kapat

15.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Aman avcı vurma beni..

Gazetecilik de avcılığa benzer.. Çıkarsın orta yere.. Kısmetine ne düşeceğini kimse bilemez.. Bir haber yakalarsın talihin döner.. Gerçi bazıları "Attığı taşa bak, vurduğu kuşa bak.."

diye hasetlik ederler ama sonuç değişmez..

Gazete yönetimleri de padişahlık yönetimi gibidir.. Her yönetici olaylara kendi damgasını vurur.. Tuğra gibi.. Başkaları da o damgalara bakıp, hangi işin kimin tarafından yapıldığını bir güzel bilir..

Bizler yönetici olmadığımızdan "damga vurulan mal" kategorisine gireriz.. Hani kasaba, mezbahadan getirilen etler vardır ya! Üzerinde Belediye'nin, Hıfzıssıhha'nın denetimlerini gösteren sabit mürekkepli damgalar vurulmuş.. Aynen öyle..

ooo

Bu benzetmeden giderek peşin peşin söyleyeyim ki bir köşe yazarı ile bir muhabirin "kasap dükkanındaki" yeri aynı olmaz.. Temsil, sığırın eti dükkanın soğuk hava deposunda saklanıp lazım oldukça kullanılır..

Muhabir kısmının istihdamı da böyledir..

Yazar kısmı ise daima dükkanın vitrininde durur.. Onların hali de bacağından asılmış koyuna benzer.. Kasaplar, fiyakalı dursun diye vitrine çıkarılan koyunun götüne bir de karanfil tıkarlar..

Gazete yönetimleri ise yazarların makadına karanfil tıkmaz.. Sebebini bilmem ama böyle bir gelenek yoktur.. (Olsa kendimden bilirdim..)

Av sezonu açılıyor
Zafer Mutlu'nun başımıza diktiği Ufuk Güldemir de yavaş yavaş yönetime kendi üslubunu koyuyor..

Eski amirimiz futbol hastası ve fanatik Fenerbahçeli'ydi.. O yüzden yakın çevresinde çoğunlukla Fenerliler dolanırdı.. Benim de yıllarca kendime Fenerli süsü vermem bundandır..

Ufuk Güldemir'in hobisi de avcılık.. O yüzden avcı milletini daha fazla seviyor.. Bunun böyle olduğunu Korcan Karar'ı Yazıişleri Müdürü yapıp, hilat vermesinden anladım..

Korcan Karar (Her işe yarar) üç dili sular seller gibi konuşan bir kardeşimiz.. Çok güzel piyano çalar.. Kreatif işlerle uğraşır.. Lakin avcılık gibi bir merakı yoktur..

Onu bu işlere eski arkadaşı olan Önay Bilgin bulaştırdı.. Korcan gazetede muhabir olarak gözükmesine rağmen Önay Bilgin tarafından yıllarca Bolu dağlarında avcı olarak istihdam edildi..

Avcılığı sonradan olmadır ama kısa zamanda gösterdiği başarı sayesinde dillere destan oldu.. Bugün hâlâ Bolu ve çevresinde Korcan'ın ava çıktığını duyan ne kadar mahlukat varsa tedbirini alır..

Aynı zamanda tekmil avcılar teyakkuza geçer..

ooo

Sebebi konusunda rivayet muhtelif.. Yalnız birden fazla tanığı olan birkaç olayı ben de duydum..

Bir seferinde Korcan'ı ördek avına su kıyısında bir yere götürmüşler.. Korcan kendi başına dolanırken suda yüzen bir ördek görmüş.. Görmesiyle de çiftesini kaldırıp atması bir olmuş..

Saçmayı yiyen ördek suda 360 derece dönüp tekrar dikilmiş, yine yüzmeye başlamış.. Korcan ise azimli.. Yeniden fişek sürüp, sıkmış ördeğe.. Ördek vuruluyor ama yüzmekten geri kalmıyor..

Vurulduğu da saçmayı yer yemez suda 360 derece dönmesinden belli.. Korcan tüfeği üçüncü kez doldurmaya vakit bulamamış birden başka avcılar ortaya çıkmış..

O zaman anlamış ki vurduğu ördek matrağı.. Yani ahşaptan yapılıp, boyanmış bir ördek.. Diğer ördekleri kazıklamak için hazırlanmış bir avcı düzeni.. Zaten kendisi de olayın buraya kadar olan kısmını kabul ediyor ama avcıların elinden nasıl kurtulduğunu "sır gibi" saklıyor..

Gulu gulu müsademesi..
Korcan'ın ikinci avcılık vak'ası ise yine ördek üzerine..

Bu kez nişan aldığı ördekleri tek bir atışta vurmuş.. Zavallı mahlukatın her biri bir tarafa serilmiş.. Ne var ki başarısının tadını çıkaramamış.. Çünkü vurduğu ördekler yabani değilmiş..

Yakınından geçmekte olduğu köyün kümeslerinden birinin efradıymış..

Silah sesini duyması ile seyirtip gelen mal sahibi ile Korcan arasında çıkan tartışmanın aslını da burası teşkil ediyor zaten..

Korcan mal vurgunu köylüye; boynunda tasması olmayan ve başıboş dolaşan bütün kümes hayvanlarının "yabani sayılması" gerektiğini savunuyor..

Köylü de kırsal alanda dolaşıp, ördeklerini vuran şehir çocukları üzerinde "hak sahibi" olduğunu iddia edip; üzerlerinde her türlü tasarrufta bulunabileceğini söylüyor..

Bu tartışmadan kimin galip çıktığı hâlâ bilinmez..

ooo

Korcan'ın üçüncü vak'ası ise "gulu gulu savaşları" diye anılır..

İstemezlerin anlattığına göre Korcan yine kafasını kuş milletinden birine takmış, neslini kurutmak amacıyla av bölgesine gitmiş.. Elinde tüfek su kenarında yürüyor..

Yürüdüğü yer de sazlık.. O perde ayaklı kuş meğer kendi cinsinin sesine gelirmiş.. Kandırmak için de yürürken arada bir "Gulu gulu.." diye ses çıkarmak icap edermiş..

Korcan'ın kulağına bir "Gulu gulu.." sesi gelmiş.. Çiftesini doğrultup sese doğru yürürken kendisi de "Gulu gulu.." diye ötmeye başlamış.. Biraz daha yürümüş.. "Gulu gulu.." devam ediyor..

- "Al sana gulu gulu.." deyip çiftesini ateşlemiş.. Bakmış ki ses seda kesilmiş.. Bu kez kendisi "Gulu gulu.." diye seslenmiş ki yaşayan var mı anlasın..

Sesine karşı taraftan tüfek atışıyla cevap verilmiş..

Korcan tepesinden geçen saçmaların şaşkınlığı ile kuşun ateş ettiğini düşündüğünden kendini yüzüstü yere atmış..

Kulağına nereden "Gulu gulu.." sesi gelirse oraya ateş ediyormuş.. Kendisi de arada bir "Gulu gulu.." yaptığından, karşı taraf da atışına atışla mukabele ediyormuş..

Dersiniz ki Çakırcalı Mehmet Efe ile kolcubaşı Hasan Çavuş müsademeye girmişler..

Eğer çevredeki köylüler "eşkıya mı bastı?" deyip yetişmeseler Korcan ile karşısındaki avcı birbirlerini telef edeceklermiş..

Lafı nereye getireceğim?

Korcan "Attığı çok, ölüsü yok.." bir avcı olarak ünlendi ama sonuçta bunlar işine yaradı.. Av meraklısı Genel Müdürümüz Ufuk Güldemir tarafınden kariyeri parlatıldı..

Haaa! Şimdi diyeceksiniz ki Korcan'ı anladık da Emre Aygen neden müdürlüğe terfi etti?

Emre'nin avcılıkla ilgisi yoktur.. Ama Çavuşesku'nun devrildiği ihtilalde gözünden vurulmuştu ya! Kurşuna talimlidir, diye mansıb verildi..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır