kapat

09.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
TEVFİK YENER(tyener@sabah.com.tr )


5000 karılı kral

Geceyarısını geçiyordu, kapı vuruldu. İri yarı adam "Kim bu saatte?" diye söylendi. Lokantayı kapatalı epey olmuştu. Geleni tanıyınca kapıyı açtı.

Şişman, gözlüklü adam selam bile vermeden bir masaya çöktü:

-Ne yemek var?

Lokantacı gülümsedi:

-Bu saatte bir şey kalmaz kral hazretleri..

Lokanta Roma'daydı. Ancak iki adam Türkçe konuşuyorlardı. Lokantacının "kral hazretleri" dediği adam kızdı, uflayıp puflayıp kalktı, doğru buzdolabına.. Masaya kocaman bir tencere ile döndü. Lokantacıya söylendi:

- Ah Turko Sukru, ah Sukru... Hani yemek yoktu?

Ve ondan sonra tencere dolusu soğuk makarnayı iştahla yedi. "Sukru" dediği lokantacı ise gülüyor: "-Kral hazretleri ben sizin soğuk makarna yiyeceğinizi nereden bileyim.., diyordu.

Mısır kralı ile Türko Şükrü

Roma'da 1960'lı yılların başıydı.. Soğuk makarnayı midesine indiren gerçek bir kraldı. Mısır Kralı Faruk.. Yirminci yüzyılın "5000 karılı" kralı.

"Turko Sukru" ise Şükrü Gülesin idi... Türk futbolunun efsane sporcusu. İtalyanların deyişi ile "Lazio'lu Turko Sukru!."

İşte; Mısır'ın eski kralı ile futbolun eski kralı Roma'da aynı masada oturuyorlardı. Türkçe konuşuyorlardı. Çünkü ikisi de Türk idi.

Şükrü Gülesin o sıralar futbolu yeni bırakmıştı. Büyük şöhretti "Lokanta açayım, Roma'da takılayım" demişti.

Dostuymuş Kral Faruk. İyi anlaşırlar, senli benli konuşurlarmış.

"Soğuk makarna" olayını Şükrü Gülesin'in ağzından dinlemiştim. 1968 yılında Şükrü ağabey ile aynı gazetede çalıştık. Spor yazarıydı. Herkesin pek sahip olamayacağı anılarını anlatmasını rica ederdim. Bir tanesi de "soğuk makarna ve kral" idi.

Şükrü ağabeyi dinlerken çok çok küçüklüğüme dönerdim. Beşiktaş'ta oturduğumuz yıllara. O, çarşıdaki berbere gelirdi. Benim için masallardaki dev adamdı. Bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçına gitmiştik. Şükrü Gülesin'e karşı da Fenerli sağbek Seracettin oynuyordu. O da heybetliydi. "Çok serttir ha.." derlerdi.

"Haydi Fener!.." derken Şükrü topu kaptı uçuyor. Seracettin tutamıyor. Beline sarıldı nafile.. Şükrü abinin, dev gövdeli Seracettin'i sürükleyişini unutamadım. Şimdi; ikisi de "Fatiha" istedi.

***

"-Yılda 40 bin lira ile geçiniyorum" dermiş Kral Faruk. Şükrü abi "Herkese böyle söylerdi" demişti.

Kral Faruk, 1952 yılında Mısır tahtından indirilmişti. İhtilalin lideri General Necip onu asmadı, kesmedi. Saraydan eşyalarını almasına izin verdi. Eşyaları bir gemiye doldurdu ve Kral Faruk İtalya'nın yolunu tuttu. Hazine götürmüştü beraberinde ve İngiliz bankalarında 30 milyon doları vardı.

Ömrü boyunca dar gelirli bir kral olduğundan söz etti. Ancak "krallar gibi" yaşadı.

İnanılmaz hayat ve aşk cinayeti
Kral Faruk, 16 yaşında Mısır tahtına geçmişti. Türk'tü. Yeşil gözlü, yakışıklı zarif bir gençti. Dünyanın en yakışıklı 10 erkeği listesindeydi.

17 yaşında evlendi. Yine Türk asıllı Feride ile..

Sonra gizli yaşamı ortaya çıkmaya başladı. Genç kral hamile kraliçeyi bırakıp özel evlerde fahişeler ile alem yapıyordu. Gizlice gece kulüplerine gidiyor, kadın beğeniyordu.

Bu sırada bir kadın beğendi ki... Onunla macerasını filmde seyretseniz "abartmışlar" derdiniz.

***

Eşim bana "-Coşkun Sabah'ta, Ferit el Atraş yeteneği var. Önemli bir ut virtüyözü.." demişti. O yıllar genç Coşkun Sabah besteci olarak parlamıştı. Fakat; Ferit el Atraş kimdi?

Ferit el Atraş, Arap dünyasının ilahıydı. Ut üstadı, bestekâr ve ses sanatçısı. Ferit el Atraş'ın ut sololarına doyum olmaz. Hangi müziği severseniz sevin Ferit el Atraş'ın çalışından zevk alırsınız. Hem "jazz" dır, hem "taksim".

Küçüklüğümde Arap filmlerinin gösterildiği Taksim Sineması'na annemin sürüklemesiyle giderdim.

Ferit el Atraş'ın filmini ilgisiz seyrediyordum. Fakaaat; filmin kadın yıldızı içimde garip duygular uyandırdı. İlkokul sona gidiyordum. Kadın ile erkeğin farklı yaratıklar olduğunu keşfettiğim yıllar. Atraş'ın rol arkadaşı şarkıcı kadın büyülemişti beni. Adı: Esmâhan idi.

Filmin aralığında kasato yiyorum. Kasato, o yıllar bayıldığımız buz gibi çikolatalı tatlıydı. Annem, yanında oturan Mazlume teyzeme anlatıyor: "-Şu Esmâhan var ya.. Ah ne talihsiz kadın Mazlume.. Görüyorsun güzelliğini" İç geçiriyorum. Kadının yeşil gözleri, beyaz teni, balıketi gövdesi, dudakları, gamzeleri büyülemişti beni.

Annem devam ediyor: "-Biliyorsun Mazlume'ciğim, bu güzel kadını Kral Faruk'un karısı Kraliçe Feride öldürttü.."

Hoppaaaa!.. Anne ne diyorsun? Bu güzel kadın yaşamıyor mu? Ne üzülmüştüm. Filmin ikinci yarısında güzel bir hayaleti seyrediyordum artık. Esmâhan'ın çoktan öldüğünü öğrenmek tarifsiz duygular yaratmıştı içimde. Hayatının ışığı sönmüştü, tır tır ederek çalışan sinema makinesinin ışığı onu canlandırıyordu. Beyazperdenin üstünde gülüyor, dansediyor, şarkı söylüyordu. Ne tuhaf.

O gün filmi birlikte izlediğim Mazlume teyzemin ölümüne de şaşırmıştım. Onun öleceği aklıma gelmezdi. Yürümez, bale yapardı. Piyanosundan sıkıldığında Fransız gazetelerinin bulmacalarını çözerdi. Her şeyi bilirdi.

Taksim Sineması'na daima Mazlume teyzem ile giderdi annem. Önce onun Sıraselviler'deki evine uğrardık. Dedesi Tevfik Paşa'nın kocaman resmi loş bir köşeden çok ciddi bakardı. Göğsündeki madalyaları sayardım. Koskoca antika aynalar yanlamasına duvara dayanmıştı. Köşkü harap olmuş, Sıraselviler'deki apartmanına taşınmıştı. Eski apartmanların yüksek tavanları bile köşkün koca aynalarını dik koymaya yetmiyordu.

Kraliçe kıskançlıktan elini kana buladı
Esmâhan'ı annem anlatırdı. 1944'te ölmüş. Bir "Dürzi" kahramanın kızıymış.

Esmâhan'ın babası Lübnanlı ünlü Atraş ailesinden bir Dürzi prensi. Fransızlarla Lübnan'ın özgürlüğü için savaşıyor, öldürülüyor. Fransızlar Prenses Esmâhan ile erkek kardeşi Prens Ferit el Atraş'ı Lübnan'dan kovuyorlar. Onlar da Mısır'a kaçıyor. İki kardeş sesleri ve müzikleriyle Mısır'da büyük şöhret yapıyorlar.

İşte; bizim Coşkun Sabah ile kıyasladığımız Arap dünyasının efsane müzisyeni Ferit el Atraş meğerse prens. Onun ablası Prenses Esmâhan'a abayı yakmış Mısır Kralı Faruk.

Kralın bir de İtalyan pezevengi varmış. Yüzyılın en ünlü "seksüel broker"ı.. Adı Antuan Pulli. Ona asalet unvanı bile vermiş Kral Faruk. Salmış Antuan'ı "Esmâhan'ı bana yap" diyerek. Kral istemiş, iş bitmiş. Kral ile şarkıcı arasında büyük aşk başlamış. Esmâhan'ın kocası Ahmet Salim ilişkiyi öğrenmiş ses etmemiş. "Neme lâzım, herif kralım" demiş. Kral Faruk da onun işlerine nur yağdırmış.

Mısır'da halkı hem kral soyarmış, hem de çevresi. Halk ikiye ayrılmış. Yutanlar, ütülenler.

Esmâhan'ın kocası boynuzlarından memnunmuş. Ancak Kraliçe Feride ilişkiyi öğrenince delirmiş. Kadın gururu... Aman ha!..

Esmâhan'ın otosuna bir sabotaj yaptırmış. Kaza süsü verilmiş cinayet. Esmâhan ölmüş. Güzeller güzeli kadının ardından matem tutmuş Arap dünyası ve hattâ Türkiye'deki hayranları bile.

Kral Faruk, kendisine "5000 karılı kral" denmesine rağmen Esmâhan'ı asla unutmamış.

Kral Faruk 1965 yılında öldüğünde bir dergide okumuştum: "...Annesine az para verirmiş. Amerika'daki annesi kızmış, bir erkekle sevişirken kendi filmini çektirmiş. Filmi de Kral Faruk'a göndermiş -Bol para vermezsen filmi dünyaya dağıtırım rezil olursun- demiş. Faruk da annesine hazine sayılacak kadar para göndermiş."

Şükrü abi, Kral Faruk'tan söz ederken "-Acaip adamdı yahu... Bir gün kral gibiydi, bir gün sefil..." demişti.y61

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır