kapat

03.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Böyle sınav görülmedi
Yeni sistemle yapılan ilk ÖSS'nin ardından yerleştirme işlemi tamamlandı. Yeni ÖSS'nin en ilginç tespiti, 300 bin gencin sınavı kazandığı halde tercih listesi vermemesiydi

Binlerce öğrencinin heyecanla beklediği üniversite sınav sonuçları nihayet açıklandı. Başarılı olabilmek için aylarca ter döken 1 milyon 400 bin genç insan böylelikle zorlu bir koşuyu tamamlamış ve hayatlarının en stresli yılını geride bırakmış oldu. Sınavı kazansınlar ya da kazanmasınlar, bu bir milyon küsur öğrenci koca bir sene boyunca onlarca zorluğu göğüsledikleri ve hepsinin üstesinden gelebildikleri için takdiri hak etti.

Şanssız yıl
Üniversite adaylarını vuran talihsizlikler zinciri, üniversite giriş sınavının sorularının çalınmasıyla başladı. Bütün bunların üstüne tam sonuçlar açıklanacakken yaşanan deprem felaketi, gençlerin stresine stres ekledi. Yüksek Öğretim Kurumu'nun perşembe günü açıkladığı sonuçlar sadece 5 adaydan birinin yüzünü güldürebildi.

Yeni sınav sisteminin en önemli tespitlerinden biri, sınavı kazanan 1 milyonun üzerinde adaydan sadece 707 bin 937'si girmek istedikleri üniversiteleri belirten tercih formlarını ÖSYM'ye iletti. Geriye kalan yaklaşık 300 bin öğrenci ise belki kendi kararsızlıklarından belki de sisteme olan güvensizliklerinden ötürü hak ettikleri halde tercih yapmaktan kaçındı. Yani pırıl pırıl 300 bin gencimiz önlerindeki 1 yılı daha üniversiteye girmek için harcamaya karar verdi. İstemedikleri bölümlere girmektense gelecek yıl puanlarının düşmemesi için hiç form vermediler.

Asıl zorluklar şimdi
147 bin 814 öğrenci tercih formlarında belirttikleri 4 yıllık programlara yani lisans programlarına girmeye hak kazandı. 100 bin 306 öğrenci ise üniversitelerin 2 yıllık programlarına yerleştirildi. Bu yıl açıköğretime yerleştirilen öğrenci sayısı ise 166 bin 195 oldu. Sonbaharla birlikte yaklaşık 414 bin 315 öğrenci üniversite hayatına merhaba diyecek. Ancak öğrenciler üniversitelerinin kapısından içeriye adımlarını atarken asıl mücadelenin burdan sonra başladığını bilmeli. Çağdaş birer üniversiteli olmanın yolu, verileni alan klasik öğrencilikten sıyrılmak, bilgiyi talep eden öğrenci olmaktan geçiyor. Üniversiteli çevresine geniş açıdan bakabilmeli.

Meslek değiştirebilirsiniz
Bu arada, birçok öğrenci istedikleri üniversitenin istedikleri bölümünü kazanamamaktan şikayetçi. Oysa önemli olan üniversite değil, insan. Bu ne demek? Okul öğrencilere sadece bilgi edinmek için gereken altyapıyı hazırlıyor. Öğrencinin mezun olduğunda "iyi iş" için yapması gereken, eğitimi boyunca kendini geliştirmek. 4 yıl boyunca kendini hem entellektüel anlamda hem de sosyal ve kültürel anlamda geliştirebilen öğrenci iş yaşamına güvenle atılabilir. Üstelik bu mesleğin eğitimini aldıkları meslek olmasına da gerek yok. Bugün Türkiye'de inşaat mühendisleri gazetecilik, biyologlar işletmecilik yapabiliyor. Türkiye gibi meslekler arası geçişin kolayca yapılabildiği bir ülkede esas olan, insanın bireysel anlamda kendini yetiştirebilmek için harcadığı çabadır.

2 yıllıkları küçümsemeyin
YÖK'ün iki yıllık programlarına yerleştirilen öğrenciler meslek hayatına kısa yoldan atılabilecekleri için kendilerini şanslı görmeli. Artık pek çok sektörde iki yıllık programlardan mezun gençler çalışıyor. İki yıllık programlara, 4 yıllık eğitimin konsantre hali olarak bakılabilir. Öğrencilerden çok öğrenci velilerinin burun kıvırakak baktıkları 2 yıllık üniversiteler aslında hem zamandan hem paradan tasarruf olark görülebilir.

Başta da belirttiğimiz gibi moral bozucu bir çok olay atlatan 81-82 doğumlu genç nesil, takdirlerin en büyüğünü kazandı. Hele de depremin yerle bir ettiği Marmara Bölgesi'nde oturanlar, şu anda hayatlarının en zor dönemlerini geçiriyor. Ancak bu gençler geleceğe dair umutlarını yitirmemeli. ÖSYM'nin aldığı kararla afet bölgesinde oturan ve sınavı kazanan gençler, kazandıkları üniversitelere bir yakınları aracılığıyla kayıt yaptırabilecek. Ya da kayıt haklarını 1 yıl saklı tutabilecekler. İnsan ömründe bir yıl bazen çok önemlidir. Ancak öncelikler her zaman belirlenmeli.

Önce sağlık
"Aslolan insandır" diyorsak eğer, insan sağlığı ve yaşamı herşeyden önce gelir. Depremzede gençler önlerinde uzanan bir yıl hem kendi hem de ailelerindeki yaraları sarmaya çalışmalı ve tüm enerjilerini hayatlarına yeniden başlamak için harcamalıdırlar. Depremde yaşamını yitirenlerin ruhları ancak böyle rahata erebilir.

Bir yıl içinde hiçbir okulda alamayacakları eğitimi alacaklar ve bir sonraki yıl okullarına kayıt yaptırdıklarında kendilerindeki olumlu değişime kendileride inanamayacaklar. Aynı şey sınavı bu sene kazanamamış olan gençler için de geçerli. Ünlü şair "Bir insanı sevmekle başlar her şey" dese de, siz işe hayal etmekle başlayın yeter.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır