kapat

04.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


"Karma toplum"

Akit Gazetesi'nde yayınlanan bir yazı dizisine göre, Almanya'da Bayern Kültür Bakanlığı tarafından yapılan bazı araştırmalar, karma eğitimin kız öğrencilere yarardan çok zarar getirdiğini ortaya koymaktaymış.

Gazete; Almanya ve ABD'de 90'lı yıllarda karma eğitimin ciddi bir biçimde sorgulanmaya başlandığını, art arda yapılan araştırmaların karma eğitimin birçok sakıncasını ortaya koyduğunu ve batıda çok sayıda eğitimcinin karma eğitimi artık "yüzyılın en büyük pedagojik yanılgısı" olarak nitelediğini iddia ediyor.

Bu "yanılgının" anlaşılmasıyla birlikte son on yılda söz konusu ülkelerde ayrı eğitim yönünde bir trend yaşanmaktaymış...

Alman Der Spiegel ve Schule Aktüel dergilerinden derlenen yazı dizisinde karma eğitimin sakıncaları konusunda yazılanları kabaca şöyle toparlayabiliriz: Kız öğrencilerin erkek öğrencilerin yanında "pısması"... Hata yapıp mahcup olma korkusu içinde derslerde yeteri kadar söz alamaması, özellikle matematik ve fen gibi derslerde erkek öğrenciler tarafından bastırılması... Bu yüzden de derslerden yeterince yararlanamaması...

Ben bu araştırmaların yaygınlık derecesini, sonuçların ne kadar sağlıklı olduğunu bilemem elbette.

Ama diyelim ki doğru... Diyelim ki, sınıflardaki erkek öğrenci hakimiyeti nedeniyle, kız öğrenciler strese giriyor, kendilerini rahatça ortaya koyamıyor; öğretimden aldıkları yarar düşüyor...

İyi de, sınıfları tekrar harem-selamlık usulüne döndürmekle neyi halledeceğiz? Var olan sorunu hayatın daha ileri safhalarına ertelemekten başka ne yapmış olacağız?

Liseyi kadın kadına bir ortamda "huzur" içinde geçiren kızlar, üniversitede delikanlılarla bir araya geldiklerinde aynı sorunları yaşamayacaklar mı? Üniversiteleri de mi karma olmaktan çıkaracağız? Bu genç kızlar iş hayatına atıldıklarında erkekler karşısında duydukları çekingenlik, özgüven eksikliği artık iyice kemikleşmiş ve alt edilemez bir hale gelmiş olmayacak mı?

Kızları hangi yaşa kadar kadınlar dünyası içinde korumaya alacak, hangi yaştan sonra "kurt sürüsü"nün içine salacağız?

***

Nereden nereye...

Akit Gazetesi'nin karma eğitime karşı açtığı bu kampanya bana feministlerin "çadır kentlerde ayrı kadın çadırı" talebini hatırlattı.

Duymuşsunuzdur; depremzede kadınların, kadın kadına kalıp rahat edebilecekleri kadın mekanlarına ihtiyaçları var, diyordu feministler. Ancak böyle mekanlarda gerginliklerini atabilir, içlerini dökebilir ve birbirlerini rehabilite edebilirlermiş.

Görülüyor ki bu, okul sıralarını çok aşan bir sorun... Kadın ve erkek cinsi, bir araya geldiklerinde bir türlü huzur bulamıyorlar. Birbirlerini geriyor, role zorluyor ve yoruyorlar. Zaten o yüzden de, sözde bir arada yaşıyor görünseler de, her fırsatta ayrılıp birbirlerine sokuluyorlar. Kabul günleri bu yüzden hâlâ sürüyor.

Erkek kahveleri bu yüzden dolup taşıyor. İş yerlerinde bu yüzden kadın ve erkek arkadaş grupları oluşuyor. Eşli toplantılar bu yüzden birinci saatin sonunda iki farklı telden çalan iki gruba bölünüyor.

Bu durumda iki yoldan birini seçeceğiz; Ya kadın ve erkek cinsi arasında bir tür kan uyuşmazlığı olduğunu kabul edip "doğayı" zorlamaktan vazgeçecek, "herkes kendi dünyasına"... diyeceğiz. Yani pes edeceğiz... Ama o zaman da hiçbir zaman doğru dürüst aşklar yaşamayacağımızı, ne cinselliğin, ne evliliğin sağlam olamayacağını ve kadının "ikinci cins" olarak kalmasının kaçınılmaz olduğunu bileceğiz.

Ya da karma bir toplum yaratmak için, kadınla erkeği daha beşikten yan yana koyacak ve hiç ayırmayacağız. Karma okullarda kızlar biraz sıkıntı çekse de, depremzede kadınlar şöyle kadın kadına kalıp rahatlama ihtiyacı hissetse de bu "kaçış" eğilimleriyle uzlaşmayacağız.

Radikal feminizmin "ayrı bir kadın dünyasını koruma" noktasında dini irticayla buluşması hepimiz için uyarıcı olmalı.

Galiba, cinsler arası ilişkide yeni bir bakış açısına, yeni bir teoriye acilen ihtiyacımız var.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır