Sanata tehdit sökmez

MARMARA depreminin en karabasanlı günlerinde dünya sanat çevrelerinin dikkatini İstanbul'a odaklayan Uluslararası 6. İstanbul Bienali ile ilgili olarak Le Monde Gazetesi sanat eleştirmeni Genevieve Breerette, geçenlerde şunları yazdı:

"DÜNYANIN dört bir yanında düzenlenen 30'a yakın bienal arasında en en küçük, ne en genç, ne de en az kendini ispatlamış olanıydı.Günümüz yaşantısının ince,narin,şiirsel ve içten yanlarına çekilmeye gönüllü yorumlar getirdi. Dipten gelen bir dalgadan çok, küreklerin çıkardığı yımuşak sesi düşündürdü. Depremzedeler yararına düzenlenen açık arttırma da tatmin edici sonuca ulaştı. Bu bienal, depreme dayanlık bir bienaldi."

NEW York Times'dan Matthew Gurewitch de, "İstanbul Bienali Sanata Huzur Getiriyor" başlıklı yazısında şu görüşlere yer verdi:

"BİENALİN depreme karşın yapılması 'yaşam kısa, sanat ise sonsuza dek uzanır' felsefesine haklılık kazandırıyor. Tehditler karşısında yarınları iptal etmek, kesinlikle bir seçenek değil. Bu bakımdan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ile küratör Paolo Colombo'nun bienali gerçekleştirme kararlılığı, son derece isabetli ve saygıdeğer bir tutum..."

CATHERİNE Millet da, Art Press dergisinde bienalin çok insani boyutlarda gerçekleştiğini vurguluyor; "Bu bienal kavramsal açıdan yeni bir vizyondur. Hatta şiirin ta kendisidir" diyor.

ÜZERİNDEN uzun zaman geçtiği halde İstanbul Bienali, uluslararası sanat çevrelerinden bu güzel eleştirileri alıyor. Deprem günlerine rastgelmesi, bienalin önemini elbette ki arttırdı. Gurewitch'in vurguladığı gibi sanat, bu bienal sayesinde "ebedi" olduğunu ve kendisini ister doğal afet olsun ister savaş, hiç bir tehdidin durduramayacağını kanıtladı. Deprem günlerinde dünyanın çok önemli sanatçılarının bienal için İstanbul'a gelmeleri, İstanbulluları ve tüm Marmara depremzedelerini yüreklendirdi. Toplum, sanata sempati ve şükranla baktı.

DÜNYANIN en saygın basın-yayın organlarında yankıları bugün de süren, yoğun övgüler almaya devam eden bienale, bizim bazı çok bilmiş "entel"lerimiz burun kıvırmış, atıp tutmuştu. Dünya basınını izliyorlarsa utanıyorlardır... Diyeceğim ama, onlar "görmezden gelme"nin de ustasıdır.