kapat

17.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Amerikan filmi

Başkan Clinton'un ziyareti Hollywood yapımı bir filmin kusursuzluğu içinde geçiyor. Clinton gönülleri fethediyor.

Her söz, atılacak her adım sanki defalarca prova edilmiş.. Depremin psikolojisi dikkate alınarak duygusal öge öne çıkarılmış..

Meclis'teki konuşma ve dünkü çadırkent ziyareti, bizim siyasetçilere ders gibiydi.

Kitaplar siyaseti "Olması gerekenden çok var olanın saptanması ve açıklanmasıyla uğraşan bir bilim" diye tanımlıyor.

Ziyaretten çok önce Washington'dan kalabalık bir danışmanlar ordusu geldi. Öncü ekip, toplumun duyarlıklarını araştırdı.

Başkan Clinton'un performansı, öncülerin "bam telleri"mizi teşhis konusunda "tam isabet" sağladıklarını gösteriyor.

Clinton, halkımızın düşlerini süsleyen "Büyük Türkiye"nin, bazı şartlara bağlı da olsa erişilecek bir hedef olduğunu söyledi. O kadar inandırıcı idi ki bizi de inandırdı.

Geleceğe, bir hafta öncesinden daha büyük bir ümit ve güven besliyoruz. Çağdaş demokratik normları kazanarak istikrar ve refah adası olmuş, Avrupa ile İslâm dünyasını birleştirmiş bir Türkiye, artık rüya değil..

Siyaset, gelişmenin yasalarını ortaya çıkarmak ve toplumsal dinamiği hedefe odaklamak değil mi?. Clinton bu ziyaretinde, kendi siyasetçilerimizin veremediği heyecanı ve sorumluluğu uyandırdı.

Dün İzmit'teki Doğukışla çadırkentinden göz yaşartıcı sahneler yansıdı TV ekranlarına..

Sevecen, cömert ve duygusal bir konuşma, Başkan'ın kucağına aldığı bebekle mesajı bilinçlere kazıdı. Dünyanın en yüksek koruma duvarı, Clinton'un halkla temasını önlemedi.

Erzincan depreminde acılı bir kadını göğsüne basan İnönü resmi ölümsüzleşmişti. Devletin şefkati daha sonra hiç bir siyasetçinin kollarında hayat bulamadı. Niye?.

Bebek, Clinton'un kucağında dakikalarca kaldı. Güvenle ona baktı, yanaklarını, burnunu sıkıştırdı ama hiç ağlamadı.

Çocuklar sevgiyi anlarlar..

Bu filmin karakteri, sonunun nasıl geleceği konusunda şüphe uyandırmıyor.

Belli ki "mutlu son"la bitecek.

Tek sorun, Türk oyuncuların da rollerini iyi oynamaları ve "esas oğlan"ın performansından geriye düşmemeleri..

Deprem terörü

Devlet Bahçeli haklı..

Depremin yarattığı gerilim ve sıkıntılara, her gün yeni ve farklı felâket senaryoların sebep olduğu karışıklığın eklenmesi halkı hasta ediyor. Bu terörü durdurmak lâzım.

Bizim siyasetçilerin aklına gelen ilk önlem yasak koymak, sansür uygulamaktır.

Bu çok yanlış olur ve fısıltı gazetesinin daha büyük kötülük yapmasına ortam hazırlar.

Kaosu önlemenin yolu, araştırmaları caydırmak, onları giz haline sokmak değil, disiplin içinde yararlı hale getirmektir.

Bugünkü karmaşa, yeni depremlere hazırlık çalışmalarını ve bunların denetlenmesini gündemin alt sıralarına itiyor. Çare ne?

Başbakan Yardımcısı Bahçeli'nin önerdiği şekilde TÜBİTAK bünyesinde, ilgili bütün kuruluşların temsil edildiği bir "Deprem Bilim Konseyi" kurulmalıdır.

Bu çözüm, bulguların bilimsel zeminde tartışılmasını, kamuoyuna daha sağlıklı bilgi akmasını sağlayacaktır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır