Bir gülücüðe bir ömür..

Herkes bir gayret içinde.. Lakin geçen gün sallanan Adapazarý gösterdi ki sinirler fevkalade bozuk.. Bundan sonrasý psikiyatrislerin iþi.. Artýk biz de hizmeti böyle vereceðiz.. Okurun küçük bir tebessümü bize kâr olacak..

Allah eksikliðini vermesin, okurlarýmýzýn zoruyla iþbaþý yaptýk..

Eðer gazeteye "Baþýnýz saðolsun.." türünden fakslar çekilmese; okurlar telefonla arayýp "Ne yapalým? Bir Selahattin Duman gider, bin Selahattin Duman gelir.." türünden teselli telefonlarý açmasa firarým daha da uzun sürerdi..

Yanlýþ anlamayýn.. Kendimize depremzede süsü verip ortalýktan kaybolmuþ filan deðiliz..

Baþýmýza gelenler; gazetenin hergün birinci sayfasýnýn orta yerine dikilen fotoðrafýmýz yüzünden..

Beni sizlerden ayrý düþüren de o fotoðraftýr.. Zaten mesleki kariyerimdeki gel git hareketlerini de bu fotoðraf belirliyor..

ooo

Ben yazarlýk olayýnýn içine tepildiðimde bu fotoðraf herkese çok iyi gelmiþti.. Gazete binasýnda verdiðimiz davetlerden birinde çekilmiþ bir fotoðraftýr bu..

Gecenin bir vakti alkol duvarýný aþmýþ halimi gösterir.. Fotoðrafýn orjinali böyle deðil tabii..

Ýþin aslý çok baþka..
O fotoðrafýn dekupe edilmemiþ hali þöyle.. Sað tarafýmda Zafer Mutlu, sol tarafýmda Dinç Bilgin var.. Koluma girmiþler, davetlilere çaktýrmadan beni binanýn kuytu bir yerine götürmeye çalýþýyorlar..

Çünkü birkaç dakika evvel davete icabet eden sanayicilerden birine "Asýl sanayici kime denir?" türünden bir konferans vermiþim..

"Belki kýssadan hisse çýkarmakta zorlanýr.." diye düþündüðümden, konferansýn sonuna doðru adamýn kiþiliðine dair tarifler yapýp, doðadan örnekler vermiþim..

Ben iþin bu faslýný hiç hatýrlamýyorum.. Baþkalarýndan dinledim..

Üstelik iþin fazlasý da var.. O sanayicimize vaaz vermeden önce bir haným sinema oyuncusu ile sohbet etmiþ, kadýncaðýzýn göðüslerinden birinin takma olduðunu iddia etmiþim..

Kadýn haliyle direnmiþ.. Artýk nasýl ýsrar ettimse, sonunda itirafçý olmayý kabullenip, elimden öyle kurtulmuþ..

Tam o sýrada Zafer Mutlu'nun gözüne iliþmiþim.. Patronla birlikte gelip beni o ortamdan uzaklaþtýrma operasyonunu baþlatmýþlar..

Tabii ben durumu algýlayacak halde olmadýðýmdan onlarýn koluma girmesini bir itibar iþareti olarak yorumlamýþým.. Mahkemeye çýkarýlmýþ mafya tetikçisi gibi sýrýtýrken, sýfatýmýn yayýlmasýnýn bir sebebi bu..

ooo

Bir de gazeteci milletinde "Danua kompleksi" vardýr..

Yazýlýþýnýn doðru olduðundan emin deðilim ama bu Danua dedikleri bir cins ev köpeði.. Ýri kýyým bir hayvan.. Müthiþ uyumlu.. Görünüþü ürkütücü ama yaradýlýþý ürkek.. Kendini hep baþka birþey zanneder.. Kedi görür, kendini kedi zanneder aðaca týrmanmaya kalkar..

Fare görür, kaçtýðý deliðe kafasýný dayayýp girmeye çalýþýr.. Oturduðu evi kendi yuvasý zanneder, sahibini kendisi besliyor sanýr..

Zafer Mutlu ile Dinç Bilgin koluma girdiklerinde geniþ geniþ sýrýtmamýn diðer sebebi de bu iþte.. O anda kendimi mal sahibi, onlarý da yanýmda çalýþan ecir sandýðýmdan sýrýtýyorum besbelli..

Allahtan bu hallerim uzun sürmüyor, ayýlýnca geçiyor.. Yoksa baþka türlü sorunlar çýkarýrdým..

Lafý uzatmayayým, benim gazeteye yazý yazmaya baþladýðým günler "Fotoðraf meselesi" gündeme gelmiþ.. Bizde adettir ya! Yazar makulesinin ille de fiyakalý bir tasviri yazýnýn tepesine konacak..

Böylece hem yazdýðý iþin içine etmiþ hem de tepesine tüy dikmiþ gibi olacak..

Hasan Cemal bizdeyken gazeteye giren o kollarýný kavuþturmuþ fotoðrafý için tam bir hafta çalýþmýþtýk..

O günleri hatýrlýyorum da Hasan Cemal için çekilen fotoðraf filmleri ucuca eklense iki tane daha "Civciv Çýkacak Kuþ Çýkacak" filmi çekilirdi..

Sonunda bir tanesini uydurduk, Hasan'ýn köþesi kurtuldu..

Senelerdir okurlarý "Bre, bu adam kollarýný kavuþturmuþ bize oturduðu köþeden yayla kartalý gibi dik dik bakýyor.. Yazýsýný okumazsak vukuat çýkarýr.." diye düþündüklerinden, yazdýklarýný sektirmeden okur..

Kendi etti kendi buldu..
Bunlarý anlatmamýn sebebi fotoðraf iþinin ne kadar önemli olduðunu bellemeniz için..

Sýra benim fotoðrafýmýn seçimine gelince de ayný sýkýntý yaþanmýþ.. Elli türlü tasvirime bakýp birini dahi beðenmemiþler.. Kiminde haplanmýþ gibi, kiminde tiner koklamýþ gibi bakýyorum..

Koyacaklar öyle bir fotoðrafýmý, gazete okurunun yüreði yarýlacak.. Üstelik diðer gazeteler "Bunlar okuyucuya kupon kesmesi için baský yapýyor.." diye Rekabet Kurulu'na dilekçe verecekler..

Yazý iþlerinde bunlar tartýþýlýrken Zafer Mutlu'nun aklýna o geceki fotoðraf gelmiþ.. Arþivi aratýp buldurmuþ.. Bilgisayarda saðýmý solumu traþlayýp, beni budanmýþ asmaya çevirdikten sonra kalanýný gazeteye basmýþlar..

Ben her ne kadar o fotoðrafa sinir olsam da onlar deðiþtirmeye katiyen razý gelmiyorlar.. Biz de o günden beri gazetenin orta yerinden memleketin haline sýrýtýp duruyoruz..

ooo

Memleketimizin ahvali malžm.. Haraþo örgü gibi iki ters bir düz gider.. Ýyi bir haber alýrsýn üç gün sevinirsin.. Dördüncü gün millete kara baðlatacak bir olay çýkar..

Bizim o sýrýtan halimiz de acýlý haberin yanýnda dikilip milletin sinirini bozar..

Yüreðimizi yakan Marmara Depremi üzerine yazý yazmayýp, elimin tutulmasý bu yüzden.. Oturup taziye yazýsý yazsak bile o fotoðraf elde mevcut olduðu sürece hallerimizi anlatmayý beceremiyeceðiz..

Milletin acýsýna gülüyor gibi olacaðýz..

O yüzden kaçtým.. Zaten deprem bizim evleri de vurdu.. Haným tarafý Adapazarlý olduðundan sevdiklerimizden çoðunu afete kurban verdik..

Afeti hep birlikte yaþadýk.. Hep birlikte katlanýp, yaralarýný da hep birlikte saracaðýz.. Devran böyle dönüyor, deyip birþey olmamýþ gibi yaþamayý sürdüreceðiz..

O sebepten hatýrlatýyorum..

Ne yazdýklarýma aldýrýn ne de sayfanýn tepesinde duran fotoðrafýma..

Þairin "Müzkihat-ý dehre ben aðlasam da tasvirim güler.." dediði gibi o hep orada duracak..

Alemin gidiþine yüreðim aðlasa bile fotoðrafým gülecek..