Ankara'da, Uluslararası Güvenli Yapı Sempozyumu yapıldı. Son panelde ilk konuşmayı yapan Işıkara Hoca, ilginç bir soru sordu:
- Can ve mal kaybına neden olmayan depreme facia denir mi?
Cevap, "Hayır!"
Herkes insanları depremlerin değil, yıkılan binaların öldürdüğünün farkında.
Ve nihayet güvenli bina konusu, üniversitelerden devlete, özel sektörden özel deprem mühendislerine kadar geniş bir yelpazede ele alındı.
Sonuç, aslına bakarsanız, yine alarm verici.
Belli başlı noktaları özetliyorum:
- İstanbul'da, bir gün, büyük bir deprem olacak.
- Yapıların depreme dayanıklı hale gelmesi için takviye edilmesi mümkün, ancak bu pahalı bir işlem ve herkesin harcı değil.
- Eski binalarla uğraşmaktansa yeni binaların olası bir İstanbul depremine dayanacak şekilde yapılması tek makul eylem planı.
Dikkatli okur farkedecektir...
Bir konu boşta kalıyor!
Şu anda İstanbul'da insanların içinde oturduğu binalar ne olacak?
Çok açık yazıyorum, bu sorunun gerçek cevabı "Her koyun kendi bacağından..."
Devletin bu konuda yapacak bir şeyi yok.
Devlette zaten her evi kontrol edecek para yok, buna vakit yok, böyle bir görevi yok, "Sizin ev depremde yıkılmayacak devlet garantisi veriyoruz durumu" yok.
Ayrıca yüzde 70'i kaçak yapıdan oluşan bir şehirde varlığını kabullenmediği binaya karışamıyor.
Devletin önceliği hastaneleri, okulları, kritik binaları, enerji santrallerini depreme dayanıklı hale getirmek, gerisine karışmıyor.
Peki vatandaşı kim uyaracak?
Bu tür yazılar ve yayınlar!
Bunu da fazla yapamıyorsunuz, o zaman da "İnsanın moralini bozuyorlar, deprem meprem olduğu yok işte. Felaket tellalı..." durumları oluyor.
Ama ister gözardı edin, ister ciddiye alın...
Oturduğunuz binadan siz sorumlusunuz.
Kendiniz bakıp, kendiniz düşünüp, kendiniz karar vereceksiniz.
"Bu bina depremde başımıza yıkılmaz" derseniz ne ala...
"Yıkılabilir" hissine kapılıyorsanız...
En basit ucuz ve temel tedbiri alın, bir an evvel taşının!
Not: Işıkara bir ara kulağıma eğildi, "Hastanelere söylüyoruz, milyon dolarlık aletleriniz var, bunların devrilmesini önleyecek tedbirleri alın diyoruz, 'Deprem ne zaman sorusu' geliyor. Depremin zamanı belli değil, konu deprem de değil, konu tedbir. Tedbir deyince panik oluyorlar, aslında insanlar tedbirsiz oldukları için korkuyorlar. Mesele panik olmadan tedbiri alabilmekte!"