|
![](/ozel/ramazan2004/i/tepe2.gif) |
![](/ozel/ramazan2004/i/trans_1.gif) |
İslam'ın Altın İlkeleri
|
|
Dinlere genel bakış
Sevgili okuyucularım... Feyz ve bereket ayı Ramazan'a bir kez daha kavuşmanın sevincini yaşıyoruz. Bu mübarek ayın tüm İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Tanrı'dan niyaz ediyorum. Yeni yazı dizimizde, Ramazan boyunca, İslam'ın birçok altın ilkesini yeni yorumlarla siz sayın okuyucularıma sunmaya çalışacağım. Evet, yüce dinimiz İslam'ın altın ilkeleri vardır. Ancak bunların zaman, şartlar, coğrafyalar ve toplumsal özelliklere göre yeniden yorumlanması gerekir. Yüzlerce yıl önce, o zaman ve toplumun şartlarına göre yorumlanmış hükümleri bu devirde uygulamak çok zordur. Dolayısıyla, her devrin bilginleri Kur'an ilkelerini yeniden yorumlamak zorundadırlar. Yeniden yorumlayacağımız bazı konu başlıklarını şöyle sıralayabiliriz: Allah sevgisi mi, Allah korkusu mu? Oruç, zekat, ibadetler, aile, bilim ve kültür, kader, ecel, tövbe, günahlar, modern hayat, kalkınma sevabı, zulüm ve kul hakkı, eğlence ve dinlence, akraba evliliği ve zararları...
Yüce dinimiz İslam'ın yeni yorumlarla altın ilkeleri konusuna girmeden önce, dünyada bütün dinlere genel bir bakış atmakta yarar görüyoruz. O zaman, İslam'ın yüce ve gerçek değeri daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca, dinimizin birçok ilkesinin yeniden yorumlama ihtiyaç ve imkanı da daha iyi anlaşılacaktır.
Din nedir? Din kavramını çok çeşitli biçimlerde tarif etmek mümkündür. Nitekim çok sayıda tanımı da yapılmıştır. Din tanımlarını başlıca 2 bölüme ayırmak doğru olur. Birincisi her dinin kendi kendisini tanımlamasıdır. İkincisi ise, bütün dinlerin birleştikleri ortak noktaları ifade ederek, birleşik bir tanım ortaya koymaktır. Burada biz, öncelikle dinlerin ortak tanımına yer vereceğiz. Şöyle: Din, insanların kutsal kabul edilen varlıkla ilişkilerinin bütünüdür. Bu tarifte 3 unsur bulunmaktadır.
* İnsanlar * Kutsal kabul edilen varlık * İkisi arasındaki ilişkiler bütünü
Kutsal sayılan varlık, batıl inançlıların kutsal saydıkları birtakım hayvanlar, bitkiler veya yıldızlar da olabilir. Çoktanrılı dinlerin sapkın inançlarındaki ilahlar da olabilir. Gerçek din olan tek Tanrı inancındaki ilah da olabilir. Her din mensubu, kendi inancındaki ilah kavramını kutsal varlık olarak kabul etmektedir. Din tanımlamasının en önemli unsuru, kutsal varlık ile insan arasındaki ilişkilerdir. Bunu da kısaca şöyle açıklamak mümkündür.
Dinler mutlu kılmıştır Kutsal varlıktan insanlara gelen vahiyler, dolayısıyla emir ve yasaklar, insanlar tarafından kutsal varlığa yöneltilen inançlar... İbadetler, ayinler, kurbanlar ve kutsal varlık adına yapılan iyilikler ve kutsal varlık adına sakınılan nesne ve hareketler şeklinde çok çeşitli davranışlar... Görülüyor ki, tarih boyunca dinler insanların ruhsal hayatlarını, kişisel davranışlarını ve sosyal yaşantılarını derinlemesine ve de en geniş anlamda etkilemiş ve yönlendirmiştir. Konumuzun yanlış algılanmasına fırsat vermemek için, şu gerçeği altını çizerek ifade etmek isteriz: Tarih içinde çok çeşitli dinler ortaya çıkmıştır ve bunların büyük bölümü günümüz dünyasında da yaşamaktadır. Bu dinleri gerçek dinler, bozulmuş dinler ve batıl dinler olarak ayırmak mümkündür. Gerçek dinler, insanlığın gelişmesinde ve mutlu bir yaşam sürmesinde büyük katkılar sağlamıştır. Buna karşılık, bozulmuş dinler ile temelde batıl olan dinler ise, insanlığa büyük zararlar vermiş, insanlığın medeni gelişmesinin önünde büyük engeller oluşturmuştur. Gerçek dinin yanlış yorumları da aynı biçimde insanlığın çilesine sebep olmuştur. Yeri gelmişken bir örnek verelim. Gerçek din olan yüce İslam dini, bütün insanlığı iki dünyada mutlu kılmayı amaç edindiği ve temel esaslarını da o mutluluk esaslarına göre düzenlediği halde, tarih içinde yapılan yanlış yorum ve yanlış uygulamalarla, birçok konuda zararlı hale getirilmiştir. Evet, mutluluk dini olan İslam yanlış yorumlarla birçok konuda acı ve ıstırap dini haline getirilmiştir. İşte bir örnek, akraba evliliği. Bugün tıp kesin bir gerçek olarak ortaya koymuştur ki, kardeş çocuklarının birbirleri ile evlenmeleri çok zararlıdır. Doğacak çocukların hastalıklı ve sakat olmalarına sebep olmaktadır. Bu gerçeği kanıtlayan binlerce kötü örnek vardır. Buna rağmen, çok sayıda hocanın bu konuya inanmaması, "Dinimiz İslam akraba evliliğini yasaklamamış, eğer bir zarar olsaydı yasaklardı" şeklindeki konuşmaları, ciddi zararlara sebep olmaktadır. Onların bu yanlış görüşleri nedeni ile akraba evlilikleri devam etmekte ve birçok hastalıklı çocuk dünyaya gelmektedir.
En genç din İslam Dünya dinleri arasında en genç din İslam olduğu gibi, insanların maddi ve manevi mutluluğuna yönelik hükümler getiren din de yine İslam'dır. Ancak, İslam'ın doğuşundan bu yana 15 asra yakın bir zaman geçmiş olduğundan, İslam'ın birçok altın ilkesinin yıprandığını görüyoruz. Çünkü geçen asırlar içinde yeni doğru yorumlar yeterince yapılmamış ve de birçok yanlış yorumlarda bulunularak, İslam'a da Müslümanlar'a da büyük zararlar verilmiştir. Sonuçta en genç, en gerçek ve de en yararlı din olan İslam gölgelenmiş ve kötürüm bir görünüme maruz bırakılmıştır. Biz, İslam'ın her çağın şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun biçimde yorumlanabilme özelliğine sahip olduğuna inanıyoruz. Ve biz, bu yolda gayret gösteriyoruz.
Mutluluk dini olan İslam, yanlış yorum ve uygulamalarla birçok konuda acı ve ıstırap dini haline getirilmiştir.
Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah'ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın... (Bakara Suresi: 239)
Hazreti Muhammed, "Din nasihattır/ samimiyettir" buyurdu. "Kime Ya Rasulullah?" diye sorduk. O da; "Allah'a, kitabına, peygamberine, Müslümanlar'ın yöneticilerine ve bütün Müslümanlar'a" diye cevap verdi. (Müslim'den)
Zekeriya Beyaz'ın 15 Ekim 2004 tarihli Takvim Gazete'sinde çıkan yazısıdır. http://www.takvim.com.tr/2004/10/15/gnc115.html
|
|
![](/ozel/ramazan2004/i/ayrac.gif) |
![](/ozel/ramazan2004/i/trans_1.gif) |
|
|