kapat

19.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NURİYE AKMAN(nakman@sabah.com.tr )


Yar bana bir hata ölçer!

Arçelik yeni buluşuyla, 6 saniye içinde hatalı motoru ve hata kaynağını tespit edebiliyor. Ekonomide, siyasette, ahlakta dibe vurduğumuz bir dönemde teknoloji tarihine geçen bu buluşla gurur duyuyoruz...

Teknoloji Büyük Ödülü bu yıl yine Arçelik'in. Yenilikçi ürün geliştirme çabalarını desteklemek amacıyla verilen ödülü MQM (Motor Quality Monitor) denilen bir buluş aldı. MQM'in, 6 saniye içinde hatalı motoru ve hata kaynağını tespit ettiğini öğrendiğimde ilk tepkim, "Kolaysa insan davranışlarındaki hataları 6 saniyede bulan bir icat yapsınlar!" oldu. İçimden bir ses anında "Beynini keşfetmen için 6 saniye çok uzun bir zaman" diye bağırdı.

Sesin buyurganlığı beni MQM'in evrensel değerini sorgulamaya itti. Bir de baktım ki bu gerçekten dünya çapında bir buluşmuş. Ekonomide, siyasette, ahlakta dibe vurduğumuz bir dönemde teknoloji tarihine geçen bir çalışmamız olmuş. Özellikle uzay ve havacılık alanında büyük önem verilen bu "hata tespit ve teşhisi uygulamaları" yaklaşık 20 yıldır dünya gündemindeymiş. Prof. Dr. Ahmet Duyar ve ekibinin ABD'de bulunduğu 1980-1990 yıllarındaki çalışmaları sonucunda geliştirilen bu sistem, şimdi ilk kez elektrik motorlarında kullanılmış. İlk defa Hannover Fuarı'nda dünya pazarına sunulmuş ve büyük şaşkınlık uyandırmış. Kimse Türkiye gibi bir ülkeden dünyada ilk defa uygulanan böyle yüksek teknoloji ürünününün çıkmasını beklemiyormuş. Önceleri kuşku ile karşılanmış. Dünyada bu buluşu mukayese edilebilecek başka bir sistem de yokmuş. Ama kuşkular kısa sürede dağılmış. Şu anda Almanya'daki bir firmada MQM'in ön testleri sonuçlanmak üzere ve potansiyel alıcı konumundalarmış. Ayrıca dört firma (biri ABD, üçü Avrupa'da) 6 ay sürecek ön testler için sistemi kullanmaya başlamışlar. Siemens, Rockwell, ABB, Blador gibi firmalar sisteme özel bir ilgi göstermiş. Türkiye boyutunda ise bu ürün özellikle Türk savunma sanayii için önemli özellikler taşıyormuş.

Peki Arçelik'in işçileri, bu kalite kontrol ve güvence sisteminin uygulayacıları olarak ne düşünüyor? "Üst kattakilerin" gururuna, "alt kattakiler" nasıl katılıyor? İşte Arçelik'in Çayırova tesislerinde yapılan bir gezide üremiş duygu ve düşünceler:

Devlerle yarışıyoruz...
TİJEN ARISOY: (Ürün geliştirme): Bu teknolojiyi yakalamak kolay olmadı, Çok güçlü rakiplerle yarışıyoruz. Dışarıda insanların Arçelik hakkındaki fikirlerini duydukça burada çalıştığım için gurur duyuyorum.

(Ne mutlu size. Herkes çalıştığı kurumdan gurur duyacak şekilde çalışsa keşke.)

RECEP SELÇUK: (Ürün geliştirme): Başarıda en büyük faktör takım çalışması. Tüketiciye sunabileceğimiz en kaliteli ürünü bulmakla geçiriyoruz günümüzü, bunu yaparken kendimizi tüketici yerine koyuyoruz.

(Son zamanlarda kendimizi onun yerine koyabileceğimiz bir ötekimiz oldu mu? Kim bize, yerine kendimizi koyma ihtiyacı uyandırdı?)

ŞERAFETTİN KORKMAZ: (Kaplar Takımı): Burada üretim zinciri içindeki her takım, bir öncekinin müşterisidir. Yani biz ürettiğimiz bir malı, diğer bir takıma müşterimizmiş gibi sunuyoruz. Bizim üretim takımımızdan önceki üretim takımı için de biz bir müşteriyiz. Mesela biz, müşterilerimizden biri olan boyahanede beğenilmeyen bir taraf bulunduğunda anında yenileriz ürettiğimiz parçayı. Yani Arçelik'in üretim zinciri içinde de 'müşteri daima haklıdır' kaidesi geçerli. Biz birbirimizi memnun ettiğimiz için müşterimiz mutlu oluyor.

(Çok heyecan verici bir düşünce bu. Biz kime müşteriyiz? Bizim müşterimiz kim? Hayatı bu işçiler gibi yaşayabilsek keşke, yani herkesin herkese müşteri olduğunu unutmadan. Attığımız her adımın, ağzımızdan çıkan her sözün, hatta mimiklerimizin birer ürün olduğunu, bu ürünleri her an birilerine "sattığımızı", alıcıların bunların hem kullanıcısı olduğunu, hem de kendi ürünlerine materyal yaptığını, bizden kaynaklanan hatanın zincirleme olarak bütün bir evrene yayıldığını bilebilsek.) Bizde herkes bulunduğumuz noktadan daha iyiye gitmek için çalışır. İş mükemmelliği üretilen her malın kalitesine kefil olmaktır. (Hayatınızda kalitesine kefil olduğunuz bir işiniz var mı? Kim cevap vermek ister; siyasetçiler, hukukçular, gazeteciler? Dayanıklı tüketim maddelerinden beklediğiniz kalitenin yüzde kaçını, kendiniz için garanti edebilirsiniz?) Allah nasip ederse Avrupa Büyük Teknoloji Ödülü'ne de adayız. (Bu da çok tipik bir Türk cümlesi. Hedef büyük: Avrupa. Alçakgönüllük: nasip... İnsan iradesi ile Tanrı iradesinin sentezi.)

BURHANETTİN TUNÇBAŞ (YOÇ Tambur Hattı): Türk işçi ve mühendisleri olarak bazı şeyleri aşmak mecburiyetindeyiz. Daha önce milyarlarca dolar vererek dışardan alınırdı teknoloji. Hem yabancıların markasını üretir hem de onlara para kazandırırdık. Artık kendi teknolojimizi satar durumuna geldik. Şu anda Arçelik kendi dalında dünya devleriyle yarışıyor. (Kim kendi dalında bir dünya yarışçısı? 70 milyondan kaç kişi çıkar da 'Ben' diyebilir?) Arçelik'te aldığımız eğitimler düşünce tarzımızı değiştirdi. Örneğin çamaşırı yıkadıktan sonra makinede kalan atıksuyu tuvalete dökmek için kullanırız. Bu bilgileri eşimize, komşumuza anlatıyor, tasarruf fikrini yayıyoruz. (Peki bizler hangi bilgiyi çevremizle paylaşıyoruz? Türkiye'nin yararına hangi fikrin yayılmasına yardım ediyoruz.)

FATİH KURT (Boyahane takımı): Ben çok önemli bir iş yapıyorum. Preshaneden gelen ham gövdeyi kimyasal balyalardan oluşan tünellerden geçirerek işliyorum. Çok önemli çünkü benim işim makine üzerindeki görünmeyen kısımlarla ilgili.

(Herkesin yaptığı işin önemini anladığı, küçük diye küçümsemediği bir dünya özlemi uyandırıyorsun içimde.)

FETHULLAH COŞKUN (Destek mekanik bakım operatörü): Bu işletmenin havası, suyu, elektriği, içme suyu tamamen tesislerimizde üretiliyor. Bunlarla ilgili bakım, onarım ve yeni yatırımalarla ilgili işler yapıyoruz... Biz Arçelik olarak insanlığa daha fazla kolaylık sağlamak için çalışıyoruz.

RECEP ERSOY (Destek elektrik operatörü): Bireysel öneri sistemi sayesinde herkes, iş akışında yapılmasını istediği değişiklikleri ve önerilerini yönetime iletiyor. Dört önerim oldu. Biri kabul edildi. Tüm öneriler dikkate alınıyor, kabul edilsin veya edilmesin sonucu mutlaka bildiriliyor.

(Peki toplum yaşamında neden böyle değil? Neden daha güzel bir Türkiye için yapılan öneriler dikkate alınmadığı gibi, bizatihi önerinin yapılması tehlikeli bulunuyor? Neden bazen de öneriler öneri gibi değil de bir emir gibi dile getiriliyor? Neden bir öneri adabı da yok?)

İBRAHİM AYGUR (Ambalaj): Gürültülü bir ortamda yaşıyoruz ve bunu evlerimizde de hissediyoruz. MQM sistemi, motordaki gürültüyü en aza indiren bir sistem. Aynı zamanda hatayı da tanımlıyor. Tabii ürün henüz piyasaya sürülmeden. Bu da kalitenin artması demek. (Peki toplumsal olaylar için ortak bir hata tanımı yapılabilir mi? Kimin 'hata ölçer'ini kim kabul edecek? Ölçekler kaç zamanda bir değişecek? Bugünün hatası, yarının doğrusu olursa ne olacak?)

NURİ ÖZMEN (YOÇ bandında tamir operatörü): Arızalı makinelerle ben ilgilenirim. Teknolojinin ilerlemesiyle makinelerde motor kalitesi arttı. Böylece tamire daha az makina geliyor. Geçen seneye göre hata oranımız yüzde 70 oranında azaldı. (Bu da milli ekonomiye ciddi katkı demek. Keşke bu sorumluluğu herkes duysa ve herkes kendine sorsa: Ben bugün ekonomiye ne katkı yaptım?)

HAŞİM DEMİREL (YOÇ bandında son montaj operatörü): Çalıştığımız firmanın böyle bir ödül alması bizi çok sevindirdi. Eşim önce televizyondan öğrenmiş. Eve gittiğimde beni tebrik etti. O akşam oldukça hoş karşılandım evde. Ancak Arçelik çok fazla ödül aldığı için artık çevremdeki arkadaşlarım da ailem de alıştı bu duruma. Asıl 1997'de Kal-Der Kalite Ödülü'nü aldığımızda büyük sevinç yaşamıştık. Şimdi hem geçen sene hem bu sene teknoloji ödülü bizim. Bir alışkanlık oldu artık. (Ne kıskandırıcı bir alışkanlık. Mesela gün gelir Türkiye'nin insan haklarında böyle bir başarı alışkanlığı olurmuş! Ne keyifli olurdu, demokrasi bizde bir alışkanlık halidir diyebilmek.)

ABDULLAH ÜNLÜTÜRK (Giriş kalite kontrol): Teknolojimiz ilerledikçe kontrollerde hatalı parçaya daha az rastlıyoruz, yaptığımız işten zevk alıyoruz. Çünkü yaptığımız mamulu önce biz beğeniyoruz. (Ne mutlu Arçelik'e böyle bir ortam yaratmış. Hayatın diğer alanlarında tam tersi hatalı parçalar çoğalıyor. Herkes yaptığı işlerde gittikçe daha az zevk alıyor. Yaptığı ürünü kendi de beğenmeyen, ama yapmak zorunda kalanlar var...)

FATİH BATI (MQM test operatörü): Bugün Türkiye ödülünü aldık. Daha sonra Avrupa ve dünya ödülünü alsak işimiz bitecek mi? Mükemmellikte doyum olmaz. Asıl amaç insan kazanmak olmalı. Ne kadar çok tüketiciyi memnun edersek o kadar anlamlı olur ödülümüz. Beni Türkiye ilgilendiriyor asıl. Türkiye'nin dışarıda her konuda başarılı olmasını istiyorum. Milli maçtaki duygular gibi. Bugün Arçelik'te çalışmak iyi bir takımda futbol oynamak gibi bir şey. Bu takımda bizi nereye koyarlarsa orada oynarız. Önemli olan bu takımda oynamak, mevki önemli değil. (Allah Allah! Eskiden işçiler böyle konuşmazlardı. Ne yüksek bir bilinç düzeyi bu. Aferim. Bu şirket kültürünü topluma yaymak lazım. Kalite yukarıdan aşağıya inmez. Aşağıdan yukarıya çıkar..)

ADNAN NÖTÜK (Giriş kalite kontrol): İşte şu gördüğünüz, teknolojinin son harikası olan cihazımızdır. Bu alet motorun bütün elektriksel özelliklerini ölçer, birkaç saniyede motorda hata olup olmadığını gösterir. Hatalı makinelerimiz için kırmızı, sağlam makinalarımız için yeşil ışık yanar. Kırmızı ışık yanan makinalarda tam emin olabilmek için işlem üç defa tekrarlanır.

Bu işin lamı cimi yok, en baştaki soruma dönüyorum. Motor hatalarını 6 saniyede bulan insanoğlu, neden acaba canlı türlerini yoketmeler, doğal kaynakları kurutmalar, çocukları eğitimsiz, aç, sevgisiz bırakmalar ve başka binlerce hata için bir erken uyarı sistemi keşfedemedi? Ben onu bunu anlamam! Yar bana bir hata ölçer!

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır