Perde kurduk, ışık yaktık kör gönüller görsün diye
Saf Karagöz ile kurnaz Hacivat'ın konuşması, hayatı yansıtıyordu. Onlar binlerce yıllık gölge oyunu geleneğinin iki kahramanı. Perdeden gerçek hayatı yansıttılar; Ve Türk Gölge Oyunu CD'sinde olduğu gibi hayal dünyasındaki yerlerini aldılar..
İLİŞKİLİ HABERLER
Perde kurduk, ışık yaktık kör gönüller görsün diye
Hayal-ı Zıy (gölge hayali), Zıll-i hayal (hayal gölgesi) ya da Hayal-el-sitare (perde hayali). Günümüz diliyle gölge oyunu ve bu oyunların en bilineni Karagöz. Ya da bir Ramazan gecesi sıkça duyduğumuz şekliyle; "Oyunumuz gölge hayal, gerçeğin aynasıdır bu perde, sanılmasın martaval..." diye başlayıp devam eden konuşmayla bildiğimiz Hacivat-Karagöz karşılaşması. Anlatılanlara göre birinin hayalini yaşatmak için, onun deriden yapılmış suretleri perdeye yansıtılırmış. Yine anlatılanlara göre felsefe tarihinin temel metinlerinden olan Platon'un 'gölgeler diyaloğu', bu kuklaların konuşmalarına dayanıyormuş. Bunlar tarihçilerin araştırması. Bir adım daha öteye gidin, yaratılan suretlerin konuşturulmasıyla Tasavvuf'a, Ortaasya'nın Şaman inancına kadar uzun bir yolculuğa çıkarsınız. Hatta Çin Tiyatrosu'na doğru yan sokaklara da sapmanız mümkün. Ama birçok kişinin yanlış bilgiyle, Bursa'da cami inşaatında çalışırken idam edilen Hacivat ve Karagöz adlı iki işçiyle özdeşletirdiği gölge oyununun tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Cava yerlileri, ölmüş atalarının ruhlarıyla temas etmek için onların deriden yapılmış kuklalarını konuştururlarmış. Yani gölge oyunu, nereden bakarsanız bakın ruhani durumlara ilişkin bir kültürün parçası. Kalan Müzik'in, Saydam Tekstil desteğiyle hazırladığı Türk Gölge Oyunu-Karagöz çalışması, iki CD'den oluşuyor. İlkinde 78 devirli taş plaklardan Hazım Körmükçü gibi isimlerin seslendirdiği 16 Karagöz oyunu, ikinci CD'de ise oyunlarda seslendirilen şarkılar yer alıyor.
HAYAL KURMAK...
Karagöz ustaları, deriden yapılan figürleri kesip boyar ve günlük hayatta karşılaştıkları tiplere benzetirlermiş. Onların, kuklaların görüntülerini yansıttığı perdeye kimi zaman ayna denilirmiş. Ayna birçok edebiyatçıya da esin kaynağı olduğu gibi 'hayat' manasına geliyor; kısacası aynada suretine bakmak, bir bakıma hayata bakmak anlamına geliyor. Gölge oyunu oynatan ustaya hayalci denilir, hayalci olmak pek matah görünmese de (Yavuz Turgul'un Gölge Oyunu adlı 1992 yapımı filmi de pek de matah kabul edilmeyen iki hayalciyi anlatıyordu.) hayalci, toplumsal eleştiriyi, hayırla anmak istediklerini perdeye yansıtırmış. Hayali Ali, Hayali Tahsin gibi unutulmaz kukla oynatıcılarının Hayalhane'de (Karagöz topluluklarına verilen ad) sundukları gösterileri, tiyatro kültürünün gelişmesine önayak olduğu kadar farklı sınıflardan bir araya gelen insanların da birlikte eğlenmesine olanak sağlarmış. Birçok kişinin köken olarak hazır cevap ve biraz daha halk tipi olarak gördüğü Karagöz'le kurnaz Hacivat'ın konuşmalarına dayandırdığı gölge oyunu, binlerce yıllık bir geleneğin ürünü olsa da, gölgede kalmışların hayatlarını yansıtmaya devam ediyor. O gölgelere yakından baktığınızda iktidarın çarkına çomak sokan Karagöz'ü, onun her biri derin meselelere işaret eden tekerlemelerini, paraya düşkün Karamanlı'yı, yahudi bezirganı, hamal Kürt Haso'yu, külhancıların piri Ermeni Serkis gibi bir dönem bir arada yaşayan sıradan insanların perdedeki akislerini görebilirsiniz. Saf konuşması, binlerce iki kahramanı.
İLİŞKİLİ HABERLER
Perde kurduk, ışık yaktık kör gönüller görsün diye
Yayın tarihi: 26 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/26/ct/haber,F83BB6516B0240908B56F279D2C9E4F1.html
Tüm hakları saklıdır.