Mobius, dünya borsalarında kote edilen ilk gelişmekte olan ülke fonu olan Templeton'ın yöneticisi. Kamuoyu ve yatırımcılar onu bitmez tükenmez enerjisi ve uzun soluklu başarı grafiğiyle tanıyorlar. Halihazırda 40 gelişmekte olan ülkeyi izleyen Templeton'ın tam 10 ülkede ofisi var.
Yaklaşık 12 milyar dolarlık bir portföyü bu piyasalara yönlendiren fon, konusunda dünyanın en büyüklerinden.
Son kitabı 'Kârlılığa Pasaport'ta, Yul Brynner'e benzer fiziğiyle, dünyanın her köşesinde tanınmaktan yakınan Mobius, oldukça yoğun çalışıyor. Doğu Avrupa'dan Uzak Doğu'ya, Güney Afrika'dan Orta Doğu'ya yatırımcının ve yatırımın varolduğu tüm piyasaları izliyor. Yaşam tarzını 'modern bir göçebe' olarak tanımlayan Mobius, 365 günün 250'sini yolda geçiriyor.
Bu yatırım sihirbazının zor ve zeki olduğunu duyduğumdan, otelinin lobisine vardığımda muhtemel kaprislere karşı hazırlıklıydım. Ancak Mobius beklediğimden farklı çıktı. Oldukça rahat ve neşeliydi. Konuşmamız sırasında günde 2 kez spor yaptığını öğrendim. Mobius, hızlı yürüyen, hızlı düşünen ve beyninin her köşesinde farklı düşünceleri harmanlayan bir yapıya sahip.
IMF-Dünya Bankası toplantıları için ABD'de bulunan Mobius, bu sırada Chicago, Boston, New York gibi şehirlerdeki önemli Templeton yatırımcılarına bilgi verme turları da yapmıştı. Seçtiğim İtalyan lokantasına vardığımızda, Templeton İstanbul ofisinin yöneticisi de bizimle birlikteyiz.
Doğal olarak Mobius'la en çok konuşmak istediğim konu Türkiye'ydi. Özellikle Marmara depremi sonrasında yabancı yatırımcılar Türkiye'ye nasıl bakmaktaydı, bunu merak ediyordum. Mobius Türkiye'yi kendileri için oldukça önemli ve sürekli bir pazar olarak görüyor. İMKB'ye yaptıkları yatırımları kârlı buluyor. Ancak özellikle azınlık hisse hakları konusunda ilerleme kaydedilmesini temenni ediyor. Depremin yatırımcının ilgisini azaltmayacağı kanaatinde. Türkiye'deki gelişmeleri günü gününe izliyor.
Türkiye'nin kronik sorunlarının başlıca kaynağının devletin ekonomideki rolü olduğuna inanan Mobius, bu sıkıntıların bütün gelişmekte olan ülkelerde varolduğunu söylüyor. Ancak yapısal reformlar ve özelleştirmenin bu denli gecikmesinin Türkiye için 'yazık olduğunu' belirtiyor. İMKB'ye gelince, Mobius'a göre, aktif bir yerel yatırımcı kitlesinin bulunması ve piyasanın artan derinliği, borsadaki yabancı yatırımları destekliyor.
Farklı ülkelerdeki çalışanların bir antrenör edasıyla yöneten, onlarla çoğunlukla Internet'ten haberleşen Mobius'un işiyle evli olduğu söyleniyor. Kitabında Mobius Kuralları diye nitelendirdiği, fon yöneticilerine yönelik öğütlerinden bazıları ise şöyle:
- Risk almak için maaş alıyorsunuz.
- Denklemden duyguları çıkarıp, stratejinizi uzun vadeli temel faktörlerle belirlerseniz, bu piyasalar düştüğünde de para kazanabilirsiniz.
- Eğer tünelin sonundaki ışığı görüyorsanız, yatırım yapmak için geç kalmışsınız demektir.
- Fiyatı artan değil düşen hisse senetlerine yaptırım yapın.
- Piyasada maksimum iyimserliği hissettiğinizde satışa geçin.
Gelişmekte olan piyasaların efsanevi yatırımcılarından Mobius, Türkiye'nin kendine yardım ettiği müddetçe, dünyadan da yatırım, yardım ve işbirliği göreceği kanaatinde. Mantıklı, değil mi?
