Gösterişli deyince aklıma hemen Elizabeth Taylor ve onun boynunu süsleyen elmas, pırlanta, yakut, zümrüt karışımı gerdanlıklar geliyor.
Benim tarzım değil o tür mücevherler. Hani bedava verseler takmam denir ya, gerçekten takmam ama tek taş pırlantaya, tek sıra ince kolyeye ise "hayır" demem.
Bu dünyanın düzenidir; kadınların ilgileri, hobileri, zevkleri hep küçümsenir erkeklerinki ise yüceltilir. Mücevher merakımızla ilgili de neler söylenmez ki... Bir pırlanta yüzük için neler vermeyeceğimizden mesela.. Doğruluk payı vardır elbette ama "bir araba için de bir erkek neler yapmaz?" diye düşünün. Milyarlarca liralık otomobiller kimlerin odalarını, dolaplarını süsler?
Her neyse, bırakalım şimdi bu ince konuları, ben yine güzelliklerden sözedeyim. Önce Chopard'ın yeni "Pushkin" koleksiyonunu gördüm. İsviçre kökenli mücevher ve saat firması Chopard'ın sahibi, kartvizindeki ünvanıyla Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı ve dizayn yönetmeni Caroline Gruosi-Scheufele ile tanıştım. Ünlü Rus şairi ve roman yazarı Pushkin'i anmak amacıyla bu ismi vermiş yeni koleksiyonuna. Çok sade ve çok hoş bir kadındı Caroline. Yeni dizaynını takmıştı boynuna ve kulağına. Babasının işini sürdürüyor, Avrupa jet sosyetesinden. Yaz tatillerini genellikle Türkiye'de geçiriyormuş.
Ertesi gün De Beers'in 2000 yılı nedeniyle hazırladığı, milenyuma özel, 2000 damgalı pırlantalı mücevherlerini deneme fırsatı buldum. Değişik tasarımlardaki pırlantalı mücevherlerin içine 2000 damgası vuruluyor; 2 rakam şeklinde 3 sıfır ise 0.02 karatlık pırlantadan. Çok zarif ve şık. Modern ve klasik çok hoş tasarımlar vardı.
Dün de pek çok ünlü markanın yeni tasarımlarını gördüm. Tiffany& Co., Damiani gibi ünlü markaların Türkiye Satış Temsilcisi Collection Mağazaları, "Milennium Kadınları" adıyla mücevher dünyasındaki son yenilikleri tanıttı.
Gördüğüm o ki, yeni yüzyılın trendi minimalizm, yani sadelik ve basitlik mücevher dünyasında da kendini gösteriyor. Şatafat yok, sadelik var...