kapat

15.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


İnsan hakları ve Türkiye

Osmanlı İmparatorluğu vârisi Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği kapısında beklemeye alındı.

28'inci sırada bekliyoruz.

Hem de Bulgaristan, Romanya, Litvanya, Letonya, Slovakya ve Malta'nın ardından.

Bir Osmanlı paşası mezarından doğrulup da Malta'nın altına düştüğümüzü, hele Avrupa Birliği'nin asli üyesi Yunanistan'ın geleceğimizle ilgili karar vereceğini öğrense, düşüp bir kez daha ölürdü.

Türkiye'yi bu duruma düşüren yöneticiler ne kadar övünseler yeridir.

Yaptıkları konuşmalarda ikide bir "Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyüktür. Bütün dünyanın hayranlığını toplar ve ondan herkes çekinir" diyorlar ya işte büyüklüğün ölçüsü ortada.

Malta'dan sonra sıraya alınan, ancak müzakere bile edilmeyen bir ülke.

Enflasyonu, Avrupa Birliği'ndeki bütün ülkelerin enflasyon toplamından daha fazla.

Üstelik insan hakları bakımından da sicili temiz değil.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde mahkumiyet üstüne mahkumiyet alıyor.

Gerçekten övünülecek bir durum.

***

Ekonomik ve politik sıkıntıları bir dereceye kadar anlamak mümkün de insan hakları karnemizi açıklamakta güçlük çekiyoruz.

Hukuku egemen kılmak, suç işleyen, işkence ve yargısız infaz yapan memuru cezalandırmak bu kadar mı zor?

Devlet, Metin Göktepe'yi döverek öldürenleri, işkencecileri korumak için inanılmaz bir gayret içinde.

Alalım son Adana olayını.

Operasyon bahanesiyle masum bir yurttaşın evine giriliyor ve zavallı işçi kafasından kurşunlanarak öldürülüyor.

Böyle bir olay, uygar ülkelerde olsa devletin ilk yapacağı iş hemen katilin yakasına yapışmaktır.

Ama bizde o memuru korumak için yalan söyleme refleksi devreye sokuluyor.

Kimse inanmıyor bunlara ama gayret ortada.

***

O zaman da Avrupa'nın insan hakları eleştirilerini göğüslememiz mümkün değil.

Bir polisi cezalandırmamak için koskoca bir ülkeyi rezil ediyoruz.

Devlet büyükleri buna "memurun elini soğutmamak" diyor ama bu arada uygar dünyayla ilişkilerimiz buzdolabına girdi bile.

***

Gazetelerde okuduğumuza göre şimdi bir toplantı yapılıyor ve insan hakları sorunlarının, sivil toplumun da katkısıyla çözülmesi amaçlanıyormuş.

Keşke, keşke...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır