James Bond'un en esaslı maceralarından biri olan 'Goldfinger-Altınparmak'ı seyretmemiş olanlar ve "James Bond otomobilleri" efsanesinin de aslında o filmle başladığını bilmeyenler için 'Aston Martin' adı pek bir şey ifade etmeyebilir. O filmde James Bond'un otomobili bir 'Aston Martin DB5'dir ve marifetleriyle herkese parmak ısırtır. Bond, otomobilde yanına oturan ve kendisini ölümle tehdit eden birinden, aracının özel teçhizatı arasında yer alan 'fırlatıcı koltuk' sayesinde kurtulur, başka bir sahnede, bir düğmeye basışla, lastik hizasında otomobilin kaportasından dışarı özel bir testere çıkar ve takipçilerin lastiğini patlatır vb..
Bugünlerde 'Aston Martin DB'' ile o efsanevi otomobilin yeni bir modelini piyasaya çıkaran Aston Martin markasının fazla tanınmamasının bir nedeni de kuşkusuz, nadirattan olması. Bir kaç parça dışında tamamen el işçiliği ile üretilen Aston Martin'lerden 1998 yılında dünya çapında ancak 600 adet satılmış; tanesi 130 bin dolardan başlayan fiyatlarla...
Bu satış adedi ve bu fiyatlarla, Aston Martin'in bağımsız bir otomobil üreticisi olarak varlığını sürdürmesi imkansız olurdu, ama zaten firma 1987'den beri Amerikan otomotiv devi Ford'a ait. "Sosyeteye giriş kartı" olarak anılan Aston Martin'in son modeli DB7'nin teknik özellikleri ise kısaca şöyle. 420 beygir gücü, 6 bin mikap motor hacmi, 12 silindir, azami hız saatte 300 kilometre. Benzin sarfiyatı, 100 kilometrede 18 litre kurşunsuz süper.