kapat

20.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MURAT BİRSEL(mbirsel@sabah.com.tr )


Işıkara'dan -deprem değil- bina alarmı!

Ankara'da, Uluslararası Güvenli Yapı Sempozyumu yapıldı. Son panelde ilk konuşmayı yapan Işıkara Hoca, ilginç bir soru sordu:

- Can ve mal kaybına neden olmayan depreme facia denir mi?

Cevap, "Hayır!"

Herkes insanları depremlerin değil, yıkılan binaların öldürdüğünün farkında.

Ve nihayet güvenli bina konusu, üniversitelerden devlete, özel sektörden özel deprem mühendislerine kadar geniş bir yelpazede ele alındı.

Sonuç, aslına bakarsanız, yine alarm verici.

Belli başlı noktaları özetliyorum:

- İstanbul'da, bir gün, büyük bir deprem olacak.

- Yapıların depreme dayanıklı hale gelmesi için takviye edilmesi mümkün, ancak bu pahalı bir işlem ve herkesin harcı değil.

- Eski binalarla uğraşmaktansa yeni binaların olası bir İstanbul depremine dayanacak şekilde yapılması tek makul eylem planı.

Dikkatli okur farkedecektir...

Bir konu boşta kalıyor!

Şu anda İstanbul'da insanların içinde oturduğu binalar ne olacak?

Çok açık yazıyorum, bu sorunun gerçek cevabı "Her koyun kendi bacağından..."

Devletin bu konuda yapacak bir şeyi yok.

Devlette zaten her evi kontrol edecek para yok, buna vakit yok, böyle bir görevi yok, "Sizin ev depremde yıkılmayacak devlet garantisi veriyoruz durumu" yok.

Ayrıca yüzde 70'i kaçak yapıdan oluşan bir şehirde varlığını kabullenmediği binaya karışamıyor.

Devletin önceliği hastaneleri, okulları, kritik binaları, enerji santrallerini depreme dayanıklı hale getirmek, gerisine karışmıyor.

Peki vatandaşı kim uyaracak?

Bu tür yazılar ve yayınlar!

Bunu da fazla yapamıyorsunuz, o zaman da "İnsanın moralini bozuyorlar, deprem meprem olduğu yok işte. Felaket tellalı..." durumları oluyor.

Ama ister gözardı edin, ister ciddiye alın...

Oturduğunuz binadan siz sorumlusunuz.

Kendiniz bakıp, kendiniz düşünüp, kendiniz karar vereceksiniz.

"Bu bina depremde başımıza yıkılmaz" derseniz ne ala...

"Yıkılabilir" hissine kapılıyorsanız...

En basit ucuz ve temel tedbiri alın, bir an evvel taşının!

Not: Işıkara bir ara kulağıma eğildi, "Hastanelere söylüyoruz, milyon dolarlık aletleriniz var, bunların devrilmesini önleyecek tedbirleri alın diyoruz, 'Deprem ne zaman sorusu' geliyor. Depremin zamanı belli değil, konu deprem de değil, konu tedbir. Tedbir deyince panik oluyorlar, aslında insanlar tedbirsiz oldukları için korkuyorlar. Mesele panik olmadan tedbiri alabilmekte!"

SABAH gerisini de getirdi
SABAH'ın verdiği Britannica CD'lerini görünce, "Bu büyük bir fırsat eşitliği, biriktirin. Evde bilgisayar yok, VCD yok demeyin" diye yazdım.

"Alın, nasıl olsa çocuklarınız diskleri izleyebileceği bir gösterici bulacaktır" dedim.

Ardından SABAH, "Her eve bir VCD Player" kampanyası başlattı ve yanında da Britannica'yı hediye ediyor.

Bu VCD göstericisinde, 24 eğitim CD'sini dilediğiniz an izlersiniz.

Bu imkan, 100 gün sonra bambaşka bir dünyaya açılmanız, evdeki çocukların ufkunu dünyanın en şanslı çocukları seviyesine çıkarmanız anlamına geliyor.

Teknoloji çok hızlı geliyor ve normal aile bütçesi seviyesine hitap edebiliyor. Bu kampanyanın bugün hemen herkese sağladığı imkan, daha birkaç yıl öncesine kadar, Amerika'da çok büyük bir lükstü.

"Harika bir kampanya" deniliyor, katılıyorum çünkü "Harika çocuklar" yaratacak.

Ankara'nın sır mekanı
Ankara'da ünü kulaktan kulağa yayılan bir restoran var. Adı: Dining Room!

Burası restoran olmayan bir restoran, gizli bir "club" gibi. Kapısında zil bile yok. Kapıdaki tokmağı çalıyorsunuz, açıyorlar, burası neresi böyle derken bir kapı daha açılıyor, müthiş şık dekorlu bir restorana giriyorsunuz. Böyle restoranlarda bazen yemek şüphe götürür...

Burası öyle değil, mutfağa Ali Usta hâkim, külbastı ve ev eriştesi inanılmaz güzel.

Yerini ve telefonunu buradan yazmayacağım, böyle kalmak istiyorlar. "Kim biliyor" diye kulaktan kulağa zincirine soru yollarsanız, cevabı gelir nasıl olsa.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır