Hoşgeldin Ramazan
Ramazan Sofrası
Sağlık Rehberi
Rehber Kitaplar
Hikmetli Sözler
Ramazan Fetvaları
İmsakiye
Ramazan Nüktesi
Beyaz Hoca
Eski Ramazanlar
İslamın Altın İlkeleri
  -
  Sabah Gazetesi
  Günaydın Gazetesi
İslam'ın Altın İlkeleri
İslam maneviyatı...
Diğer dinlerde olduğu gibi, İslamiyet'in de kendine özgü maddi hayat anlayışı yanında bir de manevi hayat görüşü bulunmaktadır. İslam maneviyatı ile hangi anlamı kastettiğimizi anlayabilmek için şu kelimelerin oluşturduğu ortak manayı düşünmek gerekir: Tasavvuf, tarikat, vali, evliya, Allah'a ulaşmak, vahdet-i vücut, zikir, keramet, vs. Bu kavramların oluşturduğu maneviyat, veya kısaca tasavvuf ve tarikat denilsin, üzülerek ifade edelim ki diğer İslami konular gibi birçok sakıncalı ve zararlı unsurları bünyesinde barındırmaktadır.

Hiç şüphe yoktur ki, tarihte İslam maneviyatı içinde büyük zatlar yetişmiş ve bu yol Müslümanlık için hatta hayatta diğer insanlar için de büyük yararlar sağlamıştır. Ancak ne acıdır ki, tasavvuf ve tarikatlar, büyük ölçüde bozulmuş ve zararlı hale gelmişlerdir. Bu konuyu ileride bir kitap halinde yayımlamayı planlıyorum. Konu ile ilgili dosyamda, önemli bilgi ve belgeler toplanmış bulunmaktadır. Bugün, İslam maneviyatının nasıl bozulduğunu ve nasıl sakıncalarla dolu hale geldiğini kısa bir özet halinde sunacağız. Yarın ise gerçek İslam maneviyatı ve gerçek evliyalık nasıl olur, onu yine bir özet olarak vermeye gayret edeceğiz.

Tasavvufta sapkınlıklar
Çok eski dönemler için değil, son asırlardaki ve de günümüzdeki tasavvuf düşünce ve hareketleri, çok çeşitli sapkınlıklara bulaşmış durumdadır. Tasavvufla ilgili kitaplar ve kişiler şöyle bir incelendiği zaman, üzülmemek mümkün değildir. Kendini ilahlaştıranlar, Kur'an-ı Kerim'i küçümseyenler, dindeki haram ve helal ölçülerini ortadan kaldıranlar ve daha nice sapkınlıklar, hep tasavvuf adı altında ileri sürülebiliyor. Ancak hemen belirtelim ki, tasavvufla ilgilenen herkesin böyle olduğunu söylemek mümkün değildir. Tasavvuf ehli olup da, hak yolda olan kimseler de elbette vardır.

Tarikat: Dinde bölücülük
Tasavvufun bir çeşit uygulama alanı olan tarikatlar, yüzyıllardan beri din içinde bölücülük haline gelmiş bulunuyor. Din kardeşliğinin yerini, tarikat kardeşliği alıyor. Bir tarikatın bağlıları, kendi aralarında maddi ve manevi yardımlaşmalar yapıyorlar. Diğer insanlara önem vermiyorlar. Tarikat bağlıları daha da ileri gederek, kendi tarikatından olanları gerçek Müslüman sayıyorlar, başka tarikattan olanlara ise ciddi Müslüman gözü ile bakmıyorlar. Hatta her tarikatın mensubu, kendi şeyhini en üstün evliya olarak görüyor. Birçoğu ise, kendi şeyhini mehdi olarak görüyor, ona tabii olmayanları ise, yoldan çıkmış olarak kabul ediyor. Tarikatlarda en çok eleştirilmesi gereken konulardan bir tanesi de, şeyhe teslim olmaktır. Bir ölü yıkayıcıya nasıl teslim olmuş ise, mürit yani tarikat mensubu da öylesine şeyhine bağlanıyor. Böylece, mürit kendi iradesini terk ederek, şeyhe teslim oluyor. Sonra şeyh efendi, adım adım müridini köleleştirip, her şeyine el koyuyor. İnsanın hür iradesini ve aklını terk edip şeyhe teslim olması, İslam ve insanlık bakımından bir zulümdür ve de suçtur. Maalesef tarikatlar bu suçu asırlardan beri işliyor.

Sahte kerametler

Tarikatlarda çok istismar edilen bir konu da şeyhlerin keramet göstermeleridir. Şeyhler güya geleceği bilirler, birtakım gizli bilgiler onlara özel olarak Allah tarafından bildirilir. Akla hayale gelmez olağanüstü işler yaptıklarını savunurlar. Ama aynı şeyhler, güya binbir türlü keramet gösterdiklerine inanılan şeyhler, yine de nedense müritlerinin hediyelerine ve yardımlarına göz dikerler. Bir keramet gösterip, zengin olamazlar. Çeşitli hastalıklardan kıvranırlar ama, bir keramet gösterip de kendi hastalıklarını tedavi edemezler. Keramet olarak, vücudunun birtakım boşluk yerlerine şiş saplarlar ama, şişi gözlerine veya kalplerine saplamayı hiç denemezler. Kısacası, onların keramet diye ileri sürdükleri şeyler, hep sahtekarlık ve hileden ibarettir. Yüce Allah, insanlara çok büyük kerametler vermiştir. İşte, insan iki ayağı üstünde geziyor, aya kadar gidip geliyor. İnsanlar dünyanın hakimi durumunda, sayısız başarılar gösteriyorlar. Bütün bunlar, Allah'ın insanlığa sunduğu kerametlerdir.

Rüyalarla yaşamak
Tarikatlarda bir önemli yanılgı da, rüyalarla yaşamak diyebileceğimiz bir yanlıştır. Her görülen rüyadan bir keramet, gizli haber veya mesaj çıkartmaya çalışırlar. Hayatlarında, rüyalarının büyük etkisi vardır. Halbuki, rüyaların bir bölümü şuur altındaki bilgilerin uyku anında şuur üstüne çıkması şeklindedir. Bir kısmı ise, o gün içinde yaşanan, aklını işgal eden konular ve hayallerden ibarettir. Ancak çok az rüyalar da ilham ve mesaj niteliği taşıyabilirler. Dinde bir genel kural vardır, "Rüya delil olmaz ve rüya ile amel olmaz" diye. Ama bugün de, dün de tarikat ehlinin hayatını bir ölçüde rüyalar yönlendirir. Bu da tarikat ve tasavvuf ehlinin bir başka yanlışı olarak tespit edilir.

Tarikat holdingleri
Eski dönemlerde, tarikatlar dünya için çalışmayı pek hoş görmezlerdi. Buna "terk-i dünya" denilirdi. "Dünyayı terk etmeyen, dünya sevgisini içinden atmayan, Allah'a kavuşamaz" derlerdi. Şimdilerde tarikat yolcuları dünya için çalışıyorlar. Bu güzel bir şeydir. Hatta bugün tarikat ehli gruplar, holdingler kuruyorlar. Böylece onlar da Atatürk'ün çalışma ilkesine uyum sağlamışlardır. Bunlar takdir edilecek şeylerdir. Ancak, bazı tarikat holdingleri bankaların içini boşaltarak, halkı soymaktan da geri durmuyorlar. Kısacası dünya için çalışan tarikat holdingleri de, diğerleri gibi insan haklarını çiğnemede bir sakınca görmüyorlar. Sonuç olarak, tasavvuf ve tarikatlar ve de bu konularla ilgili akımlar, maalesef eski safiyetlerini kaybetmiş, büyük ölçüde İslam dışı bir çizgiye girmişlerdir.

Tasavvufun bir çeşit uygulama alanı olan tarikatlar, yüzyıllardan beri din içinde bölücülük haline gelmiş bulunuyor.

"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl Suresi: 90)

"İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz." (Hadis-i Şerif)
 
Köfteli tarhana
  Tarhanayı 2 saat önceden biraz su ile ıslatın. Tencereye 1 kaşık yağ koyun, kızınca domates püresini koyarak 1-2 dakika soteleyin. 4 su...devamı
 
Bardak mantısı
  Bir kabın içine kibrit kutusu kadar mayayı koyun. Üzerine 1 su bardağı ılık suyu ekleyerek mayayı eritin. 1 çorba kaşığı eritilmiş ve...devamı
 
Somun böreği
  Bayat ekmekleri önce dilimleyin, sonra kesme şeker gibi kesin. Isıya dayanıklı kare ya da dikdörtgen kenarlı küçük bir tepsiyi yağlayıp,...devamı
 
Kazandibi
  Soğuk süte nişasta ve pirinç ununu koyun, karıştırarak orta ateşte muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin. Şekeri ekleyerek karıştırın,...devamı