MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, aralarında siyasi parti kapatmalarını zorlaştırarak suçun bireyi bağlamasını ve Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini değiştirecek Anayasal düzenleme yapılmasını öngören 9 öneride bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli MHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.
Bahçeli, başörtüsü ve AKP'ye yönelik kapatma davasının sonuçlanmasıyla ağır bir rejim krizine dönüşebilecek siyasi bunalımın geride bırakılmış olmakla birlikte normalleşme dönemine geçildiğini söylemenin de güç olduğunu belirtti. Başörtüsü ve AKP'nin kapatma davalarında Anayasa Mahkemesi'nin beklenen gerekçeli kararlarının çok ciddi siyasi ve hukuki etkileri ve sonuçları doğuracağının bir gerçek olduğunu kaydeden Bahçeli, "Yüce Mahkemenin gerekçeli karalarının niteliğine ve içeriğine bağlı olarak, siyaset alanının daralması ve Parlamento'nun yetkilerine ilişkin olarak sınırlı bir çerçeve çizilmesi durumunun ortaya çıkması ciddi bir ihtimal olarak karşımızdadır. Türk demokrasisi ve Parlamenter sistem, bu anlamda bir dizi soru işaretinin gölgelediği ve belirsizliğin hüküm sürdüğü bir "alacakaranlık dönemine' girme riskine maruzdur" dedi.
"ŞİKAYET EDİYORLAR AMA 6 YILDIR HİÇBİR DÜZENLEME YAPMADILAR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'nin AKP hakkında açılan kapatma davasında AKP'nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğuna 10'a 1 gibi büyük bir çoğunlukla hükmettiğini anımsatarak, "Ancak parti kapatma için gerekli nitelikli çoğunluğa ulaşılamadığından hazine yardımından mahrumiyet cezası vermiştir. MHP Anayasal yargı sürecinin AKP'nin kapatılmamasıyla sonuçlanmasından demokrasi ve rejimin geleceği açısından memnuniyet duymuştur" dedi. AKP'nin kapatılmamasının, MHP'nin koalisyon ortağı olduğu 57. Hükümet döneminde yapılan Anayasa değişikliği sayesinde olduğunu da söyleyen Bahçeli, AKP'nin şikayet ettiği parti kapatma konusunda altı yıldır hiçbir adım atmadığını da kaydetti. Bahçeli, Mahkemenin sadece geçmişi değil, bundan daha önemli olarak siyasetin geleceğini ilgilendiren bir karar verdiğini ve bu kararının, siyaset kurumunun ve Parlamento'nun hareket alanı üzerinde çok ciddi sonuçlar doğurmasının da muhtemel olduğunu ifade etti.
"AKP'NİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ BELLİ OLACAK"
Anayasa Mahkemesi'nin AKP hakkındaki kararın basit ve sıradan bir ihtar cezası değil, mahkûmiyet cezası olduğunu söyleyen Bahçeli şöyle dedi: "AKP'nin bu şekilde suç tespitiyle mahkûm olması vahim bir durumdur. Mahkeme bu tespiti yapmakla AKP'yi daimi Anayasa gözetimi ve denetimi altına almış ve bundan sonraki faaliyetlerini izleyecek hukuki bir kontrol mekanizması tesis etmiştir. Yüce Mahkemenin bu kararının henüz açıklanmayan gerekçesi, durumunun bütün yönleriyle anlaşılabilmesi bakımından hayati önem taşımaktadır. İddianamedeki hangi delilleri odak olma tespitinde geçerli sayıldığı gerekçeli kararla anlaşılacak ve bunlar AKP için önümüzdeki dönemde aşılamayacak kırmızıçizgiler ve davranış kodları olacaktır."
"İKTİDARIN GÖREVİNİ SÜRDÜRMESİ NORMAL DEĞİL"
Bahçeli, gerekçeli kararın de AKP'yi değil, topyekün siyaset kurumunu ve TBMM'ni de yakından ilgilendirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"İktidardaki bir partinin böyle bir cezaya çarptırılması ve bu suretle siyasi ehliyet ve meşruiyetinin şaibeli hale gelmesi, normal ve sürdürülebilir bir durum olarak görülemeyecektir.
Türkiye'nin, devletin temel ilkelerine aykırı faaliyetlerinin odağı olduğu mahkeme kararıyla tespit ve tescil edilmiş bir partinin hükümeti tarafından yönetilmesi, demokratik rejimlerde doğal sayılan ve pek rastlanılan bir durum değildir. İktidar partisinin böyle bir mahkûmiyet sonrası sürekli kapatılma tehlikesi altında görevini sürdürmesi siyasi istikrar açısından ciddi bir risktir. TBMM'nin kaynağını Anayasa'dan alan görev, yetki ve fonksiyonlarının mahkeme kararıyla sınırlandırılması, bunlar üzerinde ipotek ve rehin tesisi anlamına gelecek kısıtlamalara tabi tutulması, kuvvetler ayrıldığı ilkesini zedeleyecek, toplumsal ve siyasi tıkanıklara yol açacaktır. Böyle bir tablo, başlı başına bir istikrarsızlık tablosudur. Bu nedenle
Türkiye, Anayasa yargısı süreçleri sona erse de, yaşanan son bunalımdan normalleşme sürecine geçememiş, yeni gerginlikler üretmeye müsait bir alacakaranlık dönemine girmiştir. Bu durum karşısında siyaset kurumunun kayıtsız kalması düşünülemeyecektir."
MHP Lideri Bahçeli daha sonra
Türkiye'nin alacakaranlık kuşağından çıkabilmesi için 9 öneri sundu. Bahçeli'nin sunduğu öneriler özetle şunlar:
-
Türkiye'de siyaset anlayışları temelden gözden geçirilmeli ve değişmelidir. Siyasetin ahlaki bir temele dayandığı, demokratik olgunluk ve uzlaşı kültürünün egemen olacağı, aşırılıkların törpülendiği ve
Türkiye'nin milli ve manevi değerlerini ortak payda olarak kabul eden yeni bir siyaset anlayışı hakim kılınmalıdır.
-
Türkiye çok tehlikeli bir cepheleşme sürecine mahkum edilmiştir. Devletin temel nitelikleri, demokratik rejim ve ortak değerler siyasi ve toplumsal çatışma alanı haline getirilmiştir. Bu tehlikeli süreç ne pahasına olursa olsun durdurulmalı,
Türkiye'nin milli birliğine, huzuruna, dayanışmasına ve demokratik rejime sahip çıkılmalıdır. Değerlerin çatışması yerine bunlar etrafında toplumsal kucaklaşma ve bütünleşme dönemi başlatılmalıdır. Geniş tabanlı ve kamu vicdanında karşılık bulacak çözümlere kavuşturulmalıdır.
- Hangi düşünce ve gerekçeyle olursa olsun demokratik rejime ve Parlamento'nun Anayasal yetkilerine dışarıdan her türlü müdahale gayri meşrudur ve kabul edilemezdir.
MİLLİ SEFERBERLİK RUHU
- TBMM bünyesinde siyasi diyalog kanallarının açık olmaması siyaseti de tıkamaktadır. Özellikle iktidar ve ana muhalefet partisi arasında süregelen kayıkçı kavgası,
Türkiye'yi iki zıt kutupun çatıştığı bir gerginlik denklemine hapsetmiştir.
Türkiye'nin kaderini ilgilendiren hayati konularda siyasi düşünce ve hesapları aşan milli bir bilinçle hareket edilmesi ve milli bir seferberlik ruhu sergilenmesi hayati öneme haizdir.
- Bu bakımdan TBMM bünyesinde siyasi partilerin üzerinde anlaşacakları asgari müştereklerin tespiti için siyasi diyalog kanalları açılmalı ve bu konuda ortak bir çalışma başlatılmalıdır.
- TBMM siyasi ve ahlaki yozlaşma ile mücadelede Türk toplumuna öncülük yapmak durumundadır. Parlamento'nun itibarını koruması, kamu vicdanını rahatsız eden konularda Meclis'in ahlaki bir duruş sergilemesine bağlıdır.
"SİYASİ AHLAK YASASI HAZIRLANMALI"
- Siyaset kurumunun faaliyetlerinin ahlaki temellerini oluşturacak Siyasi Ahlak Yasası hazırlanması için TBMM bünyesinde özel bir çalışma grubu oluşturulmalıdır. Yolsuzlukları önlemek için "Yolsuzlukla Mücadele Kurulu" oluşturulmalıdır. Milletvekili dokunulmazlığı kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanmalı.
- Kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokratik hukuk devletinin hayatiyet kaynağı ve yaşam sigortasıdır.
- Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri dahil olmak üzere, bu amaçla Meclis bünyesinde mümkün olabilecek en geniş tabanlı bir mutabakatla yapılmalı.
"DAVA BİTTİ GEREKÇELERİNİZ ARTIK GEÇERLİ DEĞİL"
- Anayasa'nın 68. ve 69. maddelerinin ve Siyasi partiler Kanunu'nun ilgili hükümlerinin gözden geçirilerek, siyasi partilerin kapatılarak hükmi şahsiyetlerinin cezalandırılması yerine, bundan sorumlu olduğu tespit edilenlere cezai ve siyasi yaptırım uygulanmalı.
Bahçeli son önerilerinin daha önce AKP tarafından "Verin Başbakanı, alın partinizi" şeklinde algılandığını da belirterek, "Dava bitmiş, AKP kapatılmamış ve Sayın Başbakan siyasi yasakla cezalandırılmamıştır. Bu durumda bireysel sorumluluğu esas alan düzenleme, sürmekte olan bir davayla ilgili olarak ve mahkeme sürecini etkileyecek şekilde değil, ileriye dönük olarak yapılacaktır. Geçmişte bu konuda öne sürdüğünüz gerekçe ve mülahazaların hiçbirisi artık geçerli değildir" dedi.
"ULUSAL PROGRAMDAN HENÜZ HABERİMİZ YOK"
Bahçeli, Hükümetin hazırladığı Üçüncü Ulusal Program hakkında da değerlendirmede bulunarak, programın içeriği hakkında henüz bir bilgileri olmadığını söyleyerek, "
Türkiye'nin bugünkü şartlarda öncelikli ihtiyacı
Avrupa Birliği çıpasından önce siyaset kurumunun ahlaki bir temele dayandırılması ve demokratik rejimin geleceğini teminat altına alacak dirayetin sergilenmesidir" diye konuştu.
(ANKA)