kapat

05.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


Amerikalı gelinle damat!

Okurlardan e-mail ve faks yağıyor. Bunların bir kısmı: "Vatandaşlıktan çıkarılmış, mecliste yemin etmemiş, meclis toplantılarının hiçbirine katılmamış bu hanım için nasıl olur da milletvekilliği tartışmalı dersiniz?

O hiç milletvekili olmadı ki!" derken, bir kısmı da "Hergün boy boy resimlerini, açıklamalarını izlemek zorunda mıyız?" diye soruyorlar.

Bence, onu görmekten sıkılan okurlarımız haksızlık etmekteler. Merve Kavakçı'nın evlilik hikayesi çetelerle, Başbakan'ın eşinin canı öyle istedi diye ortaya atılan af yasalarıyla, koalisyon bozulur mu bozulmaz mı (çok dayanmış gibi) tartışmalarıyla dolu gündemimizi renklendirmiyor mu, Tanrı aşkına söyleyin! Öyle alıştık ki, göremeyince eksiklik hissediyoruz.

Bakın altı kraliyet ailesi üyelerinin kıyafetlerine, üstü... Onun neye benzediğini hâlâ çözmüş değilim. "Pilav üstü döner" gibi "türban üstü şapka". Yani Merve Hanım sade türbanı beğenmemiş, daha şık olsun diye üzerine şapka takmak lüzumunu hissetmiş. Oysa madem ki şapka takmak istiyor, saçlarının tümünü içine alacak bir model seçebilirdi. Nasıl olsa dinimiz, kurallarının zamana uydurulabileceği bildirilen tek din.. Zaten o da buna uyarak rujunu, göz kalemini rahatça kullanmıyor mu..? Her neyse sonuçta, iyi ki Atatürk şapkayı Türkiye'ye getirmiş de Merve Hanım da takabildi.

Konuyu dağıtmayalım; hülle mi aşk mı, tanışma İnternet'te mi oldu, başka bir yerde mi, yeni eşi alkol alıyor mu, almıyor mu tartışmalarıyla sürüp giden evlilik, gündemimizi fena halde renklendiriyor demiştik.

Heyecanla izlediğimiz maceralar zincirinin son halkaları; Bekir Lütfü Yıldırım'ın önümüzdeki hafta FP ileri gelenlerine bir resepsiyonla takdimi ile üstün zekâlı insanları, dâhileri bünyesinde toplayan ve merkezi Amerika'da bulunan MENSA kulübünün üyesi olması (Ben size bir şey söyleyeyim mi, buna da hiç şaşırmadım. Bakışlarından ve yüz ifadesinden dâhi olduğu anlaşılıyordu zaten..)

Bu arada benim anlayamadığım tek nokta, Bekir Bey'in Merve Kavakçı'ya 18 Nisan sonrası gösterilen tepkilere karşılık destek vermek amacıyla oluşturduğu İnternet sitesindeki yazılarını Türkiye yerine neden Amerikan basınına ve sitelerine yazdığı.. Öncelikli olarak ikna etmesi, desteğini alması gereken (her ne kadar kendisi de eşi gibi Amerikalı ise de) Türk basını mı, Amerikan basını mı? İşte burada biraz takıldım.. Ama olsun, evlilikleri konusundaki yeni gelişmeleri sabırsızlıkla bekliyorum.

Aaa unutmadan.. Okurlarımız ısrarla "Başbakanımız, sorunu mecliste hallettik dedi. Nasıl hallettiler biz de duyalım. Bu ülkenin insanlarından aldıkları para ile Merve Hanım'a maaş ödeniyor mu bilmek istiyoruz" diye de soruyorlar. Kısacası; diğerinin olmasa bile milletvekilliği hikayesinin sonucunu merak ediyorlar.

Benden iletmesi!

Sağlık Bakanlığı uyarsın!
Sonbahar gelir gelmez birçok ülkede sağlık görevlileri (ve bunların yanında TV programları), o ülke insanını bacaların, şöminelerin neden olabileceği karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uyarır.

Bizde bırakın şömine ve bacayı, her yıl soba, şofben zehirlenmesinden veya sobaların neden olduğu yangınlardan onlarca insanımız, çocuğumuz göz göre göre telef olur, gider yine de hiçbir uyarı yapılmaz. Sabah, akşam çeteler ve parlamento sorunları gibi çok önemli (!) sorunlarla uğraştığımız için bu konulara detay gözüyle bakılır.

Ben kış sezonu öncesi buradan uyarımı yapıyorum: Sağlık Bakanlığı'nı ve birinci görevi (paparazzi programlarından önce) kamuyu yaygın şekilde bilinçlendirmek, bilgilendirmek olan medya organlarını göreve davet ediyorum. Toplumu, bu konularda doğruyu ve yanlışı defalarca vurgulayarak bilinçlendirmek gerekiyor.

Uykularında gaz zehirlenmesinden veya bir kıvılcım nedeniyle çıkan yangından dolayı yaşamını kaybeden ailelere üzülmek, "Yine gaz kaçağı", "Yine şofben zehirlenmesi", "Yine ihmal ve yangın" gibi başlıklar atmak istemiyorsak önceden önlemini alalım. Yine geç kalmayalım!

Kadın gazetecilere niye yer yok?
Gazeteci Vivet Kanetti CNN-ABD'ye; "CNN Türk'ün biz kadın gazetecilerde niçin derin bir hayal kırıklığı yarattığını açıklamak istiyorum" diye başlayan bir mektup göndermiş. Kanetti mektubunda, son yıllarda Türkiye'de uzmanlaşmış, birikim ve deneyim sahibi, okurlar nezdinde inandırıcılık kazanmış kadın gazetecilerin meslek dışına itilmesinin ve yerlerinin "basın dışından" kadınlarla doldurulmasının yazılı ve görsel basında yaygınlaşan bir eğilim haline geldiğini söylüyor.

Basın yöneticilerinin genç, yaşlı, görsel medyaya yakışan, yakışmayan pekçok erkek gazeteciyi televizyoncu yaptığını, buna karşılık bütün profesyonel kadın gazetecileri bu operasyonun dışında bırakarak yerlerine sanatçı ve mankenleri doldurduklarını açıklayan, bu yapılanın sadece mevcut kadın gazetecilerin birikim ve emekleriyle alay etmek anlamına gelmediğini, gelecek kuşaklar için de yanlış mesajlar içerdiğini anlatan Vivet Kanetti "CNN'in farklı bir anlayış getireceğini ummuştuk ama hayal kırıklığına uğradık" diyor.

Köşemde defalarca dile getirdiğim basındaki bu ayrımcılık konusunda Vivet Kanetti'ye yerden göğe kadar hak veriyorum. Umarım bu haksızlık asıl farkına varması gerekenlerin de dikkatini çeker.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır