kapat

25.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Bir ay kapatma kararı..

"Sanırım İçişleri Bakanı Tantan'ın eğlence yerlerini 1 ay kapatma kararını duydunuz. Biz Bodrum'da yaşıyoruz. Bu sene zaten APO yüzünden turizmde büyük kriz yaşandı. Tam geç de olsa sezon açılmışken biraz hareketlenme başlamışken böyle bir karar büyük darbe oldu.

Benim de ailem İstanbul'da.. Acı hepimizin acısı.. Ancak barları, eğlence yerlerini kapatmanın hiçbir yararı olmayacağı gibi, zaten darbe almış ekonomimize fazladan zarar getirir. 3-4 gün belki bir hafta yas tutulur. Saygının gereğidir. Ancak 1 ay çok uzun süre.. Sezon bitiyor zaten bir ay sonra..

Benim eşim minibüsçü.. Turistlerin gece barlara gitmek için şehre inmesi, eğlenmesi, minibüsçüden tutun da dondurmacıya kadar herkesin ekmek parası demektir. Esnafın bu yılki hali zaten perişan. Hepimiz kış gelmeden biraz para kazanmaya çalışıyoruz.

Turistler protesto yürüyüşü yaptılar. Bana sorarsanız barlara izin verilmeli, kazançlarının bir kısmını depremzedelere bağışlamaları istenmeli.."

Birgül Demircan diye okudum imzayı..

Ateş düştüğü yeri yakıyor..

Kuzeye doğal deprem düştü.. Yangın büyük.. Milletçe bu yaraları sarmak peşindeyken, şimdi güneye, insan eli ile yangın yolluyoruz, hiç düşünmeden..

Sözüm tuzu kurular için değil..

Güneyde mevsimlik işler vardır. Yazın çalışır, kazanır, arttırabildikleri ile kışın geçinmeye savaşırlar..

Haftada 20 milyon liraya çalışan ve belki de okul parasını bu 20 milyondan tasarruf edebilen Bodrum'daki bar komisinin işsiz kalmasının ne demek olduğunu hiç düşündünüz, hiç aklınıza getirdiniz mi?..

Kahrolsun eğlenenler.. Basın fotoğraflarını.. Milletin arasına fitneyi, iyice sokun.. Deprem acısının öfkelerini iyice kaşıyıp, kin, nefret tohumları ekin..

Aslansınız siz..
Bu arada enkazdan çıkarılmış genç kızların sedyede baygın yatarken çekilmiş orası burası açık fotoğraflarını seks filmi sahneleri gibi kocaman kocaman yayınlayıp tiraj yapın.. (Bu fotoğraftaki kendi bacınız olsa gene ayni yere ayni büyüklükte koyar mıydınız, Genel Yayın Müdürleri?..)

Güneşlenen mankenlerin üstsüz fotoğraflarını "Plaja giden de haindir" bahanesi ile basarak, üç gazete daha satmanın yollarını da arayın..

Aslansınız siz..

Ama o zaman, bu kapanan barlarda, bütün kış onu yaşatacak parayı kazanmaya çalışan işsiz kominin parasını ödeyin de görelim..

Sadettin Tantan gaza geliyor..

Sadettin Tantan, devlet adamı, politika adamı gibi davranmıyor. Olaya 360 derecelik gözlüklerle bakmıyor..

Madalyonun arkasını araştırmadan basıyor emri..

Adapazarı'nı doğa yıkıyor.. Bodrum'u insan..

Bir yarayı saramadan kendi elimizle başka yaralar açıyoruz..

Açıyoruz da, ben hala merak ediyorum..

Bu ülkede turizm bakanı yok mu?..

Benden evvel onun Tantan'a gidip "Üstad ne yapıyorsun?" demesi gerekmez mi?..

Tantan'ın danışmanı yok mu?.. Ona çekinmeden gerçekleri anlatacak..

Bu ülke doğuda teröre 30 bin şehit verdi.. Onların matemini niye tutmadık o zaman?.. Hepsi ayni günde ölmediler diye mi?..

İfrat ve tefrit..

Devlet adamı, bu ikisinin arasında ölçü ve dengeyi bulan adamdır.

Devlet adamı, verdiği emri dört bir yanı ile düşünüp öyle veren adamdır.

Sadettin Tantan, bu ülkenin en parlak bakanlarından birisi.. Bana sorarsanız geleceğin ANAP Lideri.. Başbakanı.. Halk onu seviyor, güveniyor.. Ben özel olarak, dostum olduğu, yakından tanıdığım için çok seviyor ve fevkalade güveniyorum.. Ama polislik döneminden kalma bu ve benzeri emirleri Tantan'ı eritiyor.. Parti içindeki düşmanları kına yakıp oynuyorlar..

***

İçişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden bir faks aldım.

Tantan'ın konu ile ilgili talebini içeriyor.

İçişleri Bakanlığı Kriz Merkezi, Başbakanlık Kriz Merkezi'ne yazıp, dileklerini belirtmiş..

"Umumi eğlence yerlerinde eğlence ve gösterilerin asgariye indirilerek eğlence yapılıyor görüntüsüne meydan verilmemesi.."

Hepsi bu..

Ne bir ay diye bir kayıt var, ne de müziğin kapanması emri.. İz'ana davet.. O kadar..

Peki nerden çıkıyor, bir ay.. Nerden çıkıyor, polisin bar basıp müzik kestirmesi.. Nerden çıkıyor bu uygulama?..

Bodrum'da "Vur" deyince öldüren kafalar mı var?..

Bodrum kaymakamı, Bodrum belediye başkanı, içişleri bakanına başvurup aslında bu emrin bile Bodrum'u sosyal haritadan silmek anlamına geleceğini anlatacaklarına, yangına körükle mi gidiyorlar?..

Sevgili Tantan,

Türkiye'nin turistik yöreleri, çok daha açık, çok daha net emirlerinizi, hem de 24 saat geçmeden bekliyorlar..

Orada da bir başka yaşam mücadelesi verildiğini unutmayın ve bu açıklamayı lütfen, hemen yapın!..

Yapın ki, bir takım kafalar, emirleri kendi yorumlarına göre uygulayıp, size yaranma yarışına giremesinler.

BİZİM DUVAR
Erbakan deprem için "İlahi ihtar" demiş. Az demiş. Keşke hazır başlamışken "Benim yasağımı kaldırmazsanız daha başınıza neler gelecek neler?" de deseymiş.

Hakan & Utku

TEBESSÜM
"Sabah oldu mu acaba?.."

"Bilmem perdeler kapalı.."

"Git bak ne olur!.."

Gitti öteki.. Perdeyi araladı döndü ve yattı..

"Eee.. Gündüz mü, gece mi?.."

"Hatırlamıyorum" dedi, öteki..

Yardımlar!..
Ayhan Baş faksında ilginç bir noktaya temas ediyor..

"Yardım için toplanan paralar sanırım trilyonlara ulaşmıştır. Bu paranın sadece bir gecelik faizi 10 milyar falan olur. Paranın bankalarda kalacağı süreyi hesaplarsak, önemli bir faiz geliri olacaktır.

Siz beş altı trilyonla bankaya gitseniz, bankalar faiz yarışına girerler. Yardım paralarında da durum aynen öyle olmalı. Yardımların faizleri de yardıma gitmeli.." diyor.

Bir şey daha diyor..

"Toplanan paralar Afet Fonu'na aktarılacakmış.. Bildiğim kadarı ile Afet Fonu Emlak Bankası'nda vadesiz hesapta yatar.. Bu sistem de değiştirilmelidir."

Haklı.. Toplanan yardımların faizleri son kuruşuna kadar tahsil edilip yardıma eklenmeli.. Bu ülkede bugün en çok parayı paranın kendisi kazanırken, bu büyük kazancı depremzedelere değil, bankalara bırakmanın alemi yok!..

Sevgili dostum, Maliye Bakanımız Sümer Oral Bey bir açıklama yaparlar mı acaba?..

İşte hain bu!..

Dünkü Sabah, bu ülkedeki en büyük deprem haininin Kızılay olduğunu ortaya koydu..

Kızılay'ın deprem bölgesine gönderdiği çadırları gördünüz..

Mahruti çadırdır adı..

1945'de Van depreminde bu tür çadırlara çıkmıştık..

Önce ortaya uzun bir direk dikersiniz, sonra o mahruti (Koni) çadırı bu direğe asarsınız.. Etekleri etrafa kazık çakıp onlara gerersiniz.

Çadırın etrafına bir su hendeği kazarsınız ki, yağmur kar suları içeri girmesin, bu hendekte biriksin..

Eteğine kum torbalarım koyarsınız ki rüzgardan açılıp içeriyi soğutmasın..

Bir gece bir çatırtı ile uyandık.. Babam fırlamış, direğin dibinde çadırı tutmaya çalışıyor. Yağan karın ağırlığına dayanamış, çadırın direğin tepesine asılan kısmı, yırtılmış. Direk ayakta, ama çadır aşağı iniyor, babam da üzerindeki ağır karla çöküp bizi boğmasın diye var gücü ile dayanmaya uğraşıyor bir yandan da yardım çağırıyor.. Yandaki çadırlardan uyandılar.. Geldiler.. Kurtardılar..

Mahruti çadır işte bu..

Dikkat buyurun yıl 1945!..
1999'da, yarım asır ve de beş sene sonra deprem yöresine bu çadırları yolluyor Kızılay hala, utanmadan.. Sıkılmadan..

Sabah'ta çadır işinin nerelere geldiğini gösteren fotoğraflar da vardı.. 30 dakikada kurulup, sökülebilen ev kadar sağlam, ev kadar koruyucu uygar çadırlar..

Deprem kuşağının üzerinde oturan Türkiye'de, Kızılay araştırmamış bile..

Hurda çadırlarını 50 yıldır gönderip duruyor..

Bakın deprem salı günü oldu.. Tam bir hafta sonra yağan sağnak yağmur, Adapazarlılar'ı gafil avladı.

Laf mı bu?.. Gafil avlanan Kızılay..

Yahu yedi günde yetmiş tane çadır kent kurar, eloğlu.. Benim köhnemiş Kızılayım hala kahrolası mahruti çadırlarını kuramamış..

İşin aslı ne biliyor musunuz?..

Çarşamba sabahı bankamı aradım..

Yardım yapacağım..

"Kızılay hesabına mı?" dedi, bankadaki arkadaşım.. Bir an durakladım.. Bu isim bana güven vermedi inanır mısınız?..

Hayır.. Yerler, iç ederler falan diye değil.. Oradaki bürokrasiyi biliyorum. Devletten beter.. Yardım iş işten geçtikten sonra bile ulaşmaz yangın yerine..

"Kızılay adı bana sıcak gelmiyor" dedim.. Ne cevap geldi bilir misiniz?..

"Haklısınız Hıncal Bey!.. Bana da gelmiyor."

Kızılay'ın imajına bakın..

TRT'nin açtığı hesabın en uygun olduğuna karar verdik ortaklaşa.. Oraya yolladık..

Kızılay, ilkokulda koluma gururla iftiharla pazubendini taktığım Kızılay'ın günümüzdeki imajı işte bu..

Mahruti çadırları başlarında paralansın demek istiyorum ama olmuyor.. O çağ dışı çadırlara dahi muhtaç benim insanım.. Ekmek poşetini başına geçirip yağmurdan korunmaya çalışıyor, depremden tam bir hafta sonra ve meteoroloji üç gündür "Sağnak geliyor" diye basbas bağırdığı halde..

Kızılay'ın kendisi Kızılaylık!..

Şaşkın ördek..
Şaşkın ördek suya kıçından dalarmış.. En şaşkın ördeğin İstanbul Anakent Belediyesi olduğunu bilir miydiniz?..

İçişleri bakanlığı bildiri üstüne bildiri yayınlıyor..

"Deprem bölgesindeki bütün iş makineleri valilik emrine verilecektir" diye cumartesi günü..

Aynı saatlerde Anakent'in adamları, Nispetiye Caddesi'ni kazmaya başlıyorlar.. Kazı makineleri.. Kepçe makineleri, Etiler'de faaliyette..

Hadi o makineleri can kurtarmak için işe yarayacakları deprem mahalline göndermiyorsun.. Peki, depremler devam ederken, bir an sonra ne olacağı belli değilken, insanlar diken üstünde, en ufak bir işarette kendilerini yollara atacak panikler içinde yaşarken, Etiler'in, Akatlar'ın, Hisarüstü, Bebeküstü'nün, Birinci ve İkinci Leventler'in, Korukent'in, Ulus'un yani yaklaşık bir milyona yakın insanın tek ana arteri Nispetiye Caddesi'ni nasıl kazar da tek şeride indirirsin?..

Bir panik anında o senin kazdığın yerde neler olur hiç aklına getirmedin mi?..

Böyle bir gerzekliğe böyle bir dangalaklığa, böyle bir şaşkınlığa dünyanın neresinde rastlanır?.

Allah'ın adamları ana caddeyi, koskoca bir bölgenin tek arterini kazacak başka zaman bulamadınız mı?..

Bu belediyede kafası çalışan tek insan kalmadı mı?:.

***

Yazım biterken arkadaşlar aradılar..

"Hıncal Ağbi, Kısıklı'da yol kazıları başlamış, doğalgaz mı ne?.. Yığınla iş aleti de oraya yollanmış haberin ola" dedi. Yarın kimbilir daha nereler kazılmaya başlar..

Şimdi ben de "İşte devleti beğenmeyen Refah kafası"mı diyeyim istersiniz?..

Hayır demem..

"Sayın Erol Çakır,

İstanbul Valisi

İstanbul şaşkınların elinde.. İçişleri bakanının size verdiği yetkiyi kullanın. Bu kazıları kapattırıp, iş makinelerini de enkaz yörelerine yollayın" derim.. O kadar.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır