kapat

05.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
BAYRAKTAR BAYRAKLI(bayraktar.bayrakli@sabah.com.tr )

Toplumun hakkı-VI

Toplumun hakkı olarak vasıflandıracağımız önemli sosyal oluşum, aslında tüm insanlığın muhtaç olduğu bir haktır.

Birlik beraberlik- Allah insanı yaratırken fert olarak onun iç âleminde tevhidin, yani birliğin oluşması için kurallarını da koydu. Nefis, beyin ve gönül arasındaki birlik, yani tevhid ferdi mutluluğa götürecektir.

Doğal olarak toplumlar oluşurken de onların en çok ihtiyaç duydukları değer, birlik ve beraberlik olmuştur. Toplumu dağıtan, birliğini bozan ve fertler arasına tefrika sokan fikir ve eylemler, aslında toplumun mutluluk hakkını çiğnemişler ve çiğnemektedirler.

Bize, Kur'an'ı Allah niçin göndermiştir diye bir soru sorsalar, buna vereceğimiz ilk cevap, insanlar arasındaki tefrikayı, yani bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak için gönderilmiştir diyebiliriz. Tefrika öylesine sosyal bir zulümdür ki, yeryüzünü sarsmakta ve levh-i mahfuzu (korunmuş levhayı) harekete geçirmektedir.

Yüce Allah bölünmüşlüğe cehennem demektedir. Ateşin odunu yakıp kül etmesi gibi tefrika da toplumu ve onu ayakta tutan değerleri yakıp kül eder. Onun içindir ki, ayette tefrika ateş ile manalandırılmaktadır. "Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız. Tefrikaya, yani parçalanmaya düşmeyiniz. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişilerdiniz de O, gönüllerinizi kaynaştırmıştı ve onun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Yine siz bir ateş çukurunun kenarındayken O, sizi kurtardı..." (Ali-İmran, 103)

ALLAH İPİ
Ayette geçen "Allah'ın ipi" kavramı nedir? Yüce Allah'ın bize uzattığı ipler arasında iki büyük ip vardır. Biri akıl, diğeri de Kur'an'dır. Bu ipleri bir tek ip olarak birleştirdiğimiz zaman, o tefrika denen ateş çukurundan Allah bizi kurtaracaktır. Kur'an gönül ipi; akıl da beyin ipidir. Beyin ile gönül birleşince, akıl Kur'an'laşıyor; Kur'an da akla dönüşüyor. Zaten aklın bir manası da bağ demektir. Akıl bağı ile insanları birbirine bağlamak, toplumun eğitim üzerindeki hakkıdır. Eğitimciler bunu yerine getirmedikçe, toplumun hakkını çiğnemiş olacaklardır.

Zamanla siyasete soyunup memleketi idare edecek olan öğrencilerine eğitimciler, bu akıl denen değerin işlevlerini öğretmelidirler. Aklın temelleri üzerine oturan siyaset, toplumu bölünmüşlükten kurtaracaktır. Toplumdaki bölünmüşlüğün meydana getirdiği sancılar, hem toplumun sıhhatini götürmekte ve hem de kalitesini ortadan kaldırmaktadır. Bu durum giderek, toplumları yıkıma kadar götürmüş ve götürecektir.

Firavun toplumunu çökerten şeyin bu bölünmüşlüğün olduğunu Kasas Suresi'nin 4. Ayeti söylemektedir.

Yüce Allah tefrika konusunu Kur'an da o kadar önemsemektedir ki, tefrika için yapılan bir camide namaz kılınmasını yasaklamaktadır. Ayet şöyledir: "Bir de zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescit yapanlar ve: İyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka, yemin edecek olanlar da vardır." (Tevbe,107)

İşte bu niyetlerle kurulan ve kurulacak olan mescitler olacaktır. Müslümanları gruplara ayırarak, bu mescit bunların; bu mescit de şunların diyerek birbirlerinin mescitlerine gitmemelerinin ne kadar kötü olduğunu Allah'ın şu emri ifade etmektedir: "Onun içinde asla namaz kılma..." (Tevbe, 108) Tefrikaya çanak tutmak için kurulan mescitte namazın kılınmamasına kadar giden bu olumsuzluk, tefrikanın ne kadar kötü bir toplumsal yara olduğuna ışık tutmaktadır.

KARDEŞLİK PINARI
Tefrikaya yardım eden her söz, her fikir ve her kelime, toplumun hakkından bir taşı koparmakta ve o güzelim sarayı harap etme eylemine dönüşmektedir. Toplumu tefrikanın batağına, ateşine ve karanlığına itenler, kul hakkının en ağırını yemektedirler. Bu insanları ne Allah ve ne de insanlık affedecektir. Toplumun tefrikasını ranta çevirmek isteyenler, aslında ateşin üstüne oturmaktadırlar. Ateş önce üstüne oturanı yakacağı gibi; tefrika cehennemi de önce onu çıkaranı yakacaktır.

20. Asır, bölünmüşlüklerin getirdiği savaşların kanları ile beslendi, büyüdü ve semirdi. Gelin 21. Asrı birlik beraberlik asrı yapalım. Bu bizim elimizdedir. Allah'ın bize verdiği bu akılla bunu becerebiliriz. Düşmanlık duygusunun aktığı kan deryasından içmek yerine; birlik ve benzerliğin yani kardeşliğin pınarından mutluluğun suyunu içelim. Saldırganlık iç güdüsünü şeytana, aklın nurunu da insanlığa sunalım, sunalım da gelecek nesiller katillerin çocukları değil de, aklın çocukları olsunlar. İçimizde böğüren bu kin canavarını boğazlayıp, sevgi ağacına gıda yapalım, yapalım da insanlığın geleceği ışıkla kaplansın.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır