kapat

11.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


İyi satan fikirler

Partilerde muhasebe günleri önemlidir. Muhasebenin kötü yapılması, hiç yapılmamasından daha zararlı olabilir.

Basına yansıyan haberlerden izlediğim kadarıyla, seçimlerde baraj şokuna uğrayan CHP'nin içine girdiği "muhasebe" sürecinde son derece sakıncalı bir eğilim filizleniyor.

Oldukça yaygın olan bu eğilime göre, CHP'nin seçim yenilgisinin sebebi "yeteri kadar milliyetçi" olamayışıdır. Önümüzdeki dönemde parti, yükselen milliyetçi dalgayı dikkate almalı; Kuvay-ı Milliye ruhuna ve Altı Ok'a her zamankinden daha sıkı sarılmalı ve "MHP milliyetçiliğinin karşısına Kemalist milliyetçilikle çıkmalıdır."

Yani rüzgar nerden esiyorsa, o tarafa yelken açmalıdır.

Doğrusu, "Sosyal demokrasinin evrensel doğrularıyla buluşmak" üzerine bu kadar laf edildikten sonra varılan bu nokta, bana siyaseten de, ilkesel olarak da çok sakıncalı geliyor.

Siyasi değerlendirmeyi bir başka yazıya bırakarak şimdilik ilkesel planda birşeyler söylemeye çalışayım.

* * *

Bir politik parti için program oluşturmakla, belli bir pazar için mal üretmek arasında hem benzerlik hem de ciddi bir fark vardır.

Benzerlik şudur ki; tıpkı mal ve hizmetler gibi, fikirlerin de bir piyasası vardır. Ortaya atılan bütün fikirler bu piyasada serbest rekabete girer. Uzun bir zaman sürecinde "iyi" fikirlerin "kötü" fikirleri piyasadan kovacağı, ya da marjinal bir konumda bırakacağı var sayılır. Demokrasinin temelinde bu fikir vardır.

Ama bu benzerliğe rağmen politik parti programı hazırlamak, pazara mal üretmek değildir, arada temel bir fark vardır.

Pazar için mal üreten açısından tek ölçüt taleptir, malın iyi satmasıdır. Üreticinin ürettiği malı beğenmesi, kullanması gerekmez.

Oysa politikacı fikir üretirken, sadece "alıcısı var mı, yok mu," diye bakamaz. Hangi fikir "iyi gidiyor"sa; hangi fikir "iyi iş yapıyorsa" onu savunurum, diyemez. Her şeyden önce o fikirler kendi fikirleri olmalıdır. O fikirlerin doğruluğuna ve faydasına inanmalıdır.

İnandığı bu fikirler, hele bir de "pazarda" bol alıcı buluyorsa daha ne ister! Başarı avuçlarında demektir. Ama başarı uğruna mevcut fikirlerini terkedip başka fikirlerin üretimine geçmek, tek kelimeyle; siyaset değil, ticarettir.

Ayrıca, tarih bize, "halkın teveccühünü kazanan" fikirlerin her zaman doğru olmadığını; çoğunluğun "doğru"sunun da zaman içinde değiştiğini; ve doğrunun bazen tek bir kişi tarafından savunulduğunu gösteriyor.

Seçimde oy vermenin at yarışlarında favori ata oynamak gibi ele alındığı bir siyasi kültürde, partilerden "çoğunluk eğilimine" teslim olmamalarını istemenin neredeyse "imkansızı istemek" olduğunu biliyorum. Ama "geleceğin çoğunluğu"nu temsil eden fikirlerin bugünden ezilip gitmemesi için başka bir yol da düşünemiyorum.

* * *

Bundan altı ay kadar önce, Yeni Yüzyıl Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Okay Gönensin'in "nokta koymak"tan sözeden yazısını okuyunca, ben de birçokları gibi Yeni Yüzyıl'ın "tıbben öldüğü"ne hükmetmiş ve bir veda yazısı yazmıştım.

Yanılmışım. Ama ne güzel bir yanılgı...

"Çıkmayan candan umut kesilmez" sözü bir kez daha doğrulandı; Yeni Yüzyıl Gazetesi içine girdiği "derin koma"dan çıkıp yeniden ayağa kalktı.

Ben, başta Kerem Çalışkan olmak üzere, bütün Yeni Yüzyıl kadrosuna geçmiş olsun diyor ve bu gazetenin, pazar günkü başyazısında vadettiği gibi, "özgürlükçü, demokrat ve liberal düşüncelerin platformu" olmasını diliyorum.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır