Müzik dünyası bir erken ölümle daha sarsıldı. Önce Gökhan Semiz ardından Kerim Tekin ve şimdi de Türk popunun genç yıldızı Ajlan...

Bir erken ölüm daha
Müzik dünyası bir erken ölümle daha sarsıldı... Önce Kerim Tekin, ardından Vitamin grubundan Gökhan Semiz ve şimdi de Türk popunun genç yıldızı Ajlan Büyükburç...

Her ölüm erken ölümdür ama Ajlan'ın ölümü çok erken oldu... Daha 30'unu karşılamamıştı Ajlan... Daha çok yolu vardı...

Kendini keşfedecek, hayatı keşfedecekti. O bir renk olmak istiyordu hayatın içinde. Renksiz olmaktansa bir renk. Hem de çok canlı bir renk.

Ve en çok da 'yeşil' olmak istiyordu.

Ve ölüm onu taze bir sabaha gözlerini açan hayatın kollarından çekip aldı... Sessizce... Herkes uykudayken...

O hayata ünlü müzik adamı Erol Büyükburç'un kızı olarak gözlerini açmıştı... Ama bir ünlünün kızı olmakla kalmadı... Babasından bayrağı alıp 'müzik'le yoğrulu yaşamda kendi kendine yürümeye başladı.

Babasından aldığı müzik sevgisi çocukken sarıp sarmalamıştı onu. 8 yaşında gitar dersleri aldı. Çocukluk yıllarında 'mutluluk fotoğrafları' vardı. Anne ve babası henüz ayrılmamıştı ve Ajlan, müzik sevgisinden söz ederken, "Annemle babamın birlikte olduğu yıllarda evimizde üç bin tane plak vardı ve bunlar benim hayatımdı" der. 8 yaşında hem İngilizce şarkılar söyler hem de caz müziğiyle tanışır. 17 yaşında ise Türkçe şarkılar söylemeye başlar.

1970 doğumlu olan Ajlan Nişantaşı Anadolu Lisesi'nde okurken, okulun fırtına kızıdır. Tüm sosyal etkinliklerin yıldızıdır. Okulunu çeşitli müzik yarışmalarında aldığı derecelerle gururlandırır. Fatih Erkoç'un vokalistliğini yapar.

Ama Türkiye onu ve müzikteki partneri Mine'yi, Aziz Üstel'in sunduğu "Gecenin Konukları" programı ile tanır. Bu programda caz şarkıları söyleyen bu iki kızın billur gibi sesleri herkesin dikkatini çeker.

Ardından "Aşk Olsun" isimli ortak bir çalışma yapar Ajlan ile Mine.. Kıpır kıpır hareketleri, müzik bilgileri, ilginç kostümleri ile müzik dünyasında yeni bir renk, yeni bir soluk olurlar...

Onlar müzikteki birlikteliklerinin yanısıra çok iyi iki dosttur. Ama bir süre sonra kendi başlarına devam etme kakarı alırlar. Ve yollarını ayırırlar. Ajlan "Tutunup Kendime" adlı bir solo çalışma yapar. Mine ise müzikal çalışmaları için Amerika'ya gider. Ama bekledikleri başarıyı yakalayamazlar. Ve ayrıldıkları günden itibaren sürekli olarak yeniden birleşecekleri haberleriyle gündemde olurlar. Ama birleşme olmaz.
Ajlan son günlerde yeniden 'caz' heyecanıyla sarılıp sarmalanmıştı. En sevdiği caz şarkılarını bir albümde toplamayı istiyordu ve bunun için çalışmalara başlamıştı. Bir diğer çalışma ise pop albümü olacaktı. Birlikte çalışmayı çok istediği Aysel Gürel'den de bir şarkı almıştı. Ve bu son şarkının adı; "Vursalar Ölmem"di.

Babası ile arası açıktı
Erol Büyükburç'un Türkan Hanım ile olan evliliğinden dünyaya gelmişti Ajlan... Ama anne ve babasının yolları ayrılınca o da her çocuk gibi bu ayrılıktan etkilendi. Erol Büyükburç'un halen evli olduğu Emel Büyükburç ile hiçbir zaman yıldızı barışmadı. Geçtiğimiz yıl Büyükburç'un bir başka evliliğinden dünyaya gelen kızı Özlem'e yardım elini uzatmaması baba-kızın arasındaki ipleri koparttı. Erol Büyükburç'un 1,5 yıl evli kaldığı Gönül Hanım'dan da Özlem adında bir kızı vardı ve ayda 10 milyon nafaka ödüyordu. Ancak Özlem Büyükburç hastaydı. Kronik ülseratif kolit olan Özlem Büyükburç'un tedavi masrafları için varını yoğunu satan anne Gönül Demirkol ile Erol Büyükburç'un mahkemedeki hesaplaşması Ajlan'ı çileden çıkarttı. Ve 'Ben artık öyle bir adamı tanımıyorum' diyerek babasıyla olan bağları koparttı. Ajlan'ın Kozyatağı'nda oturan annesi Türkan Hanım ise ölüm haberiyle şoka girdi. İğne ile sakinleştirilen ve uyutulan Türkan Hanım'ın yanında Ajlan'ın kızkardeşi Jeyan, arkadaşları ve müzikteki can dostu Mine vardı. Kalp hastası olan baba Erol Büyükburç ise kızının ölümünden bir gün önce SSK Okmeydanı Hastanesi'ne kaldırılmış ve yoğun bakıma alınmıştı.