Ben liderime laf söyletmem arkadaþ..

Þaban, Sultanahmet Meydaný'nda bulduðunu iddia ettiði portatif radyonun ayarýný bir türlü tutturamadýðýndan aleti Gazeteci Teoman Bey'e emanet etmiþti..

Teoman Bey'in elinden her türlü tamir iþi gelirdi, elektroniðe müthiþ meraklýydý.. Üstüne üstlük ansiklopedi gibi bir adam olduðundan herhangi bir soruya veremeyeceði bir cevap yoktu..

Eskilerin malumatfüruþ dedikleri türden biriydi ve bu özelliðiyle çocukluktan beri arkadaþý olan Basketbolcu Nedim Bey'i sinir ederdi. Ne var ki Þaban'ýn bulup getirdiði radyo bu kez zorlu çýkmýþtý:

- "Talat.." diye seslendi.. "Þu tornavidanýn biraz daha küçüðü yok muydu?"

Bir saattir Sayýsal Loto kuponunun üzerinde çalýþan Talat elindeki kalemi býrakýrken ters ters baktý.. "Yok dedik be Teoman Abi" diye homurdandý.. "Sen þimdi bana kaynak makinasý da sorarsýn. O da yok.."

Hemen yanlarýndaki masada king oynamakta olan ekip birbirine göz ucuyla bakýp kýkýrdadý. Talat hâlâ "Ulan bayinin kapanmasýna iki saat kaldý, hâlâ bir kuponu dolduramadýk.." diye söyleniyordu..

Elindeki kozlu sekizi atan Nedim Abi, hem Talat'ý hem de Teoman Bey'i uyuz etmeye kararlý olduðundan kýþkýrtma politikasýna devam etti:

- "Oðlum burasý ne biçim kahve? Bir tornavida yok. Kahveci dediðin.."

- "Yok abi.. Burasý oto tamirhanesi deðil, hýrdavatçý dükkaný da deðil.. Nereden bulayým tornavidayý.."

Mesut lafa karýþmadan edemedi:

- "Bu televizyon kahvenin deðil mi?"

- "Evet. Ne olmuþ?"

- "Böyle televizyonu olan adamýn elinin altýnda koca bir tamir seti olmasý lazým.. Lehim aletinden kaynak makinasýna kadar her birþey tekmil tamam olacak ki.."

Ýskambil savaþçýsý Faik Bey
Mesut, tüm ýsrarlara karþýlýk Tele10'a abone olmayan Talat'a laf çarpýyordu.. Talat tam cevap verecekti ki Sökeratar Faik Bey elindeki as kozlusunu "güüüm" diye masaya vurdu.. Baba Tunç hafiften sinirlendi:

- "Yavaþ be Faik.. Kaðýdý yolar gibi çekersin, taþ gibi atarsýn. Destenin canýna okudun.."

Talat, kendisine gönderilen bu sözlü mektubu alýr almaz lafý yetiþtirdi:

- "Bir king oynanýyor anasýný satayým.. Bir deste yeni kaðýt gidiyor.. King mi oynuyorsunuz, süngü savaþý mý yapýyorsunuz anlamadýk gitti.."

- "Veririz parasýný.. Veririz parasýný.."

Masanýn dördüncüsü Mehmet Bey de onayladý.. "Verir parasýný.. Faik Abim bu oyunu Saddam gibi oynar.. Baþlarken zorludur ama sonunda uysallaþýr.."

O sýrada Teoman Bey'in elindeki transitörlü radyodan garip bir takým sesler çýktý. Uzun sürmeyip kesildi.. Alet yine sessizliðe bürünmüþtü.. Oyunu seyretmekte olan TRT'ci Nevzat Bey:

- "Saddam'ýn ne zamandýr sesi soluðu çýkmýyor.. Amerikalýlar soluðunu kesti galiba.." dedi..

- "Onlara ne oluyor?" diye sordu Sökeratar Faik..

- "Amerika'ya sen dur abi, ben þuna iki tane çakarým mesajý veriyorlar galiba.."

- "Saddam'ýn elinde hâlâ sükžt füzeleri varmýþ.."

Füzenin adýnýn yanlýþ söylenmesine dayanamayan Teoman Bey, baþýný radyodan kaldýrmadan cevap yetiþtirdi:

- "Üzerine de (söz gümüþse sükut altýndýr) diye yazsalardý bari.."

- "Yahu kardeþim. Bizim dilimiz bu kadar dönüyor.. Saddam bu kez kolay teslim olmayacak.. Geçen yýl televizyonda seyrettiniz mi? Askerleri keçiyi canlý canlý nasýl yediler?"

- "Yaaaa! Ýðrençti.." diye kafa salladý Nedim Bey..

- "Resmen Amerikalýlar'ý korkutmaya çalýþýyor.. Iraklýlarý da gaza getirmiþ.."

- "Kýzýlderililerden beter adamlarýmýz var, demek istiyor.."

- "O Amerika ne kýzýlderili þefleri, kabileleri gördü.." dedi Mesut.. "Cümlesinin kökünü kuruttu.. Saddam, askerine kýzýlderili süsü vererek savaþ kazanacaksa daha çok bekler. Yüzüne savaþ boyasý çekse faydasý yok.."

Sökeratar Faik Bey masadakilerle inatlaþacak ya! Tam tersini savunma ihtiyacý hissetti.. "Yok arkadaþ.." dedi.. "Bu Saddam kýþý bekliyor.. Ocak, Þubat geldi mi yine bir maraza çýkaracak, görürsünüz.."

***

Allahtan kapý açýldý da içeriye Tansu Çiller'e husumeti ile bilinen emekli Tacettin Bey girdi.. Yoksa herkes kendi askerliðinden baþlayýp bir kara savaþý hikâyesi yazardý. Ondan sonra da ara bul lafýn ucunu.. Tacettin Bey ortaya bir selamýnaleyküm çektikten sonra "Þaaban bir çay kap.." diye seslendi.

Gözleri kahveyi tarassut etti.. Aradýðý daire arkadaþý ve siyasi hasmý olan ANAP'lý Þerafettin Bey'di.. Onu Teoman Bey'in radyo tamir ediþini seyrederken buldu:

- "Gözünüz aydýn mirim.." diye laf attý..

Kahvedekiler kimin kime kavuþacaðýný pek anlamamýþlardý ancak Þerafettin Bey lafýn nereye varacaðýný çoktan kestirmiþti.. Cevap vermedi.. Tacettin Bey üsteledi:

- "Sizinki Sakarya valisine fýrça atmýþ.. Demek ki aðýr aðýr kendine geliyor.."

Þaban olayý hiç anlamadýðýndan saf saf "Yenge mi atmýþ fýrçayý? diye sordu. Þerafettin Bey "Yok be oðlum, sen radyona bak" diye terslenirken Tacettin Bey neþeyle kýkýrdadý:

- "Doðru söyledin be Þaban? Sonuç olarak herkesin yengesi sayýlýr.."

Kahvedekilere yeni bir makara konusu çýkmýþtý.. Olay birden Saddam'dan alýnýp siyasete geliverdi.. Her kafadan bir ses çýkýyordu..

O ana kadar sadece radyo ile uðraþan Teoman Bey bile katýldý konuþmaya.. "Bir de Meral Akþener çýktý meydana.." dedi..

Mesut servisi karþýladý: "Niye olmasýn abi.. Hamilelik birinci gün bile baþlar.." dedi..

- "Ulan sen bir de üniversite gördün güya.."

Þaban, sözümona Mesut'a yaranmak istedi.. "Estafurullah" deyip sað elini göðsüne koydu, Mesut sinirlendi:

- "Ne estafurullah çekiyorsun oðlum.. Üniversite, dedi.. Randevuevi demedi ki.."

Ýstemekle lider olunmaz..
Teoman Bey, bilgisini gösterme fýrsatýný kaçýrmak istemediðinden mevzuyu soðutma çabalarýný bastýran bir sesle devam etti:

- "Demokrasi bu, isteyen istediði yerden çýkar.. Parti Tansu Haným'ýn babasýnýn malý mýydý?"

Tansu Haným ile Meral Haným'ý seçim dönemlerinde yanyana dururken gözlerinin önüne getiren Basketçi Nedim Bey bile bu ihtimal üzerine aþka gelip "Alllaaaah!" çekti:

- "Bunlar iki vakte kalmaz birbirlerinin gözünü oyarlar be.. Bu kadýn var ya bu kadýn! Hýrslý olma konusunda Tansu Haným'dan geri kalmaz.."

- "Tansu Haným iki siyasi nutuk çekti mi bunda hýrs filan kalmaz.. Kadýn aklýna gelen sözleri yan yana getirip, cümle niyetine çýkarýyor aðzýndan. Partisinin üzerinde afyon etkisi yapýyor.."

- "Amma salladýn be Nevzat Bey.."

- "Baksanýza partinin ihtiyar heyetine.. Tansu Haným son konuþmasýnda ne söylemiþti diye düþünmekten harekete geçemiyor adamlar.."

- "Meral Haným da baþbakan olmak istiyormuþ, doðru mu Nevzat Bey? Siz televizyonlara gidip geliyorsunuz.." diye soran Mehmet Bey "Ýyi bilirsiniz.." iltifatýný ekledi..

- "Ýstemesine istiyor ama.. Sadece istemekle olmaz.. Türkiye burasý.. Akþamdan sabaha havasý deðiþir.."

Þerafettin Bey dayanamadý..

- "Öyle olacaðým demekle olunmaz, bak bizimkine.. O kadar erkeðin hakkýndan geldi.. Her biri bir babayiðit. Býyýklarýna adam asýlýr cinsten. Hepsini eteklerinin altýna topladý.." deyip liderine arka çýktý..

- "Baba izin vermese görürdün sen.." diyecek oldu birisi..

- "Vermeseydi. O kadar eski arkadaþý vardý. O arkadaþlarý Baba'yý Çankaya'ya çýkardýlar. O ise bir tanesinin elini tutmadý. Meydaný kadýna býraktý. Tansu Haným kazandýktan sonra aklý baþýna gelip hasým oldu.."

- "Orasý da doðru ya!"

***

Muhabbet yavaþ yavaþ Baba'nýn üzerine yýkýlma eðilimi gösteriyordu ki birden radyodan korkunç bir cýzýrtý çýkmaya baþladý.. Teoman Bey nihayet bir ses çýkartmayý baþarmýþtý. Ancak cýzýrtý fazla uzun sürmedi.. Kesildi.. Sökeratar Faik Bey:

- "Ruhunu teslim etti.." diye mýrýldandý..

Teoman Bey yenilgiyi kabul edecek yaradýlýþta bir insan deðildi.. "Ben bunu eve götürüp bir kurcalayayým.. Evde her türlü alet var.." derken herkes birbirinin yüzüne baktý..

Kahve sakinleri Uzun Cengiz'in onbeþ sene önce Teoman Abi'nin evine giden ve bir daha kendisinden haber alýnamayan saatini hatýrlamýþtý.. Kahvede yýllardýr dolaþan rivayete göre Uzun Cengiz'in babasý son nefesini verirken:

- "Oðlum, sana vasiyetimdir.. Saatimi Teoman'ýn elinden kurtar.." demiþti rahmetli..

Ne var ki kimse bu olayý ýsýtýp ortaya sürmeye cesaret edemedi. Çünkü Teoman Bey bu lafý ilk söyleyecek olaný beklerken gardýný almýþtý bile..