kapat

19.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sıra siyasi reformda
Ekonomi, siyasetten daha hızlı gelişir. Ekonominin önü açılıyor. Bu rüzgarla siyasette yapılacak reform, ekonominin sıçramasını sağlayabilir

Ülkelerde ekonomi ile siyaset aynı hızla gelişmez. Ekonomi daha esnek ve dinamik yapısıyla, siyasetten hızlı gelişir. Ekonominin ve teknolojinin tüm imkânlarını sonuna kadar kullanan ve yeni koşullara uyum sağlayan insanlar, siyasi ve sosyal konulardaki görüşlerini aynı hızla değiştiremez.

Siyaset ekonominin çok gerisinde kaldığında, toplumda fay hatları oluşabilir. Ekonominin talepleri siyasi yapı tarafından karşılanmadığında ekonomik durgunluk, hükümet krizleri ve askeri müdahaleler yaşanır. Bu uyumsuzluk ekonominin hızını keser ve büyüme temposunda dur-kalk dönemleri yaşanır. Bu olayları son 30 yılda yaşadık.

Ekonomi ile politika arasındaki uyum yönünde son yıllarda önemli adımlar atıldı. Bazı reformların yapılması ekonominin önünü açmaya başladı. Siyasette reform ve devletin yeniden yapılanması ekonomiyi sekiz-dokuz yıl sürecek hızlı büyüme dönemine sokabilir. Ancak bugün için daha yapılacak çok şey var. İşte sorunlar ve eğilimler:

SİYASETTE KİLİTLENME
* Negatif politika ve kampanya: Son 20 yıldaki beş genel ve yerel seçimde, birinci partinin oy oranını yüzde 20 dolayında kilitledi. Bazı kamuoyu araştırmalarında kararsızların oranı yüzde 40'lara kadar yükseliyor. "Tencere dibin kara, seninki benden kara..." türü söylemlerle rakibi kötüleme, seçmen kitlesinin çoğunluğu tarafından onaylanmıyor.

* Türkiye'de politika proje bazlı değil. Partilerin eğitim, sağlık, gelir dağılımı, kentleşme, tarım gibi önemli konularda geliştirilmiş politikaları yok. Politika üretimi olmayınca laf üretimi yapılıyor. Demeç yarışları ve kayıkçı kavgası türü atışmalar halka çekici gelmiyor.

* Siyasi partilerde delege sistemi, lider ile taban arasındaki bağlantıyı koparıyor ve parti içi demokrasiyi engelliyor.

* Genç kuşağın politikaya girmesi teşvik edilmiyor. Partiler, üyeleri eğitmiyor.

* Sol, "onurlu muhalefet" mevziinden çıkmıyor ve kitlelere ekonomiyi yönetebilecek yetkinlikte olduğunu anlatamıyor. Sol ve merkez sol ekonomik büyüme ile demokrasiyi iki ana hedef olarak alan bir strateji geliştiremediği için tek başına iktidar olamıyor. Solun savunmada kalması nedeniyle, sağ da kendine çeki düzen verme ihtiyacını hissetmiyor.

Devletin yapIlanmasi
Bu konulardaki değişimin çok hızlı olmasını beklememek gerekiyor. Çünkü siyasi kültürün değişmesi zaman gerektiriyor. 2004 genel ve yerel seçimine doğru, siyasi tutum ve davranışlarda değişimin ayak sesleri duyulmaya başlayacak. Sonraki beş yıl içinde ise partilerin örgütsel yapısı değişecek, temel konularda politika ve proje üretimi hızlanacak. Seçmenin eğitim düzeyinin yükselmesi ve AB'ye adaylık, bu süreci biraz hızlandıracak, 2004 seçimi öncesinde solda bir derlenip toparlanma beklenebilir.

* Devlet işlerini halkın taleplerine göre düzenlemesi gerekiyor. Oysa Türkiye'de ise devletin hizmet arzı esas alınıyor.

* Halk devletten çok şey bekliyor, beklentilerin çokluğu ve devletin hizmet gücünü belirli alanlara yoğunlaştıramaması, yakınmaları daha da artırıyor.

* Halkla yüzyüze olan memurlar düşük maaşlı olduklarından küskün, isteksiz ve bezgin bir şekilde hizmet veriyor.

* Kurulalı 40-50 yıl olan devlet kurumları dinamizmini yitiriyor.

* Maaşlar performansa göre değil kıdeme göre arttığı için verim yükseltilemiyor.

* Devlet, memuruna yeni koşullara uyum ve beceri kazandırmak için eğitim vermiyor.

DEVLET EĞİTMİYOR...
Devletin halka daha iyi hizmet vermek için yeniden yapılanması tüm ülkelerin gündeminde. İngiltere'de devlet iyileştirme projeleri hazırlıyor. Almanya'da mobil bürolarla devlet hizmetleri halkın kapısının önüne götürülüyor. İskandinav ülkeleri, ombudsman uygulaması ile halkın dertlerinin dinlenmesini ve çözüm bulunmasını sağlıyor.

Türkiye'nin de bu gelişmelere ayak uydurması şart. Eğitim ve gelir düzeyi yükselen halkın daha iyi hizmet talep etmesi, bir süre sonra reformu gündeme getirebilir. Halka devletin yeniden yapılanması konusunda anlaşılır bir proje sunan parti, seçimlerde oy oranını yüzde 30'un üstüne çıkarabilir. Bu süreçte sivil toplum örgütlerinin, devletin sosyal işlevlerinin bir bölümünü üstlenmesi de şart.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır