kapat

11.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Büyük gözaltı
Adnan Menderes bir an bile yalnız bırakılmadı. Sanki Büyük Birader onu gözlüyordu. Odasında 24 saat nöbetçi subay olurdu. Ona görünmeden tuvaletini dahi yapamazdı

YASSIADA'DAKİ genel şartlardan örnekler vermeye devam edelim... Birçok kişi, özellikle de genç kuşak orada normal bir yargılamanın olduğunu sanır. Hayır olmadı! Hiçbir açıdan olağan bir mahkeme süreci yaşanmadı Yassıada'da.

Bırakın evrensel insan haklarını, müvekkilimin bizim yasalarımızca belirlenmiş haklarına bile saygı gösterilmedi. Birçok kereler rahmetli Menderes hakkında gazetelerde, "Bitkin bir hali vardı" ya da "Morali bozuk görülüyordu" gibi sözler çıkmıştı. Doğrudur. Aşağıda okuyacağınız bölümde Yassıada şartlarının nasıl bir ömür ve moral törpüsü olduğunu göreceksiniz.

Yassıada'da itham edilen 402 parlamenterin dışında da itham altında bulunanlar vardır. İtham edilenler diyorum, sanık demiyorum. Sanık, zanlı demektir. Oysa bu arkadaşların hiçbirisi sanık değil, zanlı değil, itham edilenlerdir. Bunlar yüzlercedir.

DOSYA KAPMACA
Bu yüzlerce insanın binlerce dosyası vardır. Savunmaların yapılabilmesi için elbetteki bu dosyaların gerek sahipleri, gerekse avukatları tarafından incelemesi şarttı. Ama gelin görün ki bu dosyaların okunması bile mümkün olmamıştır. İncelemeye tabi tutulması ise hiç mümkün değildi.

Yassıada'da bir çadır kurulmuştur. Çadırın içine bu binlerce dosya doldurulmuştu. Sadece ve sadece haftanın Çarşamba günleri, o da izin verildiği taktirde, Yassıada'ya gidilebilir, avukatlar müvekkileriyle ancak yarım saat görüşebilirlerdi. Bayar'la Menderes hariç bir tel örgünün bir tarafına itham edilenler sıra sıra dizilirlerdi, diğer tarafta da avukatlar vardı.

NOT BİLE ALAMAZDIK
Herkes sesini duyurmak için nefes tüketir. O arada avukatlar ve müvekkiller o gürültü içinde ne duyabilirler ne anlayabilirlerse hepsi işte o kadardır. Yani avukatla mütevekkil arasındaki görüşme ilişkisi bu kadarcıktır. Bu yarım saatlik görüşme süresinden sonra güya dosyaları inceleme imkan avukatlara verilmiştir.

Onlarca avukat çadırı doldurur, dosya aramaya başlar. Binlerce dosya arasında kendi dosyanızı bulacaksınız... Çadırın içinde masa yok sandalye yok. O kalabalıkta dosyayı inceleyeceksiniz. Not bile tutamazdık. Hatta avukatların tuttukları notları da görevliler ellerinden alırlardı.

Hele benim müvekkilim için birçok dava açılmışsa bunların onlarca dosyası varsa o patırtı gürültü içinde, o kadarcık kısa zamanın içinde, bu dosyaları nasıl inceleyeceksiniz? Belki, "İçinden dosyanın örneğini alsaydınız," diyecek kişiler çıkacaktır. Elinden, aldığı notları gaspedilen bir avukatın, dosyanın örneğini alıp Yassıada'dan çıkarması mümkün olabilir mi? Kaldı ki o zamanlar fotokopi falan da söz konusu değildi... Sebep nedir? Sebebin delili nedir? Hiçbirini bilemezsiniz.

Bir savcılık makamı vardı ki evlere şenlik. İşte onun iddianameleriyle böyle boğuşmak zorunda kalırdınız. Bir yanda savunma kutsaldır, kuralı duracak, diğer yanda da böyle bir rezalet sözkonusu olacak.

BAROLAR GÖZ YUMDU
Şimdi soruyorum: 1960 sonrasından bugünlere değin, hangi teröristin hangi vatan haininin savunma avukatı ve kendisi böyle bir rezaletle karşılaştı?

Hayret ettiğim nokta şudur: O zaman da barolar vardı. O baroların bazı mensupları bugün de var. Bugün var olanlar insan hakları, ifade özgürlüğü, savunma kutsallığı diye bas bas bağırıyorlar. Bunlar belirttiğim rezaletler olup biterken neredeydiler? Niye o gün seslerini çıkartmıyorlardı? Oysa bugün bilinen tavırlarıyla medya kapılarını zorlayarak şöhret avlamaya çalışıyorlar?

GÜRÜLTÜYLE İŞKENCE
Müvekkilin merhum Adnan Menderes'e uygulanmış olan bir işkence usulünü dile getirmek istiyorum. Bu sadece rahmetlinin bana anlattığı bir husus değlidir, dosya içeriğiyle sabittir.

Onca dosya arasında bir dosyaya rastladım. Dosya içinde rahmetli Adnan Menderes'in bir feryadı vardı. Kendisini hapsettikleri oda zemin kattaydı. Zemin katın üstündeki odaya, tam odasının üstüne, bir alet konulmuş. Bu alet her gün, 24 saat süreyle çalıştırılarak müthiş bir gürültü çıkarıyormuş. Böylece müvekkilim rahatsız edilmiş, uyuması mümkün olamamıştır.

Kendi derdiyle başbaşa bırakılmamıştır. Bana göre hani mozaik makineleri vardır ya işte ona benzer birşey üstteki odaya konulmuş olmalıdır. Rahmetliyle ilk karşılaştığımız zaman birbirimizden ayrılırken bana bunun şikayetini yapmıştı.

"Uyuyamıyorum, düşünemiyorum, bu gürültü beni mahvediyor," demişlerdi. Ben ne yapacağımı bilememiştim. "Beyefendi, bu şikayetiniz bir dosyanın içinde de mevcut" demiştim.

Rahmetli Adnan Beyefendi'nin odası şöyleydi:

Bir tahta masa, bir tahta sandalye, tek kişilik bir siyah demir karyola ve bir beyaz perde, bir de tahtadan yapılmış dolaba benzer birşey, masanın gözleri yok.

Hepsi bu kadar. Bir sandalye daha vardı, o sandalyede kendisini 24 saat odanın içinde bekleyen nöbetçi subaylar için konulmuştu. Bu subaylar teğmen veya üsteğmendi. Yani rahmetli Adnan Menderes bir dakika olsun yalnız başına bırakılmamıştır.

Düşünebiliyor musunuz, başında nöbetçi bir subay varken rahmetli uyuyabilecek, soyunup giyinebilecek, vesaireyi yapabilecek. 3x4 metre olduğunu tahmin ettiğim bu odada tek başına bu subayla duracak, o subaya saatin kaç olduğunu dahi sorma imkanına sahip olamayacak, saat kaç diye subaya sorar ise, subay ancak kolundaki saati gösterebilecek; çünkü rahmetliyle konuşması yasaktır. Bu subaylardan biri günümüzde önemli bir mevkinin sahibi olmuştur.

HANİ SAVUNMA HAKKI?
Bu şartlar içinde rahmetli düşünebilecek, savunma hazırlayabilecek, ifade verebilecek, mümkün mü? Hani savunma kutsaldı? Kutsal olan galiba mozaik makinesinin sesi, incelenmesi mümkün olmayan dosyaların bulunduğu çadır idi.

İşte Yassıada şartlarnı böyleydi!

Talat ASAL


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır