kapat

11.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Genç adam soruyor...

Amerika'da bir genç adamla tanıştık... Dört buçuk yıldır "Berkeley Üniversitesi"nde okuyor... 22 yaşında... Dedi ki "size bazı şeyleri sormak istiyorum."

Ve başladı:

* Türkiye'de sivil toplum organizasyonları neden zayıf?

* Türkiye'de, devleti soymak neden kolay?

* Türkiye, neden enerji sıkıntısı çekiyor?

* Türkiye'de üniversiteler, yönetim üzerinde neden etkili olamıyor?

* Türkiye neden şeffaf değil.

Türkiye'yi "yeni yüzyılda" işte bu "genç adamlar" taşıyacak.

"Yeni yüzyılın" başında, bu genç adamın sorularına "dürüstçe" yanıt verebilecek miyiz?

Yoksa...

Onu... Onları "klasik yanıtlarla" uyutmaya... Aldatmaya devam mı edeceğiz?

KLASİK YANIT
"Klasik yanıtlar" malum:

* Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür... Büyüklerimiz her şeyi bizden iyi düşünür... O nedenle de "böyle şeyleri" düşünme.

* Sen daha çocuksun... Bu işlerden anlamazsın.

* İyi bir çocuğa benziyorsun... Seni kim zehirledi böyle?

ORTA SINIF
"Genç adam" dedi ki:

- Sizi rahatsız etmedim ya.

Hayır, hayır.

- Bir şey daha sorabilir miyim?

- Tabii?

- Dünyanın her yerinde zengin de, fakir de vardır... Ama en büyük sınıf "orta sınıftır." Türkiye'de orta sınıf neden gittikçe eriyor?

Sonra da...

"Özür dilerim, kendimi tanıtmadım" diye devam etti:

- Adım, Serdar Faralyalı.

BABA
"Biraz ileriden" bir ses geldi:

- Serdar... Oğlum... Neredesin?

- Baba buradayım.

"Sesin sahibi" yanımıza yaklaştı.

Baktık, eski milletvekili, eski Bakan Ersin Faralyalı.

"Ersin Bey" dedik:

- Bu genç adamın... Oğlunuzun bazı soruları var... Lütfen cevap verir misiniz?

ANKARA İHALE SEVER
Faralyalı, 20 ay "Enerji Bakanlığı" yaptı.

Oğluna dönerek "bak oğlum" dedi:

- Ankara'yı, Washington ile karıştırma... Ankara, ihaleyi sever... Siyasetçisi de, bürokratı da ihaleden hoşlanır.

Genç adam dedi ki "anlamadım."

Ve devam etti:

- Bu söylediğinizin benim sorularımla ne ilgisi var?

Ersin Bey:

- Mesela bütün dünyada "Yap-İşlet-Devret" moda... Ankara ise bu modadan hoşlanmaz... Ankara ister ki "ihale yapayım... İş uzasın... Yıllarca sürsün."

Faralyalı anlatmaya devam etti:

- Yüz liraya ihale edilen bir iş, devlete ortalama "256 liraya" maloluyor... Bu maliyet 380 liraya kadar çıkabiliyor.

"Bu bilginin kaynağı nedir" diye sorduk.

Ersin Bey "DPT" dedi.

BAKKAL HESABI
Ersin Faralyalı:

- Bakan der ki "özelleştirme." Bürokrat hemen raporu dayar... Der ki... Efendim, sakın ha... Özellikle enerjide özel sektör olmamalı... Zira... Maliyet yükselir.

Bir gün, bir toplantıda...

Bakan demiş ki:

- Bana maliyet hesaplarınızı çıkartın.

Yanıt "kem... Küm..."

Bakan üstelemiş.

Yine yanıt yok.

Daha sonra "deneyimli bir bürokrat" Bakan'a gelmiş:

- Efendim, doğruyu söylemek gerekirse... Biz santrala gelen kömürün parasını yazarız... Kömür, ocağa girer, oradaki masrafı yazarız... Ama işletme giderlerini falan yazmayız.

Faralyalı dedi ki:

- Köşedeki bakkalın hesabı bile devletin hesabından daha düzgün... ODTÜ'ye gittim ve rica ettim: Lütfen, benim bakanlığımın... Enerji santrallerinin maliyet etüdünü yapar mısınız?


"YÜZDE OTUZ

Eski Bakan sordu:

- Hırsızlık falan yapmadan... Yakalanmadan... En kolay zengin olma yolu nedir?

- Nedir?

- Devlete mal satacaksın.

Sonra da...

"Başından geçeni" anlattı...

Adapazarı'ndan biri gelmiş:

- Sayın Bakanım, sizin bakanlığa "şu kadar bin ünite" malzeme alınacak... Beni ihaleye sokmadılar... Eğer ihaleye girseydim... Bu işi "yüzde 30 daha ucuza" yapardım.

Bakan, bürokratı çağırmış:

- İhaleye bu vatandaş da girecek.

- Giremez efendim.

- Niçin?

Daha önce "bu sektörde" iş yapmadığı için.

- Olur mu kardeşim?.. Bu kafayla gidersek, yeni işletmeler nasıl doğacak?.. Ben TOBB başkanlığı yaptım. Bu işi iyi bilirim... Bu arkadaş da ihaleye girecek.

- Efendim giremez... Yasaya, yönetmeliğe aykırı.

- Ben emrediyorum.

- Efendim, sonra sorumlu olursunuz.

- Sorumluluğu üstleniyorum.

Sonunda "Adapazarlı" ihaleye girmiş.

Ve gerçekten de devletin cebinden çıkan para "yüzde otuz azalmış."

TEHDİT
Bakan'ın burnuna bir gün "yanık kokusu" gelmiş.

Bir işadamı...

Ve onun "siyasetteki... Borakrasideki uzantıları."

"Tezgah" kurulmuş.

Devlet kazıklanacak.

Bakan Faralyalı "o iş öyle olmayacak... Böyle olacak" demiş.

"Oyunu" bozmuş.

Ve "işadamı" Bakan'ın odasına girmiş:

- Yakarım... Hakkında gensoru bile verdiririm... Yüce divana gönderirim... Vatana ihanetle yargılanırsın.

KARŞI GÖRÜŞ
Faralyalı dedi ki:

- Üst bürokrat pek sorumluluk almak istemez.

- Neden?

- Bakan, bütün yetkileri elinde toplar... Bürokrat da "evet efendim, sepet efendim" der... Genelde böyledir.

Faralyalı bir gün "Genel Müdürlere" şöyle demiş:

- Yetki de sizde, sorumluluk da...

Sonra bir konuda, bir sorun çıkmış.

Bakan "şöyle yapılacak" diye talimat vermiş.

TEK Genel Müdürü (Sedat Yıldız) karşı çıkmış:

- Sizinle aynı düşüncede değilim... İşin doğrusu benim dediğimdir.

Sorduk:

- Sonra ne oldu?

- Ne olacak? Genel müdürüm haklı çıktı... Kendi kendime dedim ki "bu genel müdür devletten kopmamalı... Görevden alınmamalı."

TEZGAH
Faralyalı bir gün Başbakan Demirel'e gitmiş:

- Efendim, bazı KİT'lerde dağınıklık var... Ayrıca aynı işin bir bölümünü bir KİT, diğer bölümünü başka KİT yapıyor... Devletin zararı (1992 rakamı) yılda beş trilyon... İzin verirseniz... Şöyle bir formül buldum.

Başbakan:

- Aferin... İyi düşünmüşsün... Hemen git, ortağımızı (SHP) ikna et.

Ortağı ikna etmek zor olmamış.

Ama "kurulu tezgahı" kırmak uzun sürmüş.

Tezgah "devleti soyma tezgahı."

TOKAT GİBİ
20 ay Bakanlık yapan Faralyalı'nın anlattıkları "geçen yüzyılda" yaşandı.

Bu yüzyılda "bunlar" olmamalı.

Bu yüzyıl "oğul Faralyalılar'ın" yüzyılı.

Ve oğullar... Genç adamlar "farklı sorular" soruyorlar.

"Tokat gibi" sorular.

Onları, "geçen yüzyıldaki yanıtlarla" uyutmak isteyenler öyle bir tokat yerler ki...

Yerlerinde duramazlar.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır