kapat

20.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
1973'te Meclis boyun eğmedi
Birilerinin kendi iradelerini Meclis'ten üstün tutmaya kalkışması yanlıştır. Yoksa Köşk'e asker de çıkar sivil de Ordu kökenli Faruk Gürler'in yerine Emekli Oramiral Fahri Korutürk'ün seçilmesi buna güzel bir örnektir

BİZ Çankaya Köşkü'nün, ikametgah bölümünün büyük salonunda otururken... Sayın Nazmiye Demirel de "diğer salondaydı." Demirel ailesinin kahvaltı yaptığı; gazete okuyup, TV izlediği "küçük salonda"...

Cumhurbaşkanı ile "Çankaya seçimleri" sohbetimiz sırasında, zaman zaman "sertçe sayılabilecek" bir ses duyuluyordu: Nazmiye!

Hanımefendi'ye, Süleyman Bey dışında "bu şekilde" hitap edebilecek kimse olmadığına göre... Süleyman Bey de "Nazmiye" derken, fevkalade "yumuşak... Sıcak" bir üslup kullandığına göre... Üstelik, Cumhurbaşkanı ile "o sırada" birlikte olduğumuza göre...

Kimdi bu ikide bir "Nazmiye" diye seslenen? Baba "merakımızı" farketmiş olmalı ki... "Papağan" dedi.

- Papağan mı efendim?

- Evet, bizim papağan... Ara sıra "Nazmiye" der... Sonra "selam" der.

Gülüştük ve "Efendim; 1973 seçimi..." dedik. Öyle ya, Cevdet Sunay'ın "yedi yıllık görev süresi" 28 Mart 1973'te sona ermişti.

- 1973'te neler oldu efendim?

İBRET SEÇİMİ
Cumhurbaşkanı söze şöyle başladı:

- Ders doludur. İbret doludur. 1973'te yaşananlar, Türk demokrasisi açısından çok önemlidir. Hiç unutulmamalıdır.

Ve devam etti:

- Türkiye'de pekçok şey çabuk unutuluyor. Menderes'in söylediği gibi.

- Adnan Menderes ne demişti?

- Demişti ki... Hafızai beşer nisyan ile malüldür... Yani, insan hafızası zamanla unutur... Ama 1973 hiç unutulmamalı... Türk demokrasisi... Atatürk'ün en büyük eserim dediği Türk parlamentosu fevkalade güzel bir sınav vermiştir.

KAHRAMAN PARLAMENTO
Cumhurbaşkanı Demirel, 1973 Cumhurbaşkanlığı seçimini anlatırken, konuyu "1971'den aldı."

- Neden 1971'den efendim?

- 12 Mart 1971... Siyasi istikrarsızlık... Yine ordunun nüfuzu, siyaset için kullanıldı... Yapmaya çalıştığımız şey... Demokrasi... Yine zedelendi.

- Muhtıra meselesi yani.

- Evet.

- Muhtıradan sonra neler oldu?

- Çok şey... Ama özü şu: 12 Mart 1971 ile 13 Mart 1973 arasındaki iki yıl, Çankaya'yı kimin dolduracağı hesapları ile geçmiştir.

- Efendim "13 Mart 1973" dediniz... O tarihteki parlamento yapısı nasıldı?

- 13 Mart 1973'teki parlamentoda, ana gövde yine Adalet Partisi... Bana göre parlamento, 12 Mart Muhtırası'na rağmen bir kahramanlık sergilemiştir. Parlamento, kimseyle savaş halinde değildi. Olamazdı da... Ancak birşeyi yapmak durumundaydı.

- Neyi?

- Kendi üstün iradesini savunmak zorundaydı.

GÜRLER'İN HEZİMETİ
Demirel "1973 aritmetiği" konusunda ayrıntıya girdi:

- AP'nin meclis ve senatodaki iskemle sayısı 312 idi... Ama Cumhurbaşkanı seçmek için aranan sayı bunun üzerindeydi.

- Hangi sayı aranıyordu?

- 318.

- Fazla bir "açık" yok.

- Evet... Adalet Partisi o seçim için aday çıkardı... Tekin Arıburun.

Burada "bazı ayrıntıları" da bizim vermemiz gerekiyor.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler 5 Mart 1973'te emekliliğini istedi. 6 Mart 1973'te de, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından "Kontenjan Senatörlüğüne" atandı. Yani...

Orgeneral Gürler'e "Cumhurbaşkanlığına giden yol" açılmak istendi.

Demirel:

- Türkiye 13 Mart 1973'ü unutmamalı... Kimseyi incitmek istemiyorum... Ama 13 Mart, çok önemli bir tarih... Zira, 13 Mart 1973'te ilk oylama yapıldı.

İlk oylamada "iki Orgeneral" çekişti. Senato Başkanı, AP Senatörü Tekin Arıburun ile "çiçeği burnunda senatör" Faruk Gürler.

Demirel:

- Birinci turda Arıburun, 292 oy aldı... Genelkurmay Başkanlığından, Kontenjan Senatörü olup, parlamentoya giren Faruk Gürler ise 175 oy.

FİRE... DARA...
Üzerinde fazla durması... Bazı ayrıntıları vurgulaması da gösteriyor ki, Demirel "1973'ün zihinlere çakılmasını" istiyor.

- Efendim, oylama yapıldı... Bir tarafta 292... Diğer tarafta 175... Sonra?

Cumhurbaşkanı:

- Gürler'in kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu; seçimin favorisiydi. İki yıl onun için çalışılmıştı. Ama sonuç, tam tersi çıktı.

- Sayın Cumhurbaşkanım, o seçimde siyasetin firesi, darası ne oldu? Örneğin, sizin partinin.

- Adalet Partisi fevkalade sağlam durdu... Gerçi 20 firemiz vardı ama... Büyük çoğunluk, taş gibiydi... Ve bu suretle, Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan bütün hesaplar, siyaset üzerindeki, parlamento üzerindeki bütün baskılar boşa çıktı.

- O hesap, nasıl boşa çıkarıldı?

- Boşa çıkarma hareketinin başında ben varım... 13 Mart 1973 hadisesi, Atatürk'ün en büyük eseri olan meclisin, gücünü, onurunu koruma hadisesidir... Meclis, itibarını korumuş ve yükseltmiştir.

ECEVİT İLE UZLAŞMA
İlk turla birlikte "Gürler modeli" yattı.

Çankaya'da hala Cevdet Sunay oturuyor.

Ancak "süresi" de giderek azalıyor.

Ortada ise hala "yeni bir model" yok.

Evet Sayın Cumhurbaşkanım... Faruk Gürler seçilemedi... Sonra?

- Büyük iddialarla gelmişti, 175'te kaldı. O defter kapandı... Fakat... Kimi seçeceğiz? Nasıl seçeceğiz... Tekin Paşa'ya (Arıburun) 292 oy çıktı ama yetmiyor... 292'nin üzerine 26-27 oy daha lazım. Arıyorduk... Bulamıyorduk... Yani, adayımızın neticeye ulaşması mümkün görünmüyordu... CHP'nin başında Sayın Ecevit vardı... Genel başkanlığa yeni gelmişti... Sayın Ecevit'le anlaşmak mecburiyeti vardı:

- Anlaşmak için neler yaptınız?

- Biz onlara isim önerdik, kabul etmediler... Onlar bize isim önerdi, biz de onu kabul etmedik... İki taraf da uzlaşmak istiyordu... Fakat, uzlaşamıyorduk.

VE KORUTÜRK
Demirel "geceyi... Bir geceyi... O geceyi" anlattı.

Yakın dostu, İhsan Sabri Çağlayangil ile birlikte olduğu geceyi:

- Oturduk... Uzun, uzun konuştuk... İsimler üzerinde duruyorduk... Sonra... Bir anda... Fahri Korutürk aklımıza geldi.

- Korutürk'ün talebi yok... Beklentisi, umudu, hayali yok... İstanbul'da... Evinde... Senatoya geliyor, gidiyor... Kendi halinde.

- Doğru. Kimseyle sürtüşmesi olmayan, zarif bir insan. Geçmişinde önemli hizmetler var. Aklımıza bir anda Korutürk geldi.

- Sonra?

- Sonra, Sayın Bülent Ecevit'e bu ismi önerdik.

- Ecevit ne dedi?

- Hemen kabul etti.

- Sonra?

- Sonra işi uzatmadık... Hemen, ama hemen... Hiç vakit kaybetmeden, Sayın Korutürk'ü Cumhurbaşkanı seçtik. (6 Nisan 1973... 16 Turda, Korutürk Cumhurbaşkanı)

ASKERİN NÜFUZU
- Sayın Cumhurbaşkanım... Meclisin "seçmediği" Faruk Gürler, orgeneraldi... Tabii emekli... Sayın Ecevit'le, üzerinde mutabakat sağladınız... Ve TBMM'nin seçtiği merhum Fahri Korutürk de emekli oramiraldi... İlginç bir raslantı değil mi?

- Korutürk askerdi... Bizim askere bir diyeceğimiz yok. İtirazımız, askerin manevi gücünün, askerin nüfuzunun Devlet Başkanlığı gibi bir görevde, millet iradesinin temsilcisi olan meclise karşı kullanılmasınaydı.

- Korutürk seçildi... Ve yeni bir dönem... Yeni bir yedi yıl başladı.

- Evet.

- Zaman su gibi akıp, gidiyor... Korutürk'ün de yedi yılı doldu...

- Doldu ve... İşte yine bir yeni dönüm noktası daha... 1980...

Çağlayangil anlatıyor

CİHAT Alpan Paşa beni yemeğe çağırdı ve şöyle dedi:

- Gürler Paşa'yı tanır, takdir edersiniz. Kişisel bir armağanınız da, Ordu Komutanı iken kendisini ziyadesiyle memnun etmişti.

Kendisine şu cevabı verdim:

- Sayın Gürler'i takdir ederim. Cumhurbaşkanı olmak için her meziyeti taşımaktadır. Ancak, dört yıldızlı apoletini omuzlarından çıkarıp, beni Cumhurbaşkanı seçin der gibi, Kontenjan Senatörü olmuştur. Kuvvetine ve geçmişine güveniyorsa, işte Çankaya orada... Tanklarıyla geçsin, makamına otursun. Bizim oylarımızla olmak istiyorsa... Seçtiği yol yanlıştır. (Anılarım-İ.S. Çağlayangil. Güneş Yayınları, 1990, s. 183)

- Alman Büyükelçiliğinde yemekteydik. Yemeğe Muhsin Batur, Orgeneral Ahmet Duran ve İrfan Özaydınlı da katılmışlardı. Konu, Gürler'in Devlet Başkanlığına seçilmesine geldi. Tartışmaya başladık... Orgeneral Duran yanımıza geldi. "Yabancı bir elçilikte bu konunun tartışılması iyi olmuyor" dedi. Batur'un evine gitmeye karar verdik. (Aynı kitap, s. 184)

- Orgeneral'lerin hepsi bir olup, AP'lerin, Gürler'e oy vermesi için ısrar ediyor, beni iknaya çalışıyorlardı. Ben direniyordum. Sonra Batur konuştu: "Boşuna gayret ediyorsunuz. 130'dan fazla arkadaşınız, bize, imzaları ile, oy vereceklerini taahhüt ettiler. Gürler, nasıl olsa seçilecek."

Ben de kendisine şöyle dedim:

- Nasıl olsa seçilecekse, ne diye tartışıyoruz? Bir oy fazla ya da eksik çıkmış, ne farkeder? (Sayfa 185)

- Gel zaman, git zaman Gürler seçilemedi. Korutürk seçildi. Onu tebrike gidiyorduk. Meclis binasını, tören salonuna bağlayan köprüde Sayın Muhsin Batur'a rastladım. Bana şunları söyledi:

- Gülüyorsunuz... Gülmekte haklısınız... Fakat size yalan söylemedim... Bizi aldatan, imzalarıyla oy vereceğini taahhüt eden 130'dan fazla arkadaşınızdır... Bunlardan, sözünde duran az çıktı... İşte arkanızda duran partiniz milletvekili de döneklerden biridir. (Sayfa 185)

YARIN
Erken seçim istedim, "Anayasa'ya aykırıdır" deyip taş koydular.

1982'deki seçim, 1961'in bir başka şekildeki uygulamasıdır.

Ben, daha 1980 yılında devlet başkanını "halk seçsin" dedim.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır