|
LEYLA UMAR(lumar@sabah.com.tr
)
|
Bütün gönüllülere gönülden teşekkür
Meksikalı Herrera, Belçikalı Juan... Deprem bölgesine koşan bu insanlar; bize dünyada harikulâde insanların varlığını öğretiyor
Depremin şokunu yaşarken birinci günden beri Avcılar, İzmit, Adapazarı arasında gönüllüler ordusuna katılan çok sevdiğim genç bir Diyarbakırlı tekstilci var. Adı Selami Değer. Liseyi bitirdikten sonra 10 kardeşinin geçimini önce Ankara, sonra İstanbul'da çok zor şartlar altında sağlayan Selami Değer İstanbul'da kurduğu tekstil işinden kazandığı parayla sadece doğduğu Lice'ye değil, gerçek ihtiyacı olan herkese koşar. Ve bunları asla karşılık beklemeden yapar. O kadar ki, deprem için yaptıkları hakkında tek satır yazı yazılmamasını şart koştu; ama dayanamadım, yazıyorum. Ona saygımı sadece resmini koymamakla gösteriyorum.
Depremin ertesi gününden beri her gün, her bölgeye kendi minibüsünü doldurarak koşan Selami her sabah beni arayıp maddi olanaklarını aşan ne gerekliyse rapor ediyor ve çekine çekine, "Acaba bunları tedarik edebilir misiniz?" diye soruyor.
Benim ilk ve en çok aradığım kişi Atatürk Dış Hatlar inşaatının müteahhitlerinden Hamdi Akın! Tek bir kere, bir saniye düşünmeden rakamları milyarları geçen maddi yardımları hep karşılıyor. Kişisel çabalarını felâketzedeler bir gün öğrenince eminim ona da teşekkür edecekler.
Herrera'nın kuklaları...
Selami ısrarlarıma dayanamayıp bel ağrılarımı az hissettirecek bir arabayla beni en zor girilen Değirmendere'ye nihayet götürdü. O, kampta gönüllü çalışanların sevgilisiydi. Bana tanıştırdığı yabancı, yerli, gönüllü ve felaketzedeler Selami'ye sarılırken o her zamanki utangaç haliyle asıl kendilerinin ne kadar özveriyle çalıştığını anlatıyordu.
İlk defa Meksika çadırına girdik; içi cıvıl cıvıldı. Genç bir Meksikalı kız oturmuş, bir Türk kızının saçlarını şefkatle örüyordu. Bir grup çocuk Selami'nin dilinden düşürmediği kuklacı Herrera'ya "Gitme" diye bağırışıyordu. 30 yaşındaki bu sevimli adam elindeki kuklayla onları oradan ayrılmadan birkaç saat önce hâlâ eğlendirmeye çalışıyordu. Bir ara çocukları hizaya sokup İspanyolca şarkı söyletirken, omuzuma koyduğu kuklasıyla beni de çocukların şarkılı yürüyüşüne kattı. Herrera'dan gelecek yıl tekrar döneceğine dair söz aldık. Herrera, oradaki tüm gönüllüler gibi ülkesine gidecek, çalışıp para biriktirecek ve buraya dönecek. Ve arkasından ağlayan çocukları mutlu edecek....
Belçika'dan Juan
Belçika'da 6 ay çalışıp biriktirdiği parayla dünyanın her yöresindeki felaket bölgelerine koşan Juan'nın çalışkanlığını, öve öve bitiremeyen Selami, Juan'nın, yağmur, çamur, gece, gündüz demeden insanüstü nasıl, neler yaptığını anlattıkça çevremizde toplananların minnet ve sevgileri gözlerinden okunuyordu.
Atlanta'dan Değirmendere'ye
Uzun boylu, uzun saçlı ve başında beresiyle Katmandu'ya yürüyerek gidecek bir macerapereste benzeyen Cem Aydoğdu'ya İngilizce "Hangi ülkeden geldiniz?" diye sordum. Düzgün bir Türkçe'yle "Atlanta'da turizm şirketi olan bir Türküm. Buraya turist getirmek amacıyla, biraz da tatil yapmak için geldiğim gün zelzele oldu. Ertesi gün vilâyete gidip nerede faydalı olabileceğimi sordum. Kriz masasından henüz kimsenin ulaşamadığı Değirmendere'ye gönderildim. Geldiğim günden beri 2000 ölü çıkardık. Ömrümde ilk defa ölü gördüğüm ve önceleri hastalandığım halde 600 ölüyü kireçlemek ödevini üstlendim. Buradan ayrılırken edindiğim acı tecrübe beni de kişi olarak değiştirdi. Artık her zaman, her yerde kimin ihtiyacı varsa oraya koşacağım..."
Bu insanlar... Türkü, yabancısı... Onlar dünyada harikulâde insanların yaşadığını bize öğretiyor. İnşallah bu güzel insanları unutmayalım ve onların ihtiyacı olunca hep beraber koşalım...
|
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|