kapat

11.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Mevsime uygun bir yazı

Geçen gün doktor arkadaşım Eser Alptekin'le konuşurken dedi ki: "Yahu farkında mısın, ortalıkta nezle kalmadı. Herkes grip!"

Ona hak verdim ve birdenbire gözümün önüne yıllar öncesinin nezleleri geldi. Hani burnunuzun horhor çeşmesi gibi aktığı ve cebinizdeki patiska mendili çıkarıp çıkarıp sildiğiniz için de burun deliklerinizin kıpkırmızı kesilip kabuk bağladığı o eski nezleler!

Hani burnunuza tuzlu su çekmek ve ortalığa mikrop saçılmasın diye sık sık Eyüp Sabri limon kolonyası ile ellerinizi ovuşturmak dışında hiç bir önlem almadığınız, buna rağmen sizi yatağa düşürmeyen o nazenin nezleler!

Eskiden insanlar sık sık nezle olurdu ama işinden gücünden kalmadan idare ederdi durumu.

Şimdi öyle mi ya!

Grip diye bir illet musallat oldu dünyaya.

Başınızda bir ağrı, sinüslerinizde kurşun akıtılmış gibi bir doluluk, her yutkunmanızda boğazınızı kıyım kıyım kıyan jiletler, davul gibi olmuş burun mukozası, kulaklarınızda ağrı ile birlikte cehennem zebanilerinin vurduğu zillerin çınlamaları,

Vücudunuzun her bir eklemi, sanki balta sapıyla dövülmüş gibi ağrıyor.

Kafatasınızın içinde sanki beyin değil de yerleri sildiğiniz kovaya batırılıp çıkarılmış kirli bir sünger parçası var.

Ne kitap okuyabiliyorsunuz, ne uyanık durabiliyorsunuz ne de uyuyabiliyorsunuz.

Arada bir sayıklamalarla dalıp dalıp gitmeler ve bol bol halüsinasyon.

Ateşiniz iyice yükseldiği zaman ne işe yaradığını bilmeden sığındığınız inlemeler.

Tuvalete kalktığınızda, bacaklarınızın yeni doğmuş zürafa yavrusu gibi tir tir titremesi.

Kısacası öyle bir bela ki anlatılır gibi değil.

Çaresi, devası da yok!

***

Şimdi de Sydney gribi musallat olmuş, ortalığı kasıp kavurmakta.

Amerika'da Avrupa'da yüzlerce kişi ölmüş.

Dünya Sağlık Örgütü, 21. yüzyılda grip, kanser ve AIDS hastalıklarında patlama olacağını duyuruyor.

Bunca tıbbi buluşa, bunca yeni ilaca rağmen insanlık hastalıklara daha çok yenik düşmeye başladı.

Bu da aynı örgütün verdiği bilgi.

***

Düşündüm taşındım ve aciz aklımla dedim ki:

Yüzyılın başında dünya nüfusu 2 milyardı.

Şimdi 6 milyar olduk.

50 yıl sonra 9 milyar olacağız.

Büyük kentlerin nüfusu durmadan artıyor. 25 milyon kişinin birarada yaşadığı şehirler var. Belki de bunların nüfusu 50 milyona, 100 milyona çıkacak.

Bunca insan yoğunluğu doğal dengeyi mahvediyor. Dört bir yanımız elektrikle, radyasyonla, mikropla yüklü.

Doğa, büyük kentlerdeki canavarlığa yenik düşüyor.

Pislikleri arındıramıyor.

Ortak yaşama alanlarında milyonlarca insan birbirine mikrop bulaştırıyor.

İnsanoğlunun hiç bir dönemde kullanmadığı kadar kimyasal madde tüketiyoruz.

Kurşunlu boyalar, formaldehidli cilalar, asbest alaşımları...

Eskiden sabunlu bezle silinen camlara sehpalara kimyasal spreyler sıkıyoruz.

Herkesin elinde bir fıs fıs.

Gece boyunca havamızı zehirleyen ilaçları, sivrisinek ısırığına tercih ediyoruz.

Biz doğayı öldürdüğümüzü sanıyoruz ama aslında doğa bizi öldürüyor.

***

Neyse!

Bunlar herkesin bildiği şeyler.

Ama itiraf edeyim ki bu menhus grip döneminde, eskinin o masum nezlelerini özlemeye başladım.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır