Rahşan Hanım rest dedi Bahçeli Bey ise bop!
İstanbul'da Üsküdar da gezer iken bekar lokantasında bir kase çorbayı 9 parça ekmekle yiyen adam gördüm.

Biliyorum ayıptır...

Çaktırmadan gözetlemek adam gibi adamlığa sığmaz. Fakat kendimi tutamadım izledim. Bir kase çorba 9 parça ekmek... Onunla doydu ve iki parça ekmek parası ödeyip gitti... Lokantacının bana söylediğine göre, bir kase çorbayı 9 parça ekmekle yiyerek doymaya çalışanların sayısı artıyor. Ve ben İstanbul'da Kumkapı da ya da Kocamustafa'da işsiz güçsüz takımının doldurduğu kahvehaneleri gezerken "bir çorba 9 parça ekmekçilerin..." sayısının gittikçe arttığını da gözlemlemiştim. Onlar kahvehanelerde iskambil, altmışaltı, otuzbir, papazkaçtı, hoşkin, çanak, remo, tavla, domina, dama, okey oynuyorlardı. Ama poker oynayanına hiç rastlamamıştım.

Garsonlar da aynı kanıdaydı.

Kahveye pokerci düşmez abi.

***

Ne ilginç!

Hoşkin ya da çanak ya da okey ile zaman tüketen işsizlerle 1 tas çorba 9 parça ekmekle öğün kapatanların sayısının hızla arttığı ülkenin başkenti Ankara'da poker masası kuruluyor. DSP'nin güçlü ismi Rahşan Hanım, "rest..." demiş... MHP'nin sürükleyici ismi Devlet Bahçeli ise "bop..." demiş.

Kırcı da affedilsin.

Hayır edilmesin.

Rahşan Ecevit'in edilirse "Hükümet bozulabilir..." restine Devlet Bahçeli, "koltuk meraklısı değiliz, ülke ve inanç sevdalısıyız" diyerek karşılık vermiş.

Karşılıklı restleşme...

Poker bilir misiniz?

Elinde iki çürük yedilisi olup da, poker oyununun en güçlü kağıdı floş royali varmış gibi blöf yapanlar çoğunlukla masadan ceketlerini de bırakarak kalkarlar.

Rahşan Hanım da 2 yedili.

Bahçeli bey de 2 yedili.

Karşılıklı blöf çekiyorlar.

Bir tas çorbayı 9 ekmekle kapatanların sayısının neredeyse 20 milyonu bulduğu, toplumun 50 milyonunun dangul dungul, aval aval gezip verimi olmayan üretimlerde çalışıyormuş gibi göründüğü ve bu yüzden de ben diyeyim 15 milyon siz söyleyin 25 milyon kişinin her an hapse girebilecek bir suç işleme ruh yapısında olduğu bir ortamda affetme yasası yapmaya kalktılar.

***

En önemli sorun af değildi.

En önemli sorun işsizlik, enflasyon, yüksek faizden ötürü gelir dağılımının korkunç bozulması ve özel sektörün en güçlü şirketleri dahil tüm firmaların iç yapısının kanama geçirmeye başlamasıydı.

Aslında şanslıydılar.

Bu tablodan yani yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, yüksek bütçe açıkları, yüksek faiz, yüksek ahlak çöküntüsü, yüksek rüşvet, yüksek devlet soygunundan sorumlu olan onlar değildi. Rahşan Hanım'ın partisi ile Devlet Bahçeli Bey'in partisi halkın gözünde "kirlenmemiş partiler..." olduğu için oyların büyük çoğunluğunu almışlardı.

Halk onlardan...

Denk bütçe yapabilmeyi..

Faizleri aşağıya çekebilmeyi.

Enflasyonu inderebilmeyi.

İç kanama geçirmekte olan firmaların içini güçlendirecek, piyasaları canlandırıp yeni yatırımları özendirerek işsiz sayısının artmasını önleyecek, devletin savurganlığını sıfırlayıp, arda kadar açılmış delikleri kapatacak önlemler bekliyor.

Ama onlar affa takıldılar.

İçinden çıkamıyorlar.

***

Ellerde iki çürük yedili...

Karşılıklı restleşiyorlar.

Sonra da karşılıklı blöf yaptıklarını anlayıp, af yasa tasarısını bir süre dondurmaya karar veriyorlar. Bu yolla da hapishanedeki insanları bir umutlandırıp, bir umutsuzluğa sokarak büyük manevi işkence de yapıyorlar.

İşkence insanlık suçudur.

Hükümeti 28 Mayıs'da kurdular.

5 ay geçti.

5 aydır aynı noktadayız.

Rahşan Hanım, rest dedi.

Bahçeli Bey, bop dedi.