kapat

17.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


Onlar ve biz...

Clinton'a deprem bölgesinde gösterilen ilgi ve sevgi, keşke bizim liderlere de gösterilebilseydi.

İnsanlar o'nun elini tutabilmek, o'na dokunabilmek için birbirlerini ezdiler.

Alkışlarla karşıladılar Clinton'ı, alkışlarla uğurladılar.

Bu, nasıl bir duygudur acaba? Herhalde bir yabancı lideri, Türk Liderlerden daha çok seviyor olamazlar.

Öyleyse nedir bu duygu?

Demek ki, her seçimde kandırılmış olmak, hatta, fay hattının üzerinde kurdurulan yerleşim bölgeleri sebebiyle kendilerini tuzağa düşürülmüş addetmek, bir öfke birikimi yaptı.

Buna deprem sonrası acılar da eklenince, bizim liderlere o bölgelerde gösterilen tepkiler normaldir.

Yani, Clinton değil de Yeltsin gitseydi o yöreye... Belki Yeltsin de alkışlanacaktı... İngiliz, Fransız, Alman, Yunan... hangi lider gitse belki alkışlanacaktı.

Alkışlanmasalar bile hiçbiri -bari- istiskal'e uğramayacaktı...

*

Tabii, bizim liderler derken, burada Demirel'i ayıralım... Esasen Demirel, şu Clinton'un ziyaret programında, Hükümetin de önüne geçmiş, hattâ Başkanlık Sistemi'nin bir provası'nı yapmıştır... Üstlendiği Başrol'de de başarılı olmuştur.

Ayrıca... Farkında mısınız, Demirel ne kadar mutlu?

Gözlerinin içi parlıyor. Clinton'ın gururumuzu okşayan sözleri, Önce Demirel'in çehresine yansıyor, dünya'ya verilen güzel mesajlar, önce Demirel'in tebessümünde hayat buluyor.

Tabii ki mutlu olacak.

Kendinizi o'nun yerine koyun.

İki kere darbe'ye ve sayısını bilmediğiniz kadar muhtıra'ya muhatap kalmışsınız. Yıllarca siyaset yasağına uğramışsınız.

Ama yıkılmamışsınız.

Gelmişsiniz tekrar Başbakan, sonra da Cumhurbaşkanı olmuşsunuz.

Dünyada örneği yok.

Ve şimdi de Türk tarihinin en büyük ev sahipliği olan AGİT Zirvesi, sizin Cumhurbaşkanlığınızın sürecine rastlıyor... daha doğrusu nasip oluyor... Büyük mutluluk.

*

Dönelim yine bizimkiler'e ve onlar'a.

Dikkat ettiniz mi?

Clinton konuşurken, arkasında-sağında-solunda kimse yok. Tek başına bir fotoğraf.

Türkiye'ye ilk adım atışı'nı izledik.

Gece yarısıydı.

Önce ABD Dışişleri Bakanı ve yanındakiler indi uçaktan.

Sonra, kısa bir süre boşluk.

Ardından Clinton gözüktü merdivenlerde: Tek başına.

Ne sağında kimse var, ne solunda, ne önünde, ne arkasında... Tek başına tıkır tıkır indi kocca merdivenleri...

Bir de bizimkileri düşünün... On kişi birden belirir merdivenlerde... Refakatçiler, yardımdan ziyade bir de ayakbağı olur lidere...

Tökezlene tökezlene, yuvarlana yuvarlana, itiş kakış bir manzarayla piste inilir.

Clinton, Anıtkabir yolunda şemsiye bile kullanmadı... O'na şemsiye tutacak bir dalkavuk bulamaz mıydı? İstemedi... Palto bile giymedi.

.....

Medya ordusunu disiplin altında gördük bu sefer... O da bizden değil, onların prensiplerinden kaynaklandı...

Yoksa iş bize kalsaydı, Türkiye'ye ayak basar basmaz, mikrofonu dayardık Clinton'ın ağzına... Maraba Televole dedirterek ilk demeci alırdık... Zaten dünkü öğle yemeğine bir buçuk saat gecikerek gelişi, onu bize hayli aşina yapmış sayılır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır