kapat

15.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
'İdamı aşmalıyız'
Ecevit:"Hem idam cezasının kalkmasına karşı olmayı sürdürüp, hem de AB'de üyelikten yana olmak bir çelişkidir.

Bu tür çelişkilerden bir an önce kurtulmak zorundayız"

Başbakan Bülent Ecevit, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde üyelikle bağdaşmayacak bazı konuları aşmak zorunda olduğunu belirterek, "Bunlardan biri idam cezasıdır" dedi. Ecevit, dün TBMM'de Helsinki süreci konusunda önemli açıklamalar yaptı. Ecevit özetle şu noktaların altını çizdi:

* Hem idam cezasının kalkmasına karşı olmayı sürdürüp, hem de AB'de üyelikten yana olmak bir çelişkidir. Bu tür çelişkilerden, bir an önce kurtulmak zorundayız.

* Sadece giyim kuşamla Avrupalı olunmaz. Özde de Avrupa'ya ulaşmak gerekir.

* Adaylığımıza üzülenler var. Türkiye tam üyelik koşullarını yerine getiremez. Ekonomisini de düzlüğe çıkaramaz diye teselli bulanlar var. Böyle düşünenler yanıldıklarını görecekler. Tam üyeliğe geçiş sürecinin hızını biz kendimiz belirleyecek durumdayız.

* İnsan hakları ve demokrasi konusundaki koşullar, hükümet ve Meclis'in hızlı temposuyla birkaç ayda yerine getirilecek. Ekonominin de en çok 2-3 yılda düzlüğe çıkacak.

KAPI KAPANMIŞTI AMA...
* İki yıl önce AB'nin Lüksemburg'daki doruk toplantısında kapıyı Türkiye'nin yüzüne kabaca kapattılar. Ancak iki yıl sonra kapımız önkoşulsuz çalındı. Bu olay tarihimizde önemli bir aşamadır.

* Ben AB'deki yerimizin güçlenmesiyle, Ege ve Yunanistan'la aramızdaki sorunların mahkemelik olmaksızın çözebileceğimize inanıyorum.

* Karar metninde Kıbrıs'la ilgili konuşmalardan bir sonuç alınmasa bile, Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne üyelik hakkının tanınabileceği izlenimi veriliyordu. Kabul etmedik. Onun üzerine, yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı. ABD Başkanı, gecenin geç saatlerinde uçağından beni arayarak bu fırsatı değerlendirmemizi tavsiye etti. Belli ki, Clinton, o arada AB'nin etkili üyelerini telkin ediyordu. AB üst düzey yetkilileri de Ankara'ya geldi.

* Finlandiya Başbakanı ve AB Dönem Başkanı Paova Lipponen'den gelen mektupta, "2004'te Avrupa Konseyi durumu yeniden gözden geçirecektir. Kıbrıs'la ilgili bir karar alınırken de 'ilgili tüm faktörlerin gözönünde tutulacaktır,' deniyordu. Ayrıca Lipponen, bizi aday ülkelerle birlikte Helsinki'ye çalışma yemeğine davet ediyordu. Bu resmi bir mektuptu. Neticede kabul ettim.

* AB'de üye olmaksızın da dünyanın dört bucağına açılabileceğimizi kanıtladık. Bizim AB üyeliğinde yararımız vardı ama Türkiye'nin AB için yararı da herhalde az değildi. Fakat AB kapısının Türkiye'ye açılması, hatta aralanması için yeterli değildi. AB ile Türkiye'nin insan hakları, demokrasi, toplumsal yaşam bakımından uyum sağlanabileceğinin ve Türk ekonomisinin yapısal sorunlarını aşabileceğinin belli olması son altıbuçuk ayda karşılanmaya başladı. Bu sürede Türkiye birçoğu reform niteliğinde 100'e yakın Anayasa ve yasa değişikliği yaptı.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır