kapat

15.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ATİLLA DORSAY(adorsay@sabah.com.tr )


Murphy ve Martin aynı filmde!

Steve Martin'in dengeli, Eddie Murphy'ninse çifte rolde çılgın birer oyun verdikleri filmin, kolay kolay anlatılamayacak ve ancak görünce anlaşılacak çok komik bölümleri var

Sinema zaman zaman durup kendisine bakar. Ya ciddi biçimde, ya da komedi aracılığıyla... İkincisi belki de daha zordur. Sinema gibi sürekli gerçekleri deforme edip duran bir büyü ve hayal imalat alanına, komedi gibi baş yöntemi gerçeklerin biçim değiştirmesi olan bir yöntemle yaklaşmak!

Doğrusu bu alanda başarılı örnek pek hatırlamıyorum. Belki Preston Sturges'in "Sullivan'ın Yolculukları", Blake Edwards'ın "SOB- O... Çocuğu" veya Tim Burton'un "Ed Wood"u gibi birkaç filmin dışında... Ama işte karşımızda nerdeyse onları aratmayan parlak bir taşlama var. Herşey, Roger Corman (ya da, daha iyi tanıdığımız Ed Wood) benzeri bir ucuz filmler yapımcı-yönetmeni olan Bowfinger'in, Hollywood için tehlikeli yaş sınırı olan 49 yaşına gelmesi ve artık 'hayatının filmi'ni yapmaya karar vermesiyle başlar. Bowfinger, uzaylıların saldırısını anlatan tam günümüze göre bir senaryoyu, ünlü zenci yıldız Kit Ramsey aracılığıyla pazarlamayı dener.

BÖYLE GÜLMEMİŞTİM
Ama, kendisi de çeşitli ruhsal sorunlarla boğuşan Kit, senaryoyu buruşturup atar. Bowfinger de hayatının kumarını oynar. Etrafına topladığı bir işsiz-güçsüz takımıyla işe girişir, Kit'i de uzaktan çekimlerle, haberi bile olmadan filminin yıldızı yapar. Nasıl mı? Ancak görünce anlayabileceksiniz!..

Çağdaş Amerikan komedisinin popüler, ama yıldızı eleştirmenlerle bir türlü barışmayan oyuncusu Steve Martin'in hoş senaryosunu Muppet Show'dan sinemaya gelen Frank Oz sinemalaştırmış. Sanki belli bir törensellikle anlatılan film, bu açıdan yine Edwards'ın başyapıtı "The Party-Tatlı Budala"yı hatırlatıyor. Kendi adıma, uzun zamandır böylesine gülmemiştim. Gerçi gülmek özel ve kişisel bir şeydir, ama yine de alçakgönüllü görünümü ardında uzun zamandır özlediğimiz ölçüde komik olmayı başaran bu nefis filmi hiçbir mazeretle kaçırmayın derim...

Çatlak Yönetmen (Bowfinger)

Yönetmen: Frank Oz

Senaryo: Steve Martin Görüntü: Ueli Steiger Müzik: David Newman Oyuncular: Steve Martin, Eddie Murphy, Heather Graham, Christine Saranski, Jamie Kennnedy / UIP

Türk-Yunan yapımı, ama...
Deprem sonrasında beliren güçlü kardeşlik havasını, maalesef böyle kötü yönetilmiş, inandırıcı olamayan bir film yansıtamıyor

Kayıkçı Yönetmen: Biket İlhan/ Senaryo: Metin Belgin, Ülkü Karaosmanoğlu/ Görüntü: Colin Mounier/ Müzik: Thesia Panaliotou/ Oyuncular: Memet Ali Alabora, Katerina Moutsastos, Mustafa Avkıran, Levent Özdilek / Türk-Yunan ortak yapımıBarIŞ denizi Ege... Karşılıklı turizm, tarih ilişkileri... Ortak kültür, ortak yemekler, benzer zevkler... Mavi Yolculuk, Yunan adaları, Mikonos'daki özgürlük... Manos Hacidakis, Mikis Teodarakis, Zülfü Livaneli, Maria Faranduri... Melina Mercouri, Aliki Vuyuklaki, Nana Mouskouri, Tülay German... Ve son deprem sonrasında beliren inanılmaz dostluk ve kardeşlik havası...

SANATIN GÜCÜ
Tüm bu isimleri, kavramları ve olguları seviyoruz... Sinema ve sanat yoluyla bu kardeşlik elbette pekiştirilebilir de... Sanatın düşmanlıkları dostluğa dönüştürmede ve ortak noktaları ortaya koymada öylesine büyük bir gücü var ki...

Ama "Kayıkçı" vb. filmlerle, bu yapılamaz. Bu alabildiğine klişe sözler, durumlar ve karakterlerle yüklü, hiçbir anında inandırıcı olamayan, kötü yazılmış, "Sokaktaki Adam"ın yönetmeninden beklenmeyecek kadar kötü yönetilmiş ve kötü oynanmış bu film, iyi bir zamanlamayla gösterime çıkmasına karşın, ne yazık ki beklenen amaca hizmet etmeyecek. Ve Türk-Yunan ortak yapımı olarak önce iki ulusa, sonra da dış dünyaya sunacağımız filmin hayali, başka bir vuslata dek bekleyecek... Çünkü, niyet ne denli iyi olsa da, asıl olan sanattır ve sanatın kendine özgü gücüdür.'Kılıksız yönetmen' Viyana'da

Evet, son Antalya şenliğinin bir kepazelik olan kapanış töreninin günah keçileri haline gelen birkaç genç sanatçıdan biri olan ve türban dahil her türlü kılık-kıyafet özgürlüğünü savunagelmiş kalemlerin bile dillerine doladıkları, "çiklet çiğneyen" yönetmen Zeki Demirkubuz'un yeni filmi "Üçüncü Sayfa" dünya turuna başladı. Chicago festivalinden hemen sonra Viyana festivalinde de yarışmalı bölüme alındı. Bu festivali ben de izleyeceğim: FİPRESCİ jürisi başkanı olarak... Bakalım "Üçüncü Sayfa" ödülle dönecek mi?.. Acaba Demirkubuz, Viyana'nın seçkin seyircisinin karşısına da blucin ve tişörtle mi çıkacak, ağzında çiklet mi olacak?..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır