50 kişilik kafilenin üzerine bomba attılar. Yetinmeyip, cesetlerini yaktılar

Korku filmlerindeki gibi
Aralarında 6 aylık bir bebeğin de bulunduğu 50 kişilik kafileyi Sinan isimli bir gencin evinde topladı Sırp milisleri. Evin girişine asker diken Sırplar, daha sonra köyü aradı. 12 saat sonra Sırp birlikleri, Sinan'ın evinin önüne geldiler. "Aranızda UÇK'lı var mı?..." Sinan bu soruya Sırpça 'hayır' diye cevap verdi. Donuk gözlerle Sinan'a bakan bir Sırp komutanı, onu da eve soktu. Evdeki Kosovalı kafile, korku dolu gözler ve büyük bir sessizlikle birbirlerine bakıyordu. Sessizliği camdan içeri atılan iki el bombası bozdu. İlki patlamadı. İkincisi 55 yaşındaki Rıfat Mikalit'in kucağında patladı.

Kafile panik içinde kapıya doğru koşarken kapıyı kırıp içeri giren Sırp askerler makineli tüfeklerini ateşlediler. Kosovalı köylülerin cansız bedenleri birer ikişer kapı önüne yığıldı. Askerler tek tek cesetleri incelediler. Hepsinin öldüğünü görünce köyü terk ettiler. Ancak katliam sırasında 3 kadın hafif yaralı olarak camdan kaçabilmişti. Aradan 3 saat geçti. Sırp askerleri Sinan'ın evine yeniden geldiler. Evi aleve verip köyü yeniden terk ettiler.

Ancak gerilim romanları ve korku filmlerinde görülebilecek bu sahneleri yaşayan 3 kadın, yaşadıkları cehennemi Kosova Kriz Masası isimli İnternet gazetesine anlattılar. Kadınların son sözleri yürek burktu: Eve ilk girdiğimizde cesetlerini gördük. İkinci girişte, küller arasında kemiklerini dahi bulamadık!

Kosova'dan önceki gece kaçan mülteciler, bölgenin en acımasız katliamına tanık olduklarını anlattılar. Djakovica yakınlarındaki bir köyde öldürülen erkeklerin cesetlerinin küme küme yollara atıldığı belirtildi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), katliam haberlerini yeniden ciddi bir şekilde araştırmaya başladı. Çünkü Arnavutluk'a ve Makedonya'ya kaçan mültecilerin anlattıkları hikayeler birbirine çok benziyor. UNHCR sözcüsü Kris Janowski, yaptığı açıklamada "Öyle görünüyor ki, son birkaç günde, daha önce hiçbir yerde olmadığı kadar büyük katliamlar yapıldı, sayısız cinayet işlendi" dedi.

Duvarın önünde kurşuna dizdiler
Sırp polisi, Djakovica etrafındaki köylere önceki Salı sabahı operasyonlar düzenledi. Yüzlerine siyah maskeler geçiren Sırp polisi, 16 yaşından büyük erkekleri evlerinden çıkardı. Sıraya dizilen ya da yüzleri duvara döndürülen erkekler, birer birer vuruldu. Bu sırada kadın ve çocuklara da sınıra doğru gitmeleri emredildi.

Mülteci kadınlar, korkunç hikayelerini anlatırken, "Bizimle gelmek isteyen erkeklerimiz traktörlerin arkasına bağlanarak yollar boyunca sürüklendi" diyor. Mece köyünden gelenler de, mülteci taşıyan traktörlerdeki erkeklerin zorla indirilerek öldürüldüğünü anlattı.

Mülteciler, sınıra giderken, Sırp askerlerinin cesetleri, saçlarından sürükleyerek ormanlık alanlara doğru çekerken gördüklerini belirttiler. Bir kadın, hepsi de erkek olmak üzere en az 100 ceset gördüğünü söyledi.

Eşiyle birlikte bir traktörün arkasında sınıra ulaşan 74 yaşındaki Muharrem Gaksari, "Oğlum İbrahim'i aldılar. Topladıkları erkeklere bir duvar gösterip oraya doğru gitmelerini söylediler. Silahları vardı. Başka bir şey açıklamadılar" diyerek yaşadığı acı dolu anları anlattı.