kapat

08.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
'Liberal değil anarşik ekonomi'
"En önemli sorun enflasyondur" diyen Eğilmez, 1980 sonrasının anarşik ekonomi olduğunu savundu

İktisatçılar Haftası'nın ikinci gününde, 'Türkiye'nin İktisadi Konumu ve Beklentileri'nin ele alındığı oturumda, 'en önemli ekonomik sorun enflasyon' tartışılırken, katılımcılar Türkiye'de serbest piyasa ve liberalizm uygulamasını da ele aldılar.

DPT Müsteşarı Orhan Güvenen, "1950 sonrası afaki bir gelişmedir, tutarlılık yoktur" derken, Hazine eski Müsteşarı ve Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Mahfi Eğilmez, 'liberal değil, anarşik ekonomi' tanımlaması yaptı. Eğilmez, "1980 sonrasında liberal modele geçtik deniliyor. Biz aslında liberal ekonomi uygulamadık. Demokrasiyi nasıl yanlış anladıysak, liberalizmi de öyle yanlış anladık. Bizimki liberal ekonomi değil, anarşik ekonomi" dedi.

Medya Holding Murahhas Azası Şükrü Karahasanoğlu'nun oturum başkanlığını yaptığı dünkü panel, İstanbul Üniversitesi'nin 'üstad hocalarından' Prof. Dr. Ömer Celal Sarc anısına düzenlendi. Karahasanoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, Prof. Sarc'ın özgeçmisini okudu ve bir anısını anlattı ve "Hoca'nın istediği kadar çok sayıda iktisatçımız var" dedi. Genç iktisatçılara, Prof. Sarc'ı örnek almalarını öneren Karahasanoğlu, salondakileri Hoca'nın anısına saygı duruşuna çağırdı.

'Tek haneyi bilen yok'
"Türkiye'nin iktisadi konumunu bir cümleyle belirlemek istiyorum. Aşağı yukarı 10 yıldır aynı sorunları tartışıyoruz. İlk sorun da enflasyon" diyerek sözlerine başlayan Mahfi Eğilmez, Nisan'da yukarı doğru kıvrılmaya başladığını söyledikten sonra, şöyle devam etti:

"Enflasyon, en ciddi ve Türkiye'nin konumunu belirleyen sorun. Türkiye gibi ülke yok. Yaklaşık 30 yıldır iki haneli enflasyon var. En kalıcı, en istikrarlı şey enflasyon. Toplumun yarısından fazlası 26 yaşın üzerinde. Yani, tek haneli enflasyonu yaşamamış. Geri kalan büyük bölüm tek hanede yaşamış, ama hatırlamıyor. Toplumun büyük bölümünün ne kadar rahat yaşandığını hatırlamasına imkan yok."

Eğilmez, "Hükümetin, petrol fiyatlarındaki artışla, enflasyonun çıktığını iddia etmesi pek doğru değil. Çünkü düşerken de aynı şey söz konusuydu. Enflasyonun inmesinde bizden bir katkı yoktu" diye konuştu. "Türkiye'nin beklentilerinde fazla bir değişiklik yok. Siyasal istikrar, uzlaşma ve bilmesek dahi enflasyonun düşmesini istiyoruz" diyen Eğilmez, şunları söyledi: "Gelen hükümet bu sorunu çözmek istiyorsa, birtakım reformları yapmak zorunda. Sosyal güvenlik, bankacılık ve tarımsal destekleme konusunda refomlar yapılmalı. ''

DPT Müsteşarı Orhan Güvenen de, güncel ekonomik sorunlardan çok Türkiye'nin sosyal yapısı ve iktisadi gelişmeler ve orta ve uzun vadeyi ele aldı. Çok farklı bir tarih kimyasından geldiğimizi vurgulayan Prof. Güvenen, "1959 sonrası afaki bir gelişmedir, tutarlılık yoktur. Liberalizme geçiş için gerekli siyasi ve ekonomik kurumlar yoktu. İyiniyet vardı ama yol haritaları yoktu" dedi.

Prof. Oğuz Oyan ise, sanayideki küçülmeye dikkat çekerek, "1999'un kayıp yıl olduğu anlaşılıyor. Durgunluğun, 2000 yılına taşma ihtimali yükseliyor. Enflasyonla mücadele için büyümeden vazgeçmek kolay bir karar değil. Bunun bedeli işsizlik" dedi.

En önemli sorun kaynak yetersizliği
İKTİSATÇILAR Haftası'nın ikinci günündeki konuşmacılardan biri de Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Okan Oğuz'du, Türkiye'nin en önemli sorununun kaynak yetersizliği olduğunu söyleyen Oğuz, ekonominin libere edilmesinin, özel sektörün temel ve vazgeçilmez tercihi olduğunu vurguladı. Oğuz, "Devletçi politikalardan uzaklaşılması, devletin ekonomideki ağırlığının giderek azalması ve ekonomimizin uluslararası rekabete açılması, esasen bir tercih olmaktan çok, zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır" dedi. Oğuz, başta AB'ye tam üyelik perspektifi olmak üzere, uluslararası ve bölgesel entegrasyonlara katılımın zorunluluk olduğunu savunarak, Türkiye'nin, liberal ekonominin bütün kurum ve kurallarını doğru biçimde oluşturmaya ve uygulamaya mecbur olduğunu söyledi. Devletten birinci beklentilerinin, hem ekonomiyi liberal ilan edip, hem de devletçi politikalara prim verilmemesi olduğunu vurgulayan Oğuz, "Türkiye, liberal ekonominin kurallarını doğru biçimde oluşturmak, oyunu kurallarına göre oynamak zorundadır. Bugünkü dünya gerçekleri de buna dayanmaktadır" dedi.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır