kapat

30.04.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Pist işi vardı, ne oldu?

Hayatın içinde heyecan verici yeni oluşumlar varken... Ayrıca "İstanbul Anakent Belediyesi'ni Bismillah çekerek mi akbillediler yoksa besmelesiz mi akıllı biletlediler?" konusu "netleştir beni" diye bağırırken... Ve Ankara'da da ayrıca "FP'nin yeni milletvekili Merve hanım, Meclis'e başını açıp cici bir hanım olarak mı girmeli..." konusu da sosyal içerikli güzel bir yazı olur diye gözümün önünde oynaşırken ben kalkıp kendimi yazacağım...

Biliyorum ayıptır...

Gazetecinin yediğini, içtiğini ve kendisini yazması utanılacak bir durumdur fakat ben dün günümün yarısından fazlasını sanık olarak mahkemede geçirdim.

Hapsi istenen kişi olmuştum...

Ne yapmışım?

Aczimendilerin lideri Müslüm Gündüz, Fadime Şahin ile basılınca; "Salla Fadime düşecekler..." diye bir yazı yazmışım ve bu yazının içinde Müslüm Gündüz için "dinci kart zampara...." diye gözlemlerimi yansıtmışım. Müslüm Gündüz, bana ceza davası açmış hapis cezasıyla terbiye edilmemi istiyor.

Hakime ifademi verdim...

Boynum kıldan ince...

Adalete saygılıyım..

Başka ne yapmışım?

Şimdi Malatya'dan bağımsız milletvekili seçilen Ahmet Özal'ın 3 villasını yazmışım. Devlet bankası olan Emlak Bankası'nın Genel Müdürü Erdin Arı, "Tahsili zora düşmüş 600 milyar liralık alacak" konusunda konuşurken; "Ahmet Özal'ın 3 villasının olduğunu, bunu bugüne kadar gizlediğini fakat polisin de yardımıyla bu villaları bulup, haciz koydurduklarını" anlatmış...

Bunu yazmışım...

Ahmet Özal da hapsimi istiyor.

Başka ne yapmışım?

Seçimlerden hemen önce "Pistten ziftlenme var..." diye 11 gün boyunca yazıp, durmuşum.

Hatırlayanlar biliyordur...

Hatırlamayanlar için özetleyeyim: İstanbul Atatürk Hava Limanı'na bir üçüncü pist yapılması için ihale açılmıştı. İhaleyi o dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın yakın arkadaşı Sadri Şener isimli bir inşaat şirketi yüzde 58 oranında fiyat kırarak almıştı. Sadri Şener, devlet şirketi DHMİ'ye bu pisti, 1 trilyon 864 milyar liraya yapıp, teslim etmek üzere mukavele imzalamıştı. Ancak sonradan bu fiyattan sapma olmuş, 1.8 trilyon liraya bitecek denilen pist için devletin önüne 11.5 trilyon liraya mal oldu diye yüksek bir fatura konmuştu.

Ve biz gazeteciler sormuştuk:

Bu fatura neden şişti?

Pisti yapan firmanın sahibi Sadri Şener de "Ben ihaleye girmeden önce pistin yapılacağı yere gittim. Ben mühendisim. Yanlış keşif yapmışlar. Yanlış keşfin daha sonra düzeltileceğini ve bu fiyata bu pistin çıkmayacağını bakar bakmaz kestirdim ve işi aldım..." demişti. Yani müteahhit firma pistin sahibi DHMİ'yi, bu pistin yapılması sırasında kaçak olmasın, defolu bir durum ortaya çıkmasın diye kontrolle görevlendirilen diğer devlet şirketi DLH'yı ve bunların bağlı olduğu Ulaştırma Bakanı'nı "Yanlış keşif yapmakla" suçluyordu.

Ben de sormuştum...

DHMİ'de 406, DLH'i de ise 158 mühendis olmak üzere toplam 564 mühendis çalışıyor. Bu 564 mühendis Yeşilköy gibi üstüne daha önce 2 pist, çok sayıda hangar binası, hizmet binası, iç ve dış hatlar için dev terminal binaları yapılmış, 150 metre ötesinden 4 şeritli yol, 1000 metre ilerisinden 8 şeritli otoyol inşa edilmiş, dolayısıyla bilinmedik, sürpriz hiç bir yanı kalmamış Yeşilköy gibi bir yerde keşif hatası nasıl yapar? Yapımcı firma bu mühendisleri öküz yerine koyuyor demiş ve "564 DHM mühendisi öküz mü, değil mi?" başlıklı bir yazı yazmıştım.

İzmir'den 16 DLH mühendisi ve İstanbul'dan 22 DHMİ mühendisi olmak üzere toplam 38 mühendis, beni mahkemeye verdiler.

Bize sövdü diyorlar. İnsaf!

Hapse atılmamı istiyorlar.

Dün mahkeme koridorlarında bir ifade de bunun için verdim ve adalet önünde; "Sayın savcım, ben gerçeklerin ortaya çıkması için kelimeleri yanyana getiriyorum, işim bu... Sövme kastım yoktur..." diye kendimi savundum.

Adalete saygılıyım...

Hapse girerim, girmem...

Gazetecilik riski sayarım...

Fakat bu pist işi ne oldu?

Hani Ecevit Hükümeti'nin Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan; Teftiş Kurulu'nu harekete geçirmiş, 3 değerli müfettişi inceleme yapmak için görevlendirmiş, İTÜ'den de 3 profesörden oluşan tarafsız bir bilirkişi heyeti kurdurarak "Pistten ziftlenme..." işini inceleyip, kamuoyuna bilgi vereceğini ve devlet parasının hesabını soracağını söylemişti.

Ne oldu pist işi?

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır