Paranın büyük kısmını Hazine yardımı ve partiye bağışlar oluşturuyor.
Yasalar "Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan siyasi partinin bütün malları Hazine'ye geçer" hükmünü taşıyor.
Hazine avukatları, Refah yöneticilerinin bu parayı Hazine'ye kaptırmamak için iç ettiklerini öne sürüyor.
Paranın bir kısmı sahte makbuzlarla parti örgütlerine dağıtılmış gibi gösterildi, bir kısmının hiç izi bulunamadı.
Bu paranın faiziyle geri alınması için açılan davaya bakmaya başlayan Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi dün, Necmettin Erbakan'ın da aralarında bulunduğu 10 parti yöneticisinin malvarlıklarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verdi.
Suç sabitse bu kişiler için ehveni şer savunma "Biz parayı çalmadık, siyasi davamızı yürütmeye yarayacak parasal kaynağı güvence altına aldık" demek olacaktır.
Böyle bir savunmanın da hukuki ve ahlaki bir geçerliliği olamaz.
Kayıt dışı para demek, kanun dışı ve ahlak dışı faaliyetin finansmanı demektir.
En azından oy satın almak için kullanılır.
Böyle bir para, parti yöneticilerini illegal faaliyetlere özendiren tahriklerin kaynağıdır.
Demokraside kara para kullanan parti olmaz. Neden?. Çünkü...
Kara para ile aydınlık işler yapılmaz.
Mahkeme bu davaya, demokrasiyi koruma misyonu üstlenerek hız vermeli, geciken adaletin adaletsizlik doğuran kaderine milleti mahkum etmemelidir.
Hazine'nin 2 trilyon lirasının kurtarılması kaygısından daha öncelikli olan amaç halkın korunmasıdır.
Demek ki af, toplumun geniş kesimlerini kapsayan bir beklenti değilmiş!
Aftan kesin dönüş mümkün görünmüyor.
Ama iki konu adalet duygusunu rencide etmemek ve devleti yolsuzluk çukurundan kurtarmak bakımından çok önemli.
Birincisi Haluk Kırcı'yı kurtarma tertibi:
Birden çok cinayet işlemiş hükümlülerin bir cinayet işlemiş suçlularla eşit tutularak aftan yararlandırılmak istenmesi itirazlara uğruyor.
Gerçekten de bu bakış açısı, elini bir kez kana bulayanı "ölüm makinası" haline getirecek bir tahrik, canavar yaratma gafleti, hatta hıyaneti değil mi?
İkincisi, emniyeti suiistimal ve görevi kötüye kullanma suçlarını düzenleyen 240. madde..
Siyasi veya kişisel çıkar amacıyla görevini kötüye kullanan memurlar ve kamu yöneticileri aftan yararlanacaktır.
Kanunlar ve yiyiciliğini neredeyse "milli ve manevi değer" olarak sahiplenen siyaset, zaten bu kişileri koruyor.
Yakalanmış az sayıdaki suçluyu affetmek "Temiz toplum ve temiz siyaset" iddiasının reddedilmesi olacaktır.
Devleti düzeltmek, bu suçları affederek değil kapsamını genişletip cezaları arttırmakla olur.
Namussuzlara "Yiyin efendiler" çağrısı yapmak ihanettir!