmiþtim.. Kullanmasý þimdi kýsmetmiþ.." diye kývýrdýk ama tutmadý..

***

Bir de John Wayne filmleri konusunda anlaþamýyoruz.. Kainatýn bildiði en büyük kovboy olan John Wayne'in, kýzýmla yeðenimin yanýnda tek tüylü bir kýzýlderili kadar itibarý yok..

Adamýn bütün ciddiyeti ile oynadýðý en dramatik sahnelere bile kýkýr kýkýr gülüyorlar.. Son olarak "Bakýn bunu seversiniz.." diye bir John Wayne kaseti koydum videoya..

Tedbir olarak odadan çýkmalarýný da yasakladým.. Sonuç yine deðiþmedi..

O filmde John Wayne bufallo avcýsýydý ve ha babam hayvanlara ateþ ediyordu.. Eeee! Bunlar da kökten-çevreci..

Daha baþtan puanlarý kaybetti.. Hele bara girdiði bir sahne vardý ki herþeyin üzerine tüy dikti..

Bara girdi.. Önüne çýkan ilk Meksikalý'ya durduk yerde bir sümsük vurdu, adam yýkýldý..

- "Bir viski ver barmen.." diye baðýrdý.. Ýçkisi geldi.. Kafaya dikerken yanýna barýn gülü olan Meksikalý kýz sokuldu..

- "Defol git karmen.." diye kýzý kaktýrdý.. Ýçki bardaðýný da hýrsla yere çarpýnca olay bitti..

Kýrk yýllýk idolüm John Wayne'i ben bile savunamadým.. En çok da bu koydu bana..