kapat

15.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SEDAT SERTOĞLU(ssertoglu@sabah.com.tr )


Şimdi ne olacak?

Avrupa Birliği kapısının bunca yıl sonra bize açılmasından sonra, şimdi sıra geldi "Ne yapmamız gerekiyor?" sorularının cevaplarını arayıp bulmaya..

Ecevit hükümeti bu çok cesur kararı aldı.. Bu karar, Türkiye için muazzam bir karardır.. Bütün geleceğimizi, yüzyıllarımızı etkileyecek bir karardır.. Ama, acaba diğer kurumlar, bu konuda hükümete nasıl bir katkıda bulunabilirdi?

Örneğin yıllardır Brüksel'de bu işlerin içinde bulunan TOBB'nin bir yan kuruluşu olan İKV, nasıl devreye girebilirdi?

TÜSİAD ne yapabilirdi?
Acaba ayrı bir Avrupa Birliği Bakanlığı mı kurulmalıydı? Bu bakanlığın başına da AB'ye kabul cevabı verilmesinde çok, ama çok etkili rol oynayan Mehmet Ali İrtemçelik mi getirilmeliydi?

Yoksa kamu ve özel sektör, bu iş için, Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve bakanlığının koordinasyonunda mı örgütlenip çalışmalıydı?

Türkiye'nin AB konusunda yetişmiş, bu konuda yüksek eğitim düzeyine sahip, örneğin Avrupa Koleji'nde okumuş bürokratlarını, derhal bulundukları görevlerden Ankara'ya çağırması gerekmiyor mu?

İşte bütün bunlar, iş dünyası ve basının bazı temsilcileri arasında enine boyuna ele alınmaya başlandı.. Görünen o ki, iş dünyası, Ecevit hükümetine, hedefine bir an önce ulaşması için elinden gelen yardımı yapmaya hazır.. Hem maddi, hem de manevi olarak bu görevi üstlenme yanlısı.. Bu konuda hazırlıklar başladı bile..

Hükümeti her konuda bilgi bombardımanına tutacaklar.. İmkanlarını seferber edecek, ilişki içinde oldukları ve şimdi bizim geçeceğimiz süreçlerden geçmiş Avrupalı işadamları ile temas edecekler ve onların yaşadıklarını, deneyimlerini Ankara'ya yansıtacaklar..

Ama görünen bir gerçek daha var ki, o da, ne yapılması gerektiğinin ayrıntılı biçimde henüz ortada olmaması.. İş dünyası 1 ay içinde bunları kağıda dökebilme imkanına sahip ve bu süreç, dünden itibaren işlemeye başladı..

Sonra bu konu, sadece Dışişleri Bakanlığı'nın konusu değil.. Sanayi ve Tarım Bakanlıkları'ndan başlayın ve hemen bütün bakanlıklar ve bağlı kurumlarını doğrudan etkileyeceğini görün..

Süre konusu da tartışılıyor? Türkiye ne zaman hazır olabilir sorusu konuşuluyor.. Eğer Ankara dersini hızla çalışır, yüksek kalitede yetişmiş personelini hızla harekete geçirebilirse, siyasiler sağlam dururlarsa, bürokrasi Ankara'nın nelerden fedakarlık edeceği noktalarında bu görüşlerini savunursa, Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik görüşmelerinin 2004 yılında başlamaması için bir neden görülmüyor..

Kıbrıs dahil, pek çok virajı alabilecek cesur kararlara varabildiğini Helsinki'de gösteren Ecevit hükümetini, alınan bu tarihi karar nedeniyle alkışlıyoruz..

Şimdi ne olacak noktasında da hükümetin aynı kararlılıkla yoluna devam edeceğine inanıyoruz.. Bu yol her zaman düzgün de olmayacak.. Taşlı, kayalıklı bölümler var.. Çöller var.. Sıkıntılı günler, sert tartışmalar var.. Ama bütün bunların sonunda, bizi son derece aydınlık bir gelecek bekliyor..

Ecevit ve ortaklarının bu kararı Türkiye'nin aydınlık geleceğinin de teminatı olacaktır.. Tabii birileri bizi yine ayaklarımızdan aşağı çekmeye çalışacak. Ama ulusça onları kendi kaderleri ile baş başa bırakıp önümüze bakalım.. Çünkü yapacak öylesine çok işimiz var ki..

Bir sonraki yazımızda Kıbrıs ve Türk-Yunan meselesine değinmeye çalışacağız..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır