kapat

03.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Caymak yok...

Perşembe, saat 12.00... Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin makam odasındayız... Konuştuğumuz konu af... Ve ilk soru:

- Baba veto etti... Bundan sonra ne olacak?

Bahçeli:

- Caymak yok... Cayarsak... Bu tutarsızlık olur.

MHP liderinin bu sözlerini bir "inatlaşma" olarak mı kabul etmeliyiz?

Örneğin "Çankaya ile inatlaşma."

Yanıt:

- Kurumlar arası inatlaşma ile bir yere varmak mümkün değil.

Yine soru:

- Ya medyayla... Kamuoyuyla inatlaşma?

Yine yanıt:

- Bahsettikleriniz de birer kurum... Medyayla, kamuoyuyla inatlaşmak mümkün değil.

***

Hem "inatlaşmaya hayır."

Hem de "caymaya hayır."

Öyleyse "bu işin" içinden nasıl çıkılacak?

Konu, objektif bir tartışma zemininde görüşülür... Gelişigüzel bir yasa çıkarmadık ki, hemen cayalım. Çıkardığımız, üç partinin uzlaştığı bir metindi.

***

-Devlet Bey, affa neden gerek duyuldu?

- Türkiye'nin gündemine yeni gelmedi ki... Bir, bir buçuk yıl önce de gündemdeydi.

- Ama gündeme gelmesiyle birlikte de tepki aldı.

- Bir konu gündeme gelince, fazla önemsenmeden, yüzeysel bir tartışma açılıyor... Ama Meclis'te ele alınıp, yasalaştığı andan itibaren de çok hızlı bir karşı koyma ortaya çıkıyor.

***

Bahçeli'ye göre "dört kesim" var.

1. Affa, temelden karşı olanlar.

2. Aftan yana olanlar.

3. Af yasası içindeki bazı unsurlara karşı olanlar.

4. Affın içinde bazı unsurların yer almayışından dolayı karşı olanlar.

Bahçeli:

- Anlamsız şekilde... Aynı anda... Dört kesim tartışıyor.

***

- Sayın Bahçeli, bu ölçüde bir tepki doğacağını bekliyor muydunuz?

- Hayır... Tepkinin bu ölçüde olacağına ihtimal vermiyordum.

- Tepkilere ne diyorsunuz?

- Kamuoyu daha soğukkanlı... Konuyu tam inceleyerek değerlendirseydi... Tepki, bu ölçüde olmazdı... Bazı maddeler üzerinde tartışma yoğunlaştı.

- Bundan sonra ne olacak?

- Meclis tatilde...

- Açılınca?

-Zannederim... Meclis'te geçirilen aşamalar yeniden başlayacaktır.

- Yani "caymak yok"

- Yüksek bir beklenti doğdu... Cezaevindekiler... Aileleri... Çevreleri... Onlar da kamuoyunun bir parçası... Kamuoyunun bir yönünü dikkate alıp, diğer kesimini almamak doğru mu? Karşı çıkanlar, medya vasıtasıyla seslerini duyarbiliyorlar... Ama ya cezaevindekiler... Anaları... Babaları... Onlar, seslerini duyaramıyorlar.

"Özetleyecek" olursak...

Devlet Bahçeli'yi, Meclis'te, parmak kaldırdığı konunun "arkasında" bulduk.

Baba'dan beklerdik ki...

- Devlet Bey, vetoya ne diyorsunuz?

- Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasal yetkilerini kullanmışlardır.

- Vetoyu nasıl karşıladınız?

- Sayın Cumhurbaşkanı kamuoyunu... Hukuku... Basındaki tartışmaları dikkate alıyorlar... Ama dikkate almadıkları tek kurum kaldı.

- Hangi kurum?

- Hükümet.

- Baba'dan "ne yapmasını" bekliyordunuz?

- En azından Başbakan ile, haftalık olağan görşümesini yaparken, konuyu gündeme getirmesini... Hükümetin amacını, en azından, yetkili bir ağızdan dinleyebilirdi.

- Devlet Bey, "eşitsizlik ilkesinin" ihlali meselesi...

- Bunlar, hukuken tartışılacak konular... Ama Sayın Cumhurbaşkanı'nın hükümeti de dinlemesi lazımdı... Kamuoyu tepkisi... Medya tepkisi... Ama bir tarafta da, TBMM'de oluşmuş bir irade var. Bu iradeye de saygı duymak lazım.

313 ve MHP
- Devlet Bey... şöyle bir imaj doğdu... Devleti soyana af... Mafyaya, çeteye af...

- Hayır efendim. Yanlış bilgilendirme.

- Bazı konular MHP ile ilişkilendirildi.

- 313. madde ile MHP'yi özdeşleştiren maksatlı bir bakış açısı var... Bundan rahatsızım.

313...

Yani "cürüm işlemek için çete oluşturmak."

Bahçeli:

- Bu hükümet değil mi "çıkar amaçlı suç örgütleri ile mücadele yasasını" çıkaran... 313'le MHP'yi özdeşleştirmek haksızlıktır... Amaçlıdır... İyi niyetle bağdaşmaz.

312 girer mi?

- Caymayacağınıza göre... Af, yeniden Meclis'e gelince... Tasarıya "312. maddenin 2. fıkrası" girebilir mi?

Eğer girerse...

Recep Tayyip Erdoğan'ın yasağı kalkacak.

Aynı konu "dolaylı yoldan" Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın da işine yarayacak.

"Görüşülen bazı davalarını" etkileyecek.

Bahçeli:

- MHP, 312/2'nin değişmesine karşıdır... Tasarıya, 312'nin girmemesi lazım. Ayrıca bir husus daha var.

- Nedir?

312'nin değişmesi, Anayasa'nın 14. maddesindeki bir hüküm ile çelişir.

İlk 100 gün

Hükümet 28 Mayıs'ta kuruldu.

Yarın, kuruluşun üzerinden "yüz gün" geçmiş olacak.

- Devlet Bey, yüz gün nasıl geçti?

- 9 Haziran'da güvenoyu... 14 Haziran'da, TBMM'de komisyonların teşekkülü... Ve 27 Ağustos'a kadar sürekli çalışma.

- Evet, Meclis'teki tempo yüksekti.

- 59 birleşim... 370 saat toplam çalışma... Bir mukayese yapmak istiyorum.

- Buyrun.

- Eğer Meclis "normal temposunda" çalışsaydı... 35 birleşim olurdu... Ve 127 saat işlerdi... Yani 243 saat "fazla mesai" yapıldı... 69 yasa çıktı. Ve bir husus daha var.

- Nedir?

- Sayın Cumhurbaşkanı'nın, liderlere "şunlar önceliklidir" dediği yasaların çoğu çıkarıldı.

- Ve sonra deprem... Depremde, devletin birden organize olamayışı... Ardından af... Hükümetin puanını... Süksesini birden düşürüverdi.

- Hayır... Bu, büyük haksızlık.

- Deprem sonrası yaşananları biliyorsunuz?

- Büyük bir tabii afet... Eldeki imkânlar ölçüsünde, ciddi, samimi bir şekilde çalışılıyor.

- Şu anda durum nedir?

- Her şey kontrol altında... Bazı haksız suçlamalar oldu... Ordu gecikti gibi... İlk anda 43 bin, şu anda 61 bin ordu mensubu, deprem bölgelerinde... Devlet nerede diyenler bilsin ki... Devlet orada...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır