kapat

04.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Koyun muyuz, yurttaş mı?

Normal bir ülkede bir politikacı için en büyük bahtsızlık, halkın sesini duyamamaktır.

Seçmen kitlesinin eğilimlerini sezme yeteneğini yitiren politikacı derhal tasfiye edilir.

Çünkü mesleğinin temel ilkesine aykırı davranmaktadır.

***

Biz, her kavram gibi bunu da tersine çevirdik.

Halkın eğilimlerini sezemeyen, hatta halktan yükselen feryat ve çığlıklara kulaklarını tıkayan politikacı baştacı edilir oldu.

Bunun son örneklerine bakalım:

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 76. yaş günü onuruna, ailesi tarafından düzenlenen havai fişekli, şenlikli ve görkemli bir törene katılıyor.

Hem de "deprem acıları dolayısıyla Cumhuriyet'in 76. yılı kutlamalarının yapılmadığı" bir dönemde.

Sönük geçen bayramdan birkaç gün sonra.

Şimdi bu kutlamalara katılma kararını, siyasi basiretle bağdaştırmak mümkün mü?

Halkın yargısına değer veren bir politikacı, televizyon kameraları önünde herkesin gözünün içine baka baka böyle bir şenliğe katılır mı?

Elbette katılmaz!

Süleyman Demirel gibi bir hesap adamının, bu garipliği farketmemesine imkan yok.

Demek ki aldırmıyor.

"Halk ne dersin desin!" diyor.

***

Aynı durum kangren olan af yasasında da geçerli.

Halkın ezici çoğunluğu böyle bir affa karşı iken, sırf Rahşan hanım söyledi diye ülke büyük bir tartışmanın içine çekildi.

Partiler, kendi suçlularını affettirebilmek için sert kapışmalar içine girdiler.

Hükümet krizinin eşiğine kadar gelindi.

En önemlisi demir parmaklıklar arkasındaki binlerce insanın umutları ve sinir sistemleriyle oynandı.

Oysa daha önce veto edilen af yasası sırasında yüzlerce yazı yayınlanmıştı. Sivil toplum kuruluşları devreye girmiş, hükümet uyarılmıştı. Halkın böyle bir affa karşı olduğu belirtilmişti.

Ama ne yaptılar?

Her zamanki gibi kulaklarını tıkadılar.

Halkın sesini duymadılar.

***

Türkiye'de politika hâlâ, "Halka ait işleri halkı karıştırmadan görebilme" olarak algılanıyor.

Daha doğrusu hepimiz koyun yerine koyuluyoruz.

Bu tutumun başka izahı yok.

Ama korkarım gelecek seçimlerde halkımız yine gidip, kendisini koyun yerine koyanlara oy verir.

Çünkü bizde adet böyledir!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır