kapat

19.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN DÜNDAR(cdundar@sabah.com.tr )


Polisler suçlu, amirleri güçlü

"Kötülük hep kazanır" cümlesiyle başlayan Pazartesi günkü yazıma, ertesi gün Yargıtay'dan müthiş bir tekzip geldi. "İstisnai" de olsa iyiliğin de bir şansı olabileceğini kanıtlayan Ceza Genel Kurulu, Manisa davasında aldığı tarihi kararla 4 yıllık bu korkunç maceraya "Ankara'da yargıçlar var" diyerek son noktayı koydu.

Ankara'daki 17 yargıç, işkence gören çocukların, polis gözetiminde alınmış "sağlam" raporlarını elinin tersiyle iterek İzmir Tabip Odası'nın işkence tespitlerini geçerli saydı. Ceza Genel Kurulu, "Tele-kulak çetesi" tarafından dinlemeye alınan Yargıtay 8. Dairesi'nin kararına uyarak, gençlere yapılan işkenceleri tek tek tarif etti, polisleri isim isim saydı, Türkiye'nin imza attığı uluslararası anlaşmaları bir bir hatırlattı ve işkenceci 10 polisin cezalandırılmalarını istedi.

Şimdi 10 polis, bu kez cezalandırılmak üzere yeniden yargılanacaklar.

Ceza talebi: "Her bir polis için 70 yıla kadar hapis..."

***

İş burada bitti mi?
Tabii ki hayır.

Tersine bu kararın ardından bütün gözler, polislerin amirine çevrildi.

"Amir", dönemin Manisa Emniyet Müdürü Kemal İskender'di.

Yargıtay'ın kararına göre İskender'in yönettiği binada gençler, "çırıpçıplak soyma, elektrik verme, basınçlı su sıkma, ıslak battaniyeye sarma, fiziki cebir, makattan cop sokma, yek diğerine yapılan işkenceyi seyrettirme" gibi "bezdirici, ıstırap verici, zalimane yöntemler"le işkence görmüşlerdi.

Bütün bunlar yapıldığı sırada İskender, bir alt kattaki makam odasında oturuyor ve çocukların durumunu soran ailelerine "Merak etmeyin, gayet iyiler" diyordu.

Ortada birbirinden beter iki olasılık var: Ya İskender, o sırada üst katta ne olup bittiğinden haberdardı; ki bu, O'nun da suçlu olarak yargılanmasını gerektirir...

... Ya da ekibinin yaptığı işten hiç haberi yoktu; ki bu, yalnızca bir yöneticilik zaafı değil, ağır bir kusur anlamına da gelir. Her iki olasılık da Ankara Emniyet Müdürlüğü gibi bir taht için büyük zaaftır.

* * *

İskender, dava sürecinde de ekibini büyük titizlikle kolladı. Sanık polisleri ve gereken belgeleri birkaç yüz metre ötedeki mahkemeye aylarca yollamadı.

İşkencenin tanığı ve Manisa davasının yılmaz takipçisi CHP milletvekili (DSP'den bu konuda hiç ses çıkmaması Meclis'te CHP'nin eksikliğini hissettirmiyor mu? Peki CHP, Meclis dışında kaldı diye susmak zorunda mıdır?) Sabri Ergül'ün, İskender'in de bu davada yargılanması istemi, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafından reddedildi. Ancak İskender, 1996 Şubatı'nda gayet cesur bir tavırla, "İşkence varsa beni yargılayın" dedi.

Yargılanmak bir yana, terfi ettirilip önce Malatya, sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi.

Yargıtay'ın kararıyla çakıştığı için hepten göze batan bu talihsiz atama, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın tele-kulak operasyonunda zirveye çıkan itibarına gölge düşürmüştür. Başkent gibi önemli bir kaleyi, böyle bir davanın kilit ismine teslim etmek, topluma ve hukukla inatlaşma görüntüsü vermiştir.

Sanıyorum, bugün, Sayın İskender'in 1996'daki haklı talebini yerine getirmenin tam sırasıdır. Hukuka saygısı olan her yönetim (başta atamayı yapan İçişleri Bakanlığı ve İskender için yargılama izni vermeyen Adalet Bakanlığı olmak üzere), Yargıtay'ın "işkence vardır" kararından sonra "İşkence varsa beni yargılayın" diyen bu bürokratın çağrısına kulak vermek durumundadır.

Eğer burada yönetim zaafa düşerse, herhalde söz konusu bürokrat, daha önceki talebinde ısrarcı olacak ve ekibiyle birlikte yargılanmasını talep edecektir.

***

"Manisa acısı"yla ilgili halen -sadece benim bildiğim- iki film senaryosu, bir tiyatro oyunu projesi sürüyor.

Bu filmlerin, "iyilerin kazandığı mutlu son"la bitmesi en büyük dileğimiz... Türkiye, uluslararası alanda "Geceyarısı Ekspresi"nin bıraktığı izleri temizlemeye çalışırken, yeni zaaflara düşmemelidir. Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır