kapat

19.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Magazincilik zor durumda..

Ramazan ayı yüzünden hız kestikleri için elleri kolları bağlandı.. Kapısında nizamiye kurdukları mekanlardan da iş çıkmıyor.. Meyhaneler deseniz zorunlu tatildi.. Şimdi gel de vatandaşa magazinleşme hakkını kullandır..

İki gündür kendimi "Ramazan'ın geldiği nereden belli olur?" konu başlıklı klasik türden risaleme hazırlıyordum..

Kısmet olsaydı eskiden mübarek ayın geldiğini camilere asılan mahyalardan anladığımızı muhterem kamuoyuna duyuracaktım..

Sonra günümüze dönüp, değişen devrana dair örnekle devam edecektim..

Örnek dediğim de atla deve değil.. Haftalık pazar eki dergiler var ya! Lafı oraya getirip "Magazin ilavelerine bakın.. Kapakları değişmişse anlayın ki mübarek aya ya girdik ya giriyoruz.." diyecektim..

ooo

Şahsen ben iki haftadır yakın takipteyim.. Magazin eklerimizin havasının nasıl değiştiğini bir kez daha gözleme fırsatı buldum.. Kendime göre edindiğim ölçüler birkez daha pekişti..

Bir magazin dergisi durduk yerde Ajda Pekkan'ı veya Muazzez Ersoy'u kapak yapmışsa bileceksiniz ki Ramazan gelmiştir..

Bu iki sanatçımız da iftariyelik hurma gibidir.. O sebepten oniki ayda bir magazin dünyasının gözdesi oluverirler.. Kapakları süslerler.. Eskiden rahmetli Zeki Müren de bu dizide yer alırdı..

Şimdi Bülent Ersoy'u tesettüre sokup, temsili Rabia Hatun kıyafetiyle kapak yapıyorlar..

Eskiden magazinin konusu sinemadan sahne hayatına, gece kulüplerinden opera ve bale dünyasına kadar uzanırdı.. Tiyatroyu es geçmezlerdi.. Yeni bir oyun mu sahneleniyor, magazincilerden duyardık..

Bostana kim girdi?
Yeni bir film mi çekilecek, başrolleri kimlerin paylaşacağını onlardan öğrenirdik.. Şimdi bu konuların tamamı "out" oldu..

Magazinciler sadece "Kim kimin bostanına girdi? Kim kime incir fidanı dikti? Bostandaki kabağı kim çizdi?" mevzularına takılıyorlar..

Sonra bostan yağmasının içinden kendileri de çıkamadığından grafikçilere başvuruyorlar..

Sayfanın orta yerine bir hatunun tasviri konuyor.. Oradan bir okla çıkılıp son sevgilisinin tasvirine gidiliyor.. Tabii bu işin evveliyatı da var.. Nereden geldiğini gösteren oklar da var..

Her okun ucunda yeni bir fotoğraf.. Her yeni fotoğraftan çıkan başka başka oklar.. Haydaaaa! Bir de bakıyorsunuz ki filanca hanımın seyir defteri, lise son sınıfların mezuniyet hatırası albümüne dönmüş..

Kırk elli kelle birarada.. O onunla güreş tutmuş, öbürü onu pusulamış, beriki diğerinin ambalaj lastiğini patlatmış..

Haliyle onlar da artık işin içinden çıkamıyorlar.. O yüzden her mekanın kapısına nöbetçi muhabir dikip, içeri girenin de dışarı çıkanın da resmini çektiriyorlar.. Tek başına girdinse ne âlâ?

Eğer yanında biri varsa yandın.. Mutlaka aranızda hissi bir ilişki olduğuna dair bir yazı çıkar..

ooo

Geçenlerde Sinan Çetin ile bir yerden çıkıyordum..

Paparazziler, çayıra yeni düşmüş mayıs görmüş at sinekleri gibi üzerimize üşüştüler.. Haldır haldır deklanşöre basıyorlar.. Huylarını bildiğimden içimi bir telaş bastı..

Ya o fotoğrafların altına aykırı birşey yazarlarsa, diye..

Gerçi Sinan'ın suratı jiletle barışık olmadığından, her daim bir karış sakallıdır.. Ensesinde de saç biriktirir..

Bu haliyle YÖK'le ihtilafa düştüğü için üniversiteyi bırakıp dağa çıkmış akademisyenlere benzer.. Bizim halimiz de malžm.. Üzerimize Donna Karan New York'tan pardesü giysek, Şerafettin yaylasında koyun otlatan çobanın kepeneği gibi duruyor..

Mudo dükkanlarının sahibi Mustafa Taviloğlu iki yıl benim şeklimle uğraştı.. Elinin altında ne kadar tasarımcısı varsa bana bir şekil yapmak için debelendiler.. Olmadı..

Üstelik üzerimizdekilerin Mudo'dan olduğunu iki de bir ilan ettiğimizden firmanın prestiji sarsıldı.. Cirosu düştü.. Sonunda Mustafa Taviloğlu yılıp "Selahattin Duman'ın doğal görünüşü ile kuruluşumuzun hiçbir alakası yoktur.." diye ilanlar vermeye bile kalkıştı..

Parası çıkışmadı..

Sadece arkadaşız..

Bunları anlatmamdaki maksat, iki şekil fukarası adamın bir mekandan çıkarken paparazilerin hücumuna uğramasının manasızlığın altını çizmek..

Durum bu merkezdeyken hâlâ telaşlanıyorsam anlayın magazin işlerinin nerelere vardığını..

O telaşla "Çocuklar yanlış birşey yazmayın, sadece arkadaşız.." dediğimi, onların da inanmadıklarını gösteren bir ifadeyle yüzümüze baktıklarını hatırlıyorum..

ooo

Magazinciliği, alemin cinsel hayatının çetelesi haline getirdikleri için Ramazan ayı geldi mi zorlanıyorlar..

Sair haftalarda bir "podyumsuz manken" bulup soymak yetiyordu..

Hatta o "podyumsuz manken" başını yere dayayıp, poposunu çanak anten gibi havaya dikerek poz verirken;

- "Piyasayı ne idiğü belirsiz mankenler sardı.. Onların yüzünden kendime manken demeye utanıyorum.." diye konuşsa, onu da yazarlar.. Okuyanın da aklına "Peki sen ne zaman mankenlik yaptın?" diye sormak gelmediğinden işi kurtarırlardı..

Şimdi bu da yok, daha doğrusu memnu..

O zaman gayret Ajda Hanım'a, Muazzez Hanımlar'a düşüyor.. Safiye Ayla rahmetli olmasaydı, bir Atatürklü hatırası ile o da kapaklardan birini kapardı..

Ondan sonra gelsin "Bir eşeğim vardı koca dişli, semeri nakış işli.." muhabbetleri, açılsın antika değerindeki albümleri..

1900'lü yılların son Ramazan ayında geldiğimiz nokta budur.. Yoksa biz de bilirdik Burhan Felek gibi oturup "Eski ramazanlar.." muhabbeti yapmayı..

Gözümüz o katre yıldı ki gölge oyunlarından bile rahatça söz edemiyoruz..

Paparazzilerden biri keşfeder de Karagöz için "Zenne rolüne çıkmak için hormon tedavisi görüyor.." diye yazar korkusuyla "Salepçi güğümü gibi içten içe kaynıyoruz.." ama dumanımız tütmüyor..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır