kapat

19.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CENGİZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


Boş versenize...

Hükümet, Kosova konusunda eleştiri sağnağı altına girmeye başladı. Ağzını açan, eline kalemi alan, Türkiye'nin "pasifliği"nden ötürü eleştiri oklarını hükümete yöneltiyor. Başbakan ve Dışişleri Bakanı, sağa sola lâf yetiştirmeye uğraşıyorlar.

Güneş balçıkla sıvanmaz. Türkiye, uluslararası karar mekanizmalarının dışında tutuldukça -ki, bu haliyle aksi olmayacak- uluslararası gündemin her konusunda dışlanacak ve ister istemez "pasif" görüntü verecek.

Kosova'nın özelliği, bu durumu gizlenemez biçimde ortaya sermesidir; çünkü Kosova, Türkiye için özeldir. Çünkü, Türkiye'de Kosova nüfusundan fazla Kosovalı yaşamaktadır. Çünkü, Sırplar, Kosova'yı Türkiye'den almışlar ve Sırp milliyetçi mitosunu Kosova üzerinde ve Türkiye'ye karşı kurmuşlardır. Kosovalı Arnavutlar kadar, Kosova, Türkiye'nin sorunudur. Prizren'de sürüldükleri yerlerdeki zillet günlerinden sonra, evlerine döndüklerinde ahalinin Türk bayrakları açması bir raslantı değildir.

Kosova, işte bunun için, Türkiye'nin kendi zaaflarını gördüğü, Türkiye'nin aczini yansıtan bir ayna olduğu için; hükümete yönelik hayal kırıklıkları ve eleştiriler yükseliyor.

Oysa, Türkiye'nin bu hale gelmesi Kosova ile olmadı. Kosova, bunu gizlenemez biçimde ortaya döktü. Hepsi bu. Bu iş, Bosna Savaşı sırasında da böyleydi. Bosna ile ilgili kurulan "Temas Grubu"nda Rusya'nın ne işi vardı da, Türkiye yer almamıştı? Rusya, Sırbistan ile özel ilişkisi ve Slav karakteri sebebiyle kendisini kolayca empoze edebiliyordu. Türkiye'nin de Bosna ve Kosova ile özel ilişkisi var. Üstelik, Türkiye, NATO'nun tek Müslüman ülkesi. Balkan Müslümanlığı'nın; yani Bosna'nın ve Kosova'nın referans noktası. Türkiye, niçin Balkanlar ile ilgili her önemli düzenlemede, hem de Amerika ile bu kadar sıkıfıkı olduğu halde, "karar süreçleri" içinde yer alamadı?

Sebebi, "Batılılar bizi dışlıyor" gibi işin kolayına kaçan ksenofobik gerekçelerde aramayalım. Türkiye'deki devlet zihniyeti, ne Bosna'ya ne Kosova'ya inanmadı. Kosova bağımsızlık mücadelesi yaparken, bu konuyla ilgili ağzını her açtığında "Yugoslavya'nın toprak bütünlüğü" ile söze giren bir zihniyet, Kosova'ya inanabilir mi?

Bosna, silah için kıvranırken ve İran, Hırvatistan üzerinden Amerikalılar'ın göz yummasıyla Bosna'ya silah gönderirken, Türkiye eli kolu bağlı durdu. Yunanistan, ambargoya rağmen Sırbistan'a petrol göndermeye devam ederken; Türkiye niçin ambargoya saygılı kaldı?

Bu sorular geçerliliğini her zaman koruyacak.

Bize "Sırbistan, Türkiye'nin Almanya'daki vatandaşlarıyla en kısa bağlantı noktasıdır. Savaş bittikten sonra Sırbistan yerinde duracak. Sırbistan'la iyi ilişkilerimiz olmalı" diye konuşan Dışişleri yöneticilerini biliyoruz.

Şimdi de dış basın, Türkiye'nin Kosova'da ön almamasını "1389 Kosova çağrışımlarına sebep olmamak" ihtiyatlılığıyla açıklayan Dışişleri yetkililerine atıf yapıyor. Anlaşılan, "Kosova 1389" Sırplar'dan ziyade Türkiye'nin yetkilileri için yük teşkil ediyor.

Mesele zihniyette. Bu zihniyetle, ne Balkanlar'da ne bir başka yerde Türkiye'nin kayda değer rol oynamasını beklemeyin. Zihniyetin ne kadar çarpık olduğunu anlamak için, "koalisyon protokolü"nün dış politika bölümlerine bakın yeter. Bu hükümet, Avrupa'ya karşı afra tafra içinde, Amerika'ya karşı kuşkulu ama Rusya ve Çin'le ilişkileri geliştirmek arzusunda olduğunu programına alıyor.

Hem de ne zaman?

Rusya, Kafkasya'da Türkiye'nin altından halıyı çekmeye uğraşırken; Balkanlar'da Miloşeviç adındaki savaş suçlusuna kol kanat gerer ve Türkiye'nin tarih” ve kültürel ortaklarına karşı hasmane bir tavır içinde bulunurken...

Ya Çin... Doğu Türkistan'da (Sincan), kan gövdeyi götürür oldu. Onlarca kişinin, Çin yöneticileri tarafından idam edildiği ve binlerce Uygur Türkü'nün tutuklandığı haberleri dünya basınında yer alırken; MHP'li "57. hükümet" programında Çin'le ilişkilerine geliştirilmesine özel olarak yer veren Cumhuriyet tarihinin ilk hükümeti olarak kayda geçti.

Türkiye, Kosova'da pasif; Doğu Türkistan'ın gözardı edilmesinde ise aktif...

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır