kapat

09.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Gelin çiçek derelim..

Kaçıncı kez yayınlıyorum bilmem.. Ama her Anneler Günü'nün geleneksel yazısı oldu artık..

* * *

Sene 1966 Mart ayı Muhabere Yedek Subay Okulu'nda öğrencilik dönemim bitmek üzere..

Günlerden çarşamba, ertesi gün kura çekeceğiz.. 1,5 yıl görev yapacağımız yeri belirlemek üzere..

Eve geldim, annem odasında hüngür hüngür ağlıyor.. Odasından zaten haftalardır çıkmıyor.. Her gün vücudunun bir başka organına yayılan bir hastalığı var... Kanser.. Günleri sayılı... Gerçeği babam biliyor.. Bir gece ağlayarak bana anlattı, ben biliyorum..

"Hayrola anne" dedim.

Babamla tartışmışlar. Babam asker.. Askerdi.. Şimdi milletvekili.. Genel kurmay başkanı sınıf arkadaşı.. Kara kuvvetleri komutanı da öyle.. Bir telefonu yeterli, benim Ankara'da kalmam için.. Annem yalvarmış.. Babam "Herkesin oğlu nasıl giderse, senin oğlun da gider... Bu vatanın iyi yeri kötü yeri olmaz" demiş, çarpmış kapıyı çıkmış gitmiş.. Annem kaderini bilmiyor, ama hissediyor olmalı ki, beni ille de yanında istiyor. Ne dediysem kesemedim ağlamasını.. Sonunda "Bak anne" dedim.. "Bu kadar çok mu istiyorsun Ankara'da kalmamı?"

Sarıldı boynuma.. Dakikalarca öyle kaldık.. Kulağına "Merak etme anne" dedim. "Madem sen bu kadar istiyorsun ben de Ankara'yı çekeceğim... Sen bu gece dua et yalnız!.."

Ertesi gün kurayı yönetecek ekip geldi. Numaralarımız okunuyor. Gidip çekiyoruz. Yüksük gibi bir şey. Açılıyor, içinden tayin yeriniz çıkıyor.. İnanılmaz bir duygu var içimde. Hiç heyecanlı değilim. Ankara'yı çekeceğimden eminim çünkü.. Bu nasıl bir inançtır, bugün hala izah edemem...

Bir yüksük kaptım. Personel albaya uzattım "İçinde Ankara yazıyor albayım" dedim, daha açmadan. Birkaç saniye sonra mikrofonda yüksek sesle okudu.. "Muhabere Komutanlığı Emrine... Ankara!..."

Annem heyecanla bekliyordu evde, yatağında oturmuş.. Elideki upuzun tesbihi ile...

Mutluluk gözlerinde nasıl ışıldıyordu bilemezsiniz...

Belki de son mutluluğu..

Annem ertesi gün öldü...

44 yaşındaydı...

* * *

Bugün anneler günü..
Ne severim, Muammer Sun'un türküsünü..

Anamız başımızda..

Her öğün aşımızda..

Ananın emeği var,

Her iyi işimizde..

Gelin çiçek derelim,

Yollarına serelim..

Sevgi dolu türkülerle,

Annemize verelim!..

Anneler Günü!..
Askerlik arkadaşım Dan ile onun metalik mavi arabasına portatif soğutucumuzu, eski kotlardan keserek yaptığımız şortlarımızı ve tişörtlerimizi koyup, Fort McCellan askeri üssünün ana kapısından geçişimizden bu yana tam 26 yıl geçti. Elimizde hafta sonu izin belgelerimiz ve ordudan aldığımız asker harçlıklarımızla Florida'ya doğru yola koyulduk. Sahilde hoşça vakit geçirmeye karar vermiştik. Yediğimiz berbat karavanaları ve Alabama'nın korkunç sivrisineklerini ancak bu şekilde unutabilecektik.

Aylardan mayıstı ve hava çok güzeldi. Arabanın üstünü ve müziği sonuna kadar açtık. Birmingham'a varınca mola verip Anneler Günü'nü kutlamak için annelerimize telefon etmek istedik.

Annem alışverişten yeni dönmüştü. Sesinden bu özel günü ailemle geçiremeyeceğim için mutsuz olduğunu anladım. "İyi yolculuklar, dikkatli olun. Seni çok özleyeceğiz" dedi.

Arabaya döndüğümde, Dan'in yüzündeki ifadeden onun da benim gibi suçluluk duygusu içinde olduğunu anladım. Oturduk, düşündük ve annelerimize çiçek göndermeye karar verdik.

Birmingham'ın güneyinde bir otoparka arabamızı park ettikten sonra en yakın çiçekçiye gittik. Göndereceğimiz çiçeklere birer not yazıp, hafta sonunu annemiz yerine, sahilde geçireceğimiz için kapıldığımız suçluluk duygusunu hafifletmeye çalıştık.

Çiçekçi küçük bir erkek çocuğunun belli ki annesine çiçek seçmesinde yardımcı oluyordu. Bir kenarda çiçeklere eklenecek notlarımızı yazarak bekledik. Denize ve kızlara biran önce kavuşmak için sabırsızlanıyorduk.

"Annemin bu çiçekleri çok seveceğinden eminim" dedi, küçük çocuk "Annem karanfilleri çok severdi."

"Mezarlığa gitmeden önce" diye sözlerini sürdürdü, "bahçemizden kopardığım çiçekleri de ekleyeceğim."

Dan'e baktım. Küçük çocuğun elinde çiçeklerle gururla dükkandan çıkmasını ve babasının arabasına binmesini izledik birlikte.

Çiçekçi "Siz nasıl bir şey istiyorsunuz?" diye sordu.. Küçük çocuk onu da çok duygulandırmıştı. Sesi titriyordu..

"Sanırım istemiyoruz" dedi Dan. Yazdığımız notları çöp kutusuna attık ve dükkandan çıkıp arabaya bindik.

Dan "Pazar akşamı saat beşte alırım seni" dedi ve beni annemin evine bıraktı.

Arabadan tatil çantamı çıkarmaya çalışırken, "Tamam" dedim.

Florida'ya başka bir sefer gidebilirdik...

Niki Sepsas

(Tavuk Suyuna Çorba'dan)

Anneme dua!..
Sevgili Tanrım,

Artık genç değilim ve arkadaşlarımın anneleri tek tek ölmeye başladı. Arkadaşlarım annelerinin değerini anladıklarında, bunu onlara söyleyemeyecek kadar geç kaldıklarını dile getiriyorlar.

Benim hala hayatta olan kusursuz bir annem var. Onun değerini her geçen gün daha iyi anlıyorum. Annem değil, ben değişiyorum. Yaşım ilerledikçe, onun ne kadar olağanüstü bir insan olduğunu daha iyi anlıyorum.

Bu sözleri annemin kendisine söyleyemiyorum ne yazık, oysa duygularımı kaleme almak ne kolay.

Bir evlat kendisine yaşam veren annesine nasıl teşekkür edebilir?

Bir çocuk büyütürken gösterdiği sevgiye, sabıra ve onca çabaya? Bebekken arkasından koştuğu, asabi bir ergeni anladığı, her şeyi bildiğine inanan üniversite öğrencisini hoşgördüğü için şükranlarını nasıl dile getirebilir? Kızının annesinin ne kadar akıllı bir insan olduğunu anladığı günü sabırla beklediği için nasıl minnet duyabilir?

Anne olmuş bir evlat hala kendisine annelik yapan bir insana nasıl teşekkür edebilir?

Her zaman öğüt vermeye hazır olduğu halde, istendiğinde, ya da gerektiğinde sessiz kalmayı başardığı için..

Binlerce kez söyleyebileceği durumlarla karşılaşmasına karşın, "Ben sana dememiş miydim?" demediği için..

Kendisi olduğu için.. Sevgi dolu, düşünceli, sabırlı ve bağışlamayı bilen kendisi olduğu için, nasıl teşekkür edebilir?

Tanrım,

Senden onu hakettiğince kutsamanı istemekten başka bir şey gelmiyor elimden..

..ve onun bana örnek olmasında, bana yardımcı olmana şükretmekten başka.

Kendi çocuklarımın gözünde, annemin benim gözümde olduğu kadar iyi bir anne olabilmek için sana dua ediyorum Tanrım.

Bir kız evlat

(Ann Landers-Tavuk Suyuna Çorba'dan)

Anneler Günü keyfiAnneler Günü
(Başta Müyesser Gürtunca (Utku'nun annesi) olmak üzere şu an aramızda olmayan annelerin anısına saygıyla...)

Bugün Anneler Günü. Pek çok kimsenin bilhassa da çiçekçilerin dört gözle beklediği gün geldi çattı işte. Neden mi çiçekçiler? Cesaretiniz varsa bugün gidin bir çiçekçiye de çiçek fiyatlarını sorun; ne demek istediğimi anlarsınız.

Anneler Günü'nün bir gün öncesi yani dün bu yıl da yurt genelindeki mağazalardaki kalabalık nedeniyle Ana-Baba Günü olarak kutlandı. Alışverişin ana sponsoru yine babalardı. Böylece babaların da boynu bükük kalmadı. Onlar da günlerini gördüler.

Koca yıl enflasyondan, terörden, trafik kazalarından anası ağlayan bizim gibi bir millete annelerin yüzünü güldürmek için tek bir gün az aslında. Bize Anneler Haftası lazım. Hoş, son zamanlarda anamızı ağlatanların başında da yine anneler geliyor ya neyse. Bakınız Tansu Çiller. Biraz daha sağa bakınız Merve Kavakçı. Tam Tansu Bacı biraz dersini aldı da azıcık sustu diye sevinirken bu sefer de başımıza Merve Bacı çıktı. Sadece bizim değil, devletin başına, Meclis'e çıktı ve ortalığı karıştırdı. Kendileri bu yılki Anneler Günü'nü, ağzı kulaklarında, Meclis'te başını açmayıp ülkenin başına iş açmaya çalışarak kutluyor. Hak ettiği hediyeyi en kısa zamanda almasını diliyoruz.

Sokaklarda "anam benim" diye kadınları taciz eden magandalar bugün bir köşede sus pus oturuyorlar. Eee kolay mı?! Ondan sonra işin yoksa her anam dediğine git hediye al.

Peki acaba ünlü annelere bugün ne hediye alındı?

Tansu Çiller: Mert geçen yıl anasına Yüce Divan'da sırtı ağrımasın diye minder almıştı. Tansu Bacı'nın bu yıl ki hediyesi ise içi DYP oyu dolu bir seçim sandığı ve üç ayrı Amerikan üniversitesinden alınmış sahte fahri doktorluk ve onur belgesi oldu.

Bülent Ersoy: Aldattığı eşinin gönlünü almak için her yolu deneyen Cem Bey bugün de boş durmadı ve Bülent Hanım'a pırlanta bir yüzük aldı. Bülent Hanım'ın eşine hala kırgın olduğu ve yüzüğü Cem Bey'in kafasına nazikçe fırlattığı görüldü. Cem Bey aynı hediyeyi Babalar Günü'nde tekrar vermeyi deneyeceğini açıkladı.

Sezen Aksu: Minik Serçe günü karlı geçirenlerden. Sezen Hanım'ın bu yıl ki hediyesi henüz keşfedilmemiş iki yeni çıtır popçu.

Savaş Ay: A Takımı'nın yeni formatıyla önüne gelene cevap hakkı doğuran Savaş Abi, yılın annesi seçildi ve sevinçten reytingi tavana vurdu.

Berna Yılmaz: En kötü Anneler Günü'nü kutluyor. Çünkü Mesut Bey üzüntüden hediye almayı unuttu. Hatırladığındaysa önce türbanlı milletvekili görmüş gibi bir köşeye kaçtı. Daha sonra da eşinin gönlünü almak için miting partneri Mahzun'dan bir şarkı okumaya başladı. Yazı yayına hazırlandığında Mesut Bey hala "Annem annem ben ne acılar gördüm" diye bağırıp duruyordu.

Tabiat Ana: O yine kesildi, kirletildi, yakıldı, yok edildi. Hediye zaten beklemiyordu. Biraz saygı umdu. Bugün de göremedi.

Tüm annelerin en güzel çiçekleri çocuklarıyla, geçirecekleri nice yıllar dileklerimizle Anneler Günü kutlu olsun.

Hakan & Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
Tanrı her an her yerde olamayacağı için anneleri yaratmıştır.

Arap Atasözü

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır