kapat

03.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
COŞKUN KIRCA(ckirca@sabah.com.tr )


Af meselesi-II

Bana kalırsa, Anayasa, belirli bir suç için çıkarılmış bir genel veya özel af kanununun yürürlüğe girmesinden sonra on yıl içersinde aynı suç için genel ve özel af kanunu yapılamayacağını belirtmelidir. Ayrıca yine Anayasa, hapis cezasının beşte dördü çekilmeden ve para cezasının beşte dördü ödenmeden suçlunun, kanun yoluyla genel veya özel aftan faydalandırılmamasını da sağlamalıdır.

Siyasetçilerimiz disiplinden genellikle hoşlanmadıkları için, eğitim disiplininden de hoşlanmazlar. Bu yüzden de öğrencinin bütünlemeye veya sınıfta kalmasına karşıdırlar. Eğitim ve öğretim sistemimizde kaliteyi yok ettiği ve tenbelliği teşvik ettiği için kanunla ek sınav hakları tanıma uygulaması da Anayasayla yasaklanmalıdır. Ek sınav hakkı ancak hastalık gibi sırf kişisel sebeplerle yetkili öğretim kurumu tarafından tanınabilmelidir.

Disiplin cezaları ise icrai idari işlemlerdendir. Bu gibi işlemlerin kanunla hükümsüz hale getirilmesi kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Bu yetki sadece Bakanlar Kurulu'nca ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla kararnameyle kullanılabilmelidir. Hele -tek başına icrai niteliği olmayan- sicilleri silme gibi yollara başvurmak, idarede kötülere prim vermekten başka işe yaramaz.

Kim düzeltecek?

Bir af kanunu aleyhine kamuoyumuzda tepki doğmasına ilk kez rastlıyoruz. Bu, sevindirici bir olgudur. Fakat, cevapsız kalan soru aynıdır: Siyasetçi zümresi eliyle devlet tahripçiliğine son verecek olup her hükmü yekdiğeriyle irtibatlı bir kapsamlı siyasi sistem reformunu, bu devlet tahripçileri başaramayacağına, başarmak işlerine gelmeyeceğine göre, kim gerçekleştirecek?

NOT: Bu yazı Cumhurbaşkanı'nın af kanununu yeniden görüşülmek üzere Meclis'e iade etmesinden önce kaleme alınmıştır. Cumhurbaşkanı doğru olanı yapmıştır. Ama sırf Anayasa açısından Meclis'in bu vetoyu aşması pek kolaydır. Bunun için milletvekili sayısının salt çoğunluğunun aranmaması Anayasamızın aksak hükümlerinden biridir. Meclis kanun metninde değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı'nın veto yetkisi tekrar doğar; ama bu ikinci veto da, kanun lehinde oy verenlerin sayısı 184'ten az olmamak kaydıyle basit çoğunlukla aşılabilir. Ancak, mesele artık tam olarak siyasileşmiştir. Meclis kamuoyunda böylesine tukaka olmuş bu metin üzerinde ısrar ederse, siyasetçi zümresinin itibarı tamamiyle yok olacaktır. Meclisin yapabileceği tek şey, Anayasanın imkân verdiği ölçüde, fikir ifadesi suretiyle işlenmiş suçlara -cezayla birlikte suçluluğu da kaldırma anlamında- genel af getirmekten ve aynı suçu işleyenler arasında hiçbir ayırım yapmamaktan ibarettir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır